Airbus Dijital ve Bilgi İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Catherine Justin Şarku'l Avsat'a konuştu: Dijital dönüşüm olmadan karbon ayak izi azaltılamaz

Catherine Justin: Hibrit yakıt çözümleri geliştiriyoruz.

Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Tamamen elektrikli ticari uçaklar halen büyük bir zorluk teşkil ediyor. (Shutterstock)
Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Tamamen elektrikli ticari uçaklar halen büyük bir zorluk teşkil ediyor. (Shutterstock)
TT

Airbus Dijital ve Bilgi İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Catherine Justin Şarku'l Avsat'a konuştu: Dijital dönüşüm olmadan karbon ayak izi azaltılamaz

Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Tamamen elektrikli ticari uçaklar halen büyük bir zorluk teşkil ediyor. (Shutterstock)
Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Tamamen elektrikli ticari uçaklar halen büyük bir zorluk teşkil ediyor. (Shutterstock)

Havacılık sektörü, dijital inovasyonu sürdürülebilirliğe olan güçlü bağlılıkla birleştiren büyük bir dönüşümle karşı karşıya. Airbus, operasyonları iyileştirmek, çevresel karbon ayak izini azaltmak ve gelişen müşteri beklentilerini karşılamak için yenilikçi stratejiler kullanarak bu yolun ön saflarında yer alıyor.

Airbus Dijital ve Bilgi İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Catherine Justin, Portekiz'in başkenti Lizbon'dan Şarku’l Avsat'a verdiği özel röportajda, şirketin dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını ve verilerin havacılığın geleceğini şekillendirmede oynadığı önemli rolü açıkladı.

Airbus'ta dijital dönüşüm

Catherine Justin, dijital dönüşümün Airbus için stratejik bir gereklilik olarak ortaya çıktığını düşünüyor ve ‘dijital dönüşüm olmadan dekarbonizasyon olmayacağını ve bu yaklaşımın havacılık endüstrisinin gelişimi ve sürdürülebilirliği için hayati önem taşıdığını’ vurguluyor.

dcer
Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Müşterilerimizin tüm uçak kabinini görselleştirmelerini sağlayan sanal bir ortam yaratıyoruz. (Shutterstock)

Airbus'ın dijital yolculuğu, uçaktaki dijital deneyimleri geliştirmekten üretim ve bakım süreçlerini iyileştirmeye kadar çeşitli yönleri içeriyor. Dijital araçlar ve veriye dayalı karar alma süreçleri Airbus operasyonlarının da temelini oluşturuyor. Catherine Justin'in söylediğine göre, bu da verimliliğin artmasına ve maliyetlerin düşmesine yol açıyor. Justin, Airbus'ın ‘sürdürülebilirliğe güçlü bir şekilde odaklanırken, yolculara uçakta benzersiz deneyimler sunmayı ve kabinleri sanal ofislere dönüştürmeyi’ amaçladığını da sözlerine ekledi.

Yenilikçi dijital çözümler

Airbus'ın yenilikçi adımları, özellikle uçakların tasarım, mühendislik ve üretim şekillerini yeniden tasarlayan ‘Tasarım, Üretim ve Dijital Hizmetler’ programında somutlaşıyor. Bu program, modern simülasyon ve mühendislik süreçlerinden yararlanarak, yeni nesil uçakların yapım döngüsünü önemli ölçüde azaltmayı, üretim oranlarını hızlandırmayı ve işletme maliyetlerini yüzde 30 gibi iddialı bir oranda azaltmayı hedefliyor.

Havacılıkta sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin havacılık endüstrisi için büyük önem taşıdığına şüphe yok ve Airbus bu konuya eğilme arayışında ön saflarda yer alıyor. Mevcut uçaklar öncekilere göre yüzde 25-30 daha fazla yakıt verimliliğine sahip olduğundan, bu durum şirketin ürünlerinin karbon ayak izini azaltma taahhüdünde somutlaşıyor. Airbus, 2035 yılına kadar hidrojenle çalışan uçakları piyasaya sürmeyi hedefliyor ki bu da sürdürülebilir hava yolculuğuna ulaşma yolunda büyük bir adım.

rtbh
Airbus'tan Şarku’l Avsat'a: Uçak kalkışa doğru yol alırken elektrik motorları kullanılmalıdır. (Shutterstock)

Catherine Justin, Airbus'ın sürdürülebilir havacılık yakıtını benimseme konusunda büyük adımlar attığını da sözlerine ekliyor. Önümüzdeki beş ila altı yıl içinde uçakları yüzde yüz verimli yakıtla uyumlu hale getirmeyi hedefliyor.

Airbus'ın sürdürülebilirlik planları sadece karbondioksit emisyonlarıyla sınırlı değil. Catherine Justin yaptığı açıklamada, şirketin çevresel etkinin tüm boyutlarının yanı sıra su tüketimini ve atıkları azaltmak için de çalıştığını belirtiyor. Justin'in yönettiği departman, mevcut karbon ayak izinin ve şirketin bu etkiyle ilgili konumunun uygun eylem planları oluşturmak üzere uygun şekilde ölçülmesini sağlamak için raporlar hazırlamak ve tüm bilgileri toplamak açısından bu konuda önemli bir rol oynuyor. Bu da uçak endüstrisi için büyük bir zorluk teşkil ediyor. Airbus'ın sadece ürettiği uçakları değil, emisyonlarını da 2030 yılında yaklaşık yüzde 63 oranında azaltmak için çalıştığını da sözlerine ekliyor.

Sürdürülebilirlikte yapay zekanın rolü

Verilerin ve yapay zekanın (AI) gücünden yararlanmak Airbus'ın sürdürülebilirlik yolculuğunun merkezinde yer alıyor. Yüksek kaliteli veriler, yapay zekaya güç vererek ondan elde edilen içgörülerin ve kararların güvenilir ve etkili olmasını sağlıyor. Bu bağlamda Airbus, yapay zeka alanındaki girişimlerinin temelini oluşturan Skywise adlı bir veri ambarı oluşturdu.

Geçmiş veriler ve hava durumu bilgileriyle birleştirilen yapay zeka, Airbus'ın teknolojinin benimsenmesinden operasyonel değişikliklere kadar çeşitli önlemlerin etkisini simüle etmesine ve değerlendirmesine olanak tanıyor. Bu senaryo tabanlı yaklaşım aynı zamanda karar alma sürecini hızlandırıyor ve operasyonları titizlikle optimize ederek çevresel ayak izini azaltıyor. Catherine Justin ayrıca Airbus'ın, havayolu şirketlerinin ve müşterilerin uçak kabinlerini uzaktan tasarlamalarına olanak tanıyan sanal kabin tasarım aracını kullanmada öncü olduğunu düşünüyor. Bu yenilikçi çözüm, özelleştirme sürecini basitleştiriyor; oturma düzenleri, mutfaklar, banyolar ve mürettebat kabinlerinin sorunsuz bir şekilde tasarlanmasına olanak tanıyor. Bu da son derece verimli ve sürdürülebilir bir alternatif sağlıyor.

Elektrikli hava taşıtları

Havacılığın geleceği tartışılırken elektrikli uçaklar konusu her zaman gündeme gelir. Justin yaptığı açıklamada tamamen elektrikli ticari uçakların hala büyük bir zorluk teşkil ettiğini belirtiyor:

 Airbus hibrid çözümler geliştirmeye odaklanıyor. Bunlar arasında emisyonları azaltırken verimliliği arttırmak için elektrik, hidrojen ve geleneksel yakıtların kombinasyonları yer alıyor.

Airbus, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirliği sarsılmaz bir bağlılık ve yenilikçilikle birleştiriyor. Mükemmellik ve sürdürülebilirlik arayışını aralıksız sürdüren şirket, havacılık sektörünü yeniden şekillendirmeye ve yeni bir hava yolculuğu çağını başlatmaya hazırlanıyor.



NASA, Jüpiter'in uydularından birinde yaşam için uygun koşullar arıyor

 Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
TT

NASA, Jüpiter'in uydularından birinde yaşam için uygun koşullar arıyor

 Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jüpiter'in yörüngesinde bulunan ve güneş sistemimizde yaşam arayışında en umut verici yerlerden biri olan Europa uydusuna bir uzay aracı fırlatmaya hazırlanıyor.

Uzay aracı, buzla kaplı olan ve altında geniş bir okyanus bulunduğuna inanılan gezegenin yaşanabilir olup olmadığına odaklanacak.

Güneş enerjisiyle çalışan Europa Clipper uzay aracı, Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden bir Falcon Heavy roketiyle fırlatılacak ve dokuz bilimsel araç taşıyacak.

Aracın yaklaşık beş buçuk yıl sürecek bir yolculukta 2,9 milyar kilometre yol kat ettikten sonra 2030 yılında Jüpiter'in yörüngesine girmesi planlanıyor.

Milton Kasırgası nedeniyle ertelenen fırlatma, NASA tarafından bugün 16:06 olarak yeniden planlandı.

Bilim insanları, daha önceki çalışmaların Europa'nın buzlu kabuğunun altında yattığını öne sürdüğü tuzlu su okyanusuna büyük ilgi duyuyor.

xsvfb
NASA'nın şimdiye kadar geliştirdiği en büyük uzay aracı Europa Clipper, Kaliforniya'daki Jet İtiş Laboratuvarı'nda inşa edildi. (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre NASA'nın Jet İtiş Laboratuvarı'ndan gezegen bilimci Bonnie Buratti, “Europa'da yaşam için gerekli bileşenlerin bulunduğuna dair çok güçlü kanıtlar var, ancak bunu öğrenmek için oraya gitmemiz gerekiyor. Şunu vurgulamak isterim ki biz yaşamı keşfetme misyonunda değiliz. Biz sadece yaşam için elverişli koşulları arıyoruz” ifadelerini kullandı.

Europa Clipper, 30,5 metre uzunluğunda, 17,6 metre genişliğinde ve yaklaşık 6 bin kilogram ağırlığıyla NASA tarafından gezegen görevleri için inşa edilen en büyük uzay aracıdır.

Uzay aracının üç ana hedefi var: Europa'nın buzlu dış tabakasının kalınlığını ve iç kısmıyla etkileşimini ölçmek, uydunun bileşimini öğrenmek ve jeolojik özelliklerini belirlemek.