Taş Devri'nden kalma kemikler, Paleo diyetiyle ilgili bilinenleri değiştirdi

Taş Devri beslenmesi Karatay diyetine ilham olmuştu

Taş Devri'nde uygulandığı düşünülen bu beslenme biçimine "mağara adamı diyeti" de deniyor (Reuters)
Taş Devri'nde uygulandığı düşünülen bu beslenme biçimine "mağara adamı diyeti" de deniyor (Reuters)
TT

Taş Devri'nden kalma kemikler, Paleo diyetiyle ilgili bilinenleri değiştirdi

Taş Devri'nde uygulandığı düşünülen bu beslenme biçimine "mağara adamı diyeti" de deniyor (Reuters)
Taş Devri'nde uygulandığı düşünülen bu beslenme biçimine "mağara adamı diyeti" de deniyor (Reuters)

Taş Devri'nden kalma kemikler üzerinde yapılan incelemelerde, yaygın kanının aksine bu dönemdeki insanların bitkisel beslenmeye önem verdiği ortaya kondu.

Bilimsel dergi PLoS ONE'da çarşamba günü yayımlanan çalışmada, Peru'nun güneydoğusundaki Altiplano'da yer alan Wilamaya Patjxa ve Soro Mik'aya Patjxa kazı alanlarından çıkarılan 24 kişiye ait kemikler incelendi. 

Çalışmanın liderliğini yapan Wyoming Üniversitesi'nden Randy Haas, bulgulara dair şunları söyledi:

Yaygın olarak erken dönem insan topluluklarında avlanmaya odaklanıldığı düşünülüyor. Bu da Paleo diyeti gibi yüksek proteinli beslenme trendleri yarattı. Ancak analizlerimiz, bu insanların beslenmelerinin ortalama yüzde 80'inin bitkisel maddeden, yüzde 20'sininse etten oluştuğunu gösterdi.

Yaklaşık 9 bin yıllık kemiklerden elde edilen veriler, Canan Karatay ve Ahmet Aydın gibi doktorların da savunduğu ve ilk insanların beslenmesine uyduğu söylenen Paleo diyetiyle ilgili bilinenleri değiştirebilir.

Haas, Altiplano'daki grubun 9 bin ila 6 bin 500 yıl önce yaşamış avcı toplayıcılar olduğunu ve şimdiye dek et ağırlıklı beslendiklerinin düşünüldüğünü bildirdi. Ancak incelemede, besinlerinin yüzde 70 ila 95'inin bitkilerden oluştuğu belirlendi. 

Sonuçları görünce "şoke olduğunu" söyleyen araştırmacı, grubun diyetinin büyük kısmını, patatesin kuzeni sayılan ve "yumru" diye adlandırılan besinin oluşturduğunu söyledi.

Duke Üniversitesi'nden Herman Pontzer, araştırmanın tarih öncesi dönemdeki beslenme alışkanlıklarının çok çeşitli olduğunu gösteren çalışmalara olumlu katkı sağladığını belirtti.

Tek tip Paleo diyeti olmadığına dikkat çeken Pontzer, Taş Devri'ndeki toplulukların genellikle çevrelerinde erişebildikleri kaynakları tükettiğini, mevsimlere ve kaynakların tükenip tükenmemesine göre beslenme şekillerinin de değişebildiğini söyledi.

Akademisyen, "İnsanlar şimdiye dek anlayabildiğimiz kadarıyla gerçekten çok çeşitli şekilde beslendi. Dolayısıyla her türlü diyette başarılı olabilirler. Sizde işe yarayan diyete devam edin. Ancak bazı diyet seçimlerini desteklemek için yapılan geçmişe dair bu tür revizyonist yaklaşımlar azalmalı" dedi. 

Taş Devri beslenmesi Karatay diyetine ilham olmuştu

Modern beslenmede Paleo diyeti, Amerikalı gastroentrolog Walter L. Voegtlin tarafından geliştirildi. Ahmet Aydın'ın 2009'da çıkardığı Taş Devri Diyeti: Doğru Beslenmenin Başucu Kitabı da diyetin Türkiye'de popülerleşmesini sağladı. Canan Karatay da bu çalışmanın üzerine kurulu Karatay Diyeti kitabını 2011'de yayımladı.

Independent Türkçe



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news