NASA, teleskoplarıyla süpernova kalıntısındaki "Yeşil Canavar"ın izini sürüyor

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), ilk kez Chandra X-ışını Gözlemevi, James Webb Uzay Teleskobu ve Hubble Uzay Teleskobu'nun verilerini birleştirerek süpernova kalıntısı Cassiopeia A'yı (Cas A) ve barındırdığı "Yeşil Canavarı"ı görüntüledi

(AA)
(AA)
TT

NASA, teleskoplarıyla süpernova kalıntısındaki "Yeşil Canavar"ın izini sürüyor

(AA)
(AA)

NASA'nın internet sitesine göre son çalışma, James Webb Uzay Teleskobu'nun Cas A'ya dair verilerini inceleyen bilim insanlarının Nisan 2023'te keşfettiği "Yeşil Canavar" adındaki yapıyı çözmeye yardımcı oldu.

Yeşil Canavar'ı tanımak isteyen bilim insanları, Chandra Gözlemevi'nin X-ışınları, James Webb Uzay Teleskobu ve kısmen Spitzer Uzay Teleskobunun kızılötesi ile Hubble Uzay Teleskobu'nun görülebilir ışık görüntüleme sistemleriyle Cas A'yı yakından inceledi.

Yeşil Canavar'ın, süpernovanın patlama dalgasının etrafındaki maddelere çarpması sonucu oluştuğu sonucuna varan araştırmacılar, süpernova kalıntısında yüksek sıcaklıklarda silikon ve demir gazı bulunduğunu tespit etti.

NASA'nın bilim insanları, süpernova patlamasına dair bilgi toplamak için bozularak demire dönüşen çinko ile radyoaktivitesi hala yüksek titanyumu haritada işaretledi ve patlamada "bozulmamış" enkazın izini sürdü.

Araştırmacılar ayrıca, süpernovanın çekirdeği çökerken açığa çıkan radyoaktif maddelerin yıldızın iç katmanlarıyla karışarak "bozulmamış" enkazda ince yapılar oluşturduğu ve enkazı şekillendirdiğini kaydetti.

Purdue Üniversitesi Fizik ve Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Gökbilimci Danny Milisavljeviç, "İlk kez bu süpernova kalıntısının merkezindeki ağ örgüsünde, bozulmamış enkazın haritasını çıkardık. Daha önce kimse patlamış bir yıldızda böyle yapıları gözlemlememişti." ifadesini kullandı.



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news