Şarj etmeden 50 yıl boyunca güç üretebilen nükleer batarya geliştirildi

Betavolt, geliştirdiği bataryanın asla şarj edilmesi gerekmeyen cep telefonları ve sonsuza kadar uçabilen drone'lara güç sağlayabileceğini söylüyor

Betavolt'un 8 Ocak'ta tanıtılan "atomik enerji bataryası" madeni paradan daha küçük (Betavolt Technology)
Betavolt'un 8 Ocak'ta tanıtılan "atomik enerji bataryası" madeni paradan daha küçük (Betavolt Technology)
TT

Şarj etmeden 50 yıl boyunca güç üretebilen nükleer batarya geliştirildi

Betavolt'un 8 Ocak'ta tanıtılan "atomik enerji bataryası" madeni paradan daha küçük (Betavolt Technology)
Betavolt'un 8 Ocak'ta tanıtılan "atomik enerji bataryası" madeni paradan daha küçük (Betavolt Technology)

Çinli bir girişim, şarj ya da bakım gerektirmeden 50 yıl boyunca elektrik üretebileceğini iddia ettiği yeni bataryayı tanıttı.

Pekin merkezli Betavolt, nükleer bataryasının dünyada atom enerjisinin minyatürleştirilmesini gerçekleştiren ilk batarya olduğunu ve 63 nükleer izotopu bir madeni paradan daha küçük bir modüle yerleştirdiğini söyledi.

Şirket, yeni nesil bataryanın pilot çalışma aşamasına girdiğini, sonunda telefonlar ve drone'lar gibi ticari amaçlı uygulamalar için seri üretileceğini söyledi.

Firma yaptığı basın açıklamasında, "Betavolt atomik enerji bataryaları havacılık, yapay zeka ekipmanları, tıbbi cihazlar, mikroişlemciler, gelişmiş sensörler, küçük drone'lar ve mikro robotlar gibi birçok senaryoda uzun ömürlü güç kaynağı ihtiyaçlarını karşılayabilir" dedi.

Bu yeni enerji inovasyonu, Çin'in yapay zeka teknolojik devriminin yeni turunda alanının en iyisi olmasına yardımcı olacak.

Batarya, ilk kez 20. yüzyılda keşfedilen bir süreç yoluyla çürüyen izotoplardan salınan enerjiyi elektriğe dönüştürerek çalışıyor.

Sovyetler Birliği ve ABD'deki bilim insanları bu teknolojiyi uzay araçları, sualtı sistemleri ve uzaktan kontrol edilen bilim istasyonlarında kullanılmak üzere geliştirmeyi başardılar ancak termonükleer bataryalar hem maliyetli hem de büyüktü.

Nükleer bataryaları minyatürleştirme ve ticarileştirme arayışı, Çin'in 2021'le 2025 arasında ülke ekonomisini güçlendirmek için tasarlanan 14. Beş Yıllık Plan'ı kapsamında ele alınırken, ABD ve Avrupa'daki araştırma kurumları da bu bataryaların geliştirilmesi için çalışıyor.

Betavolt, ilk nükleer bataryasının 15x15x5 milimetreküp boyutlarında 100 mikrowatt güç ve 3V voltaj sağlayabildiğini ancak 2025'e kadar 1 watt gücünde batarya üretmeyi planladığını söyledi.

Küçük boyutları, daha fazla güç üretmek için seri olarak kullanılabilecekleri anlamına geliyor ve şirket, asla şarj edilmesi gerekmeyen cep telefonları ve sonsuza kadar uçabilen drone'lar hayal ediyor. Betavolt'un iddiasına göre, katmanlı tasarımı aynı zamanda ani güç karşısında alev almayacağı ya da patlamayacağı anlamına gelirken, -60 ila 120 santigrat derecede değişen sıcaklıklarda da çalışabiliyor.

Şirket, "Betavolt'un geliştirdiği atom enerjisi bataryası kesinlikle güvenli, harici radyasyon içermiyor ve insan vücudundaki kalp pilleri, yapay kalpler ve koklealar gibi tıbbi cihazlarda kullanıma uygun" dedi.

Atomik enerji bataryaları çevre dostudur. Bozunma döneminden sonra 63 izotop, radyoaktif olmayan ve çevre için herhangi bir tehdit veya kirlilik oluşturmayan sabit bir bakır izotopuna dönüşüyor

Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell