NASA'dan kayıp göktaşı uyarısı: 2024'te Dünya'ya çarpabilir

2,6 milyar ton TNT gücünde patlama öngörülüyor

NASA, Dünya'ya çarpabilecek göktaşlarına karşı "gezegen savunma görevleri" tasarlıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
NASA, Dünya'ya çarpabilecek göktaşlarına karşı "gezegen savunma görevleri" tasarlıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

NASA'dan kayıp göktaşı uyarısı: 2024'te Dünya'ya çarpabilir

NASA, Dünya'ya çarpabilecek göktaşlarına karşı "gezegen savunma görevleri" tasarlıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
NASA, Dünya'ya çarpabilecek göktaşlarına karşı "gezegen savunma görevleri" tasarlıyor (Independent Türkçe / Midjourney)

2007'de ilk kez tespit edildikten sonra teleskopların görüş açısından çıkan "kayıp asteroit", gelecek yıl Dünya'ya çarpma ihtimali taşıyor.

2007 FT3 diye adlandırılan göktaşı, keşfedildikten bir gün sonra ortadan kaybolmuştu. Ancak bilim insanları göktaşının Dünya'ya dönüş yolunu bulduğunu tahmin ediyor.

NASA'nın Dünya'ya Yakın Nesne Araştırmaları Merkezi (CNEOS), bu göktaşının yörüngesini belirlemek için çalışıyordu. Son bulgular, bu asteroidin seneye gezegene çarpabileceğini ortaya çıkardı.

Buna göre kayıp göktaşının Ekim 2024'te Dünya'ya çarpma ihtimali kabaca 11,5 milyonda bir. Mart 2024'te Dünya'ya çarpma olasılığı da 10 milyonda bir diye belirlendi.

Bu son derece küçük bir ihtimal olsa da göktaşının gezegene çarpması halinde 2,6 milyar ton TNT gücünde patlama yaratması öngörülüyor.

Böyle bir enerji gezegeni yok etmeye yetecek kadar büyük değil. Öte yandan çarptığı bölgede büyük hasara yol açması ve Dünya'nın her tarafına şok dalgaları göndermesi mümkün.

Uzay ajansları bugüne dek Dünya'ya yakın 30 binden fazla göktaşını belgeledi. Bu nesneler halihazırda gözlemlenmeye devam ediyor.

Ancak NASA ve diğer kurumlar, Güneş'in parıltısı içinde saklanan ve henüz keşfedilememiş büyük asteroit ve kuyrukluyıldızların varlığından emin.

NASA araştırmacıları, bahsi geçen kayıp asteroide ne olduğundan henüz emin değil. Dünyamıza çarpma ihtimaline karşı tetikte kalacaklarını ve işaretleri aramaya devam edeceklerini söylüyorlar.

Nitekim Dünya'ya yaklaşan ve benzer seviyede bir yıkıma neden olabilecek başka asteroitler de var.

Örneğin 29075 (1950 DA) diye bilinen bir nesne, NASA'nın listesindeki en riskli ikinci uzay kayası.

1950'de keşfedilen bu göktaşının izi de kaybedilmiş, gökbilimciler 50 yıl boyunca söz konusu nesneyi aramıştı.

Daha sonra göktaşının epey uzak bir gelecekte, 16 Mart 2880'de Dünya'ya çarpma ihtimali hesaplanmıştı.

Veriler, söz konusu ihtimalin yüzde 0,0029 (34 bin 500'de bir) olduğunu ortaya koymuştu.

Independent Türkçe



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news