Bir karınca ordusu zebraları aç aslanlardan nasıl kurtardı?

Bir araştırma, büyük başlı karıncaların gelişinin "neredeyse kesin bir kıyamet anlamına geldiğini" ortaya koydu

Kenya'nın Laikipia County'sindeki Ol Pejeta koruma alanında bir aslan sürüsünün üyeleri (AFP)
Kenya'nın Laikipia County'sindeki Ol Pejeta koruma alanında bir aslan sürüsünün üyeleri (AFP)
TT

Bir karınca ordusu zebraları aç aslanlardan nasıl kurtardı?

Kenya'nın Laikipia County'sindeki Ol Pejeta koruma alanında bir aslan sürüsünün üyeleri (AFP)
Kenya'nın Laikipia County'sindeki Ol Pejeta koruma alanında bir aslan sürüsünün üyeleri (AFP)

İstilacı bir karınca ordusu Kenya ekosistemine o kadar zarar verdi ki bir aslan sürüsünün avlanma alışkanlıklarını değiştirdi.

Mauritius adasında ortaya çıkan büyük başlı karınca türü, Doğu Afrika'dan ABD'nin güneyindeki eyaletlere kadar 1600 noktada tespit edilen kolonileriyle dünyanın en istilacı böceklerinden biri.

2014'te yapılan bir araştırmaya göre, sıcak iklimlerde bu karıncaların gelişleri yerli böcekler için "neredeyse kesin bir kıyamet anlamına geliyor"; orantısız şekilde büyük kafalarını diğer karıncalara saldırmak ve avlarını parçalamak için kullanıyorlar.

Wyoming Üniversitesi'nin perşembe günü yayımlanan araştırması, Kenya'nın Laikipia County'sinde bulunan yaban hayatı koruma alanı Ol Pejeta'ya gelişlerinin etkisini ortaya koydu. 

Büyük başlı karıncalar, bölgenin yerli akasya karıncalarıyla Vachellia drepanolobium (bir akasya türü -çn.) arasındaki simbiyotik ilişkiyi bozdu.

İllüstrasyonlar, ağaç eksikliğinin Ol Pejeta'da aslanların avlanma alanlarını nasıl etkilediğini gösteriyor (Wyoming Üniversitesi)
İllüstrasyonlar, ağaç eksikliğinin Ol Pejeta'da aslanların avlanma alanlarını nasıl etkilediğini gösteriyor (Wyoming Üniversitesi)

Doğu Afrika'nın büyük bölümünde baskın tür olan bu ağaçlar, yerli karıncalara nektar ve barınak sağlıyor. Karıncalar da karşılık olarak formik asit yayarak ve kendileriyle ziyafet çekmeye çalışan otçulları ısırarak ağaçları savunuyor. Bu özellikle fillere karşı etkili bir strateji.

Ancak büyük başlı karıncalar bu bölgeye yerleştiğinde sadece yerli karıncaları öldürmekle kalmaz, aynı zamanda Vachellia drepanolobium'u da korumayı başaramaz. 

Bu durum, fillerin ağaçları aşırı tüketmesine ve "istilacı karıncaların bulunduğu bölgelerde, istilacıların bulunmadığı bölgelere kıyasla 5 ila 7 kat daha fazla oranda" ağaçların çiğnenmesine ve kırılmasına neden oluyor.

Ağaçlar olmayınca arazi daha çok çıplak kalıyor ve aslanlara tercih ettikleri avları olan zebraları takip ederken saklanacak çok az yer kalıyor.

Çalışma sonucunda aslanların öldürdüğü zebraların, büyük başlı karıncaların istila etmediği bölgelerde neredeyse üç kat daha fazla olduğu tespit edildi.

Böcek istilası üzerine aslan nüfusu azalmamış olsa da bu Afrika mandası için iyi bir haber olmadı. Zebraları avlamak için daha az fırsat bulan aslanlar, dikkatlerini daha büyük ve öldürmesi daha zor olan bu türlere çevirdi.

Araştırmacılar, son 20 yılda aslanların öldürdüğü zebraların oranının bölgede yüzde 67'den yüzde 42'ye düştüğünü, öldürülen bufalo sayısının da yüzde 0'dan yüzde 42'ye yükseldiğini tespit etti.

Wyoming Üniversitesi Zooloji ve Fizyoloji Bölümü'nden doktora öğrencisi Douglas Kamaru liderliğindeki araştırmacılar, "Küçük bir istilacının ikonik türler arasındaki av-avcı dinamiklerini yeniden şekillendirdiğini gösteriyoruz" diye yazdı.

Bilim insanları, karıncaların Ol Pejeta'daki aslan sürülerinin dinamiklerini değiştirebileceği hipotezini öne sürdü ancak büyük başlı karıncaların istilası devam ettiği için uzun vadeli sonuçların bilinemeyeceğini belirtti.

Independent Türkçe



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news