NASA aracının keşfettiği asteroit sistemine "Selam" adı verildi

"Böyle bir sistem görmeyi hiç beklemezdim"

Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
TT

NASA aracının keşfettiği asteroit sistemine "Selam" adı verildi

Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)

NASA'nın Jüpiter çevresindeki cisimleri inceleme amacıyla fırlattığı uzay aracı Lucy'nin yolculuk sırasında karşılaştığı ikili göktaşı sistemine "Selam" adı verildi.

Uzay aracı inceleyeceği 10 asteroitten ilki olan Dinkinesh'le 1 Kasım'da karşılaşmıştı. Kısaca Dinky diye de bilinen bu göktaşının aslında ikili bir asteroit sisteminin parçası olduğu ortaya çıkmıştı. Diğer bir deyişle Dinky'nin kendine ait bir ayı vardı.

Öte yandan Dinky, gökbilimcileri şaşırtmaya devam etmişti. Ekip, 7 Kasım'da Dinky'nin yeni keşfedilen doğal uydusunun da bir uyduya sahip olduğunu ortaya çıkarmıştı.

Üstelik bu iki gök cismi ara sıra birbiriyle temas da ediyordu. Bilim insanlarına göre bu tuhaf sistem, bir asteroidin yörüngesinde temaslı-ikili sistemin yer aldığı ilk keşif oldu.

Güneybatı Araştırma Enstitüsü'nden Hal Levison, "Böyle bir sistem görmeyi hiç beklemezdim" demişti.

Lucy ekibinden 29 Kasım'da gelen açıklamada Dinky'nin yörüngesinde dönen ikili uydu sistemi için bir isim bulunduğu belirtildi: Selam.

Bu isim aslında eski insan atalarına ait bir fosilden geliyor.

Nitekim uzay aracının kendisi de ismini, Lucy adlı insansı fosilinden alıyor. 1974'te bugünkü Etiyopya'da bulunan ve yaklaşık 3,2 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen primat Lucy, Australopithecus afarensis türünden yetişkin bir dişiydi.

Söz konusu primat da ismini The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds (Lucy Gökyüzünde Elmaslarla)" sözlerini içeren 1967 tarihli ünlü şarkısından almıştı.

Bu arada Dinkinesh asteroidinin adı da aynı fosilden geliyor. Fosilin Etiyopya'nın resmi dili Amharca'daki adı olan Dinkinesh, "harikasın" anlamını taşıyor.

Bilim insanları 2000 yılında "Lucy'nin bebeği" diye niteledikleri bir fosil keşfetmişti. Selam adı verilen bu fosil de Etiyopya'nın Dikika kentinde gün yüzüne çıkarılmıştı.

Doğa Tarihi Müzesi'ne göre Selam, bilinen ilk hominin fosillerinden biri olan Lucy'yle aynı türden 3 yaşındaki bir kız çocuğuna ait. Ancak Lucy'den 100 bin yıl önce yaşadığı düşünülüyor.

Selam kelimesi Amharcada "barış" anlamına geliyor.

Uzay aracı hangi asteroitleri ziyaret edecek?

NASA, Lucy uzay aracının 12 yıl sürecek görevi boyunca rekor sayıda asteroit keşfedeceğini söylüyor.

Araç, Mars ve Jüpiter arasında kalan Ana Kuşak'ta yer alan bir göktaşının ve Truva kuşağında yer alan 7 göktaşının yakınından geçecek.

Söz konusu görev için farklı özellikler taşıyan asteoritler seçildi. Bu göktaşları arasında C tipi (kondrit, kil ve silikattan yapılmış yaygın asteroitler), D tipi (organik moleküller açısından zengin asteroitler) ve P tipi (organikler açısından zengin olduğu düşünülen ve Dünya'da örneği bulunmayan asteroitler) diye sınıflandırılan göktaşları yer aldı.

Lucy, bu bölgelerdeki asteroitleri ziyaret eden ilk uzay aracı olacak. NASA yetkilileri, "Lucy bize gezegenleri oluşturan ilkel cisimlerin çeşitliliğini ilk kez gösterecek" diyor.

Lucy görevinin amacı ne?

NASA yetkilileri uzay aracının Güneş Sistemi'nin doğuşuna dair önemli bilgiler sağlayacağını umuyor. İşte bu nedenle araç, insanlığın doğuşuna dair eşsiz bilgiler sağlayan primat Lucy'yle aynı ismi paylaşıyor.

Görev ekibine liderlik eden Harold Levison, "Bu asteroitler, dev gezegenlerin nasıl oluştuğunu ve Güneş Sistemi'nin nasıl geliştiğini anlamamızı sağlayacak" diyor:

Bilimsel değeri açısından bu göktaşları, gerçekten gökyüzündeki elmaslar gibi.

Independent Türkçe



Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
TT

Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)

1929'da Türkiye'de keşfedilen kafatasının Kleopatra'nın kız kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı. 

İzmir'deki Efes Antik Kenti'nde yer alan Oktagon adlı yapıda yaklaşık 100 yıl önce bir kafatası bulunmuştu. Mezarda herhangi bir eşya yoktu ancak arkeologlar burada önemli bir genç kadının yattığını düşünmüştü.

Daha sonra 1982'de antik kentin başka bir kısmında iskeletin geri kalanı ortaya çıkmıştı. Bilim insanları, kafatası ve iskeletin VII. Kleopatra'nın üvey kız kardeşi IV. Arsinoe'ye ait olduğunu öne sürmüştü. 

Aynı babayı paylaşan kız kardeşlerden küçüğü Arsinoe, MÖ 48-47'de ablası Kleopatra ve Jül Sezar'a karşı İskenderiye Kuşatması'nı yürütmüştü. Muharebeyi kaybeden Arsinoe ve birlikleri Efes'teki Artemis Tapınağı'na sığınmıştı. 

Romalı general Marcus Antonius'un emriyle idam edilen Arsinoe, MÖ 41'de hayatını kaybetmişti. 

Yeni bir çalışmada bir grup bilim insanı, 1929'da keşfedilen kafatasını tekrar incelemeye karar verdi.

Bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta dün (10 Ocak) yayımlanan çalışmada, radyokarbon tarihleme yöntemi kullanılarak kafatasının MÖ 205-36'dan kaldığı saptandı. Ayrıca kafatası ve daha sonra bulunan iskeletin aynı kişiye ait olduğu da belirlendi. 

Bu bulgular mezarda yatan kişinin gerçekten Arsinoe olabileceğine işaret etse de çalışmanın devamında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıktı. 

Bilim insanları kafatasının gelişim seviyesine bakararak bunun 11-14 yaşında birine ait olduğu sonucuna vardı.

Viyana Üniversitesi'nden Gerhard Weber, başyazarı olduğu çalışma hakkında "Ama sonra büyük sürpriz geldi" diyerek ekliyor: 

Kafatası ve uyluk kemiği üzerinde tekrar tekrar yapılan testler, Y kromozomunun varlığını açıkça gösterdi; başka bir deyişle bu kişi erkekti.

Araştırmacılar erkek çocuğun kafatasında bazı anomaliler de gözlemledi. Örneğin normalde 65 yaşından önce kaynaşmayan kafatası çizgileri birleşmiş ve çocuğun kafası asimetrik bir hal almıştı.

Ekibe göre en ilginç bulguysa üst çenesinin yeterince gelişmemiş olmasıydı. Çenedeki eklemleri ve geriye kalan iki dişi inceleyen ekip, çocuğun ciddi çiğneme sorunları yaşadığını düşünüyor. Özellikle azı dişlerinden birinde yüklenme sonucu çatlaklar oluşmuştu.

Bu bozukluklara neyin yol açtığı tespit edilemedi. Bilim insanları D vitamini eksikliği veya genetik bir rahatsızlıktan şüphelense de bu teorileri test etmek için ellerinde yeterince DNA kalıntısı yok.

Araştırmacılar, bu çocuğun neden Oktagon kadar önemli bir yere gömüldüğünün gizemini koruduğunu söyleyerek makalede şöyle yazıyor:

Oktagon'a gömülen kişinin IV. Arsinoe olmadığını ve kalıntılarını aramaya devam etmemiz gerektiğini kesin bir şekilde söyleyebiliriz.

Independent Türkçe, Popular Science, Live Science, Scientific Reports