Samanyolu'nun "yaşlı sigara tiryakileri" keşfedildi

"Güneş Sistemi büyüklüğünde toz ve gaz yayıyorlar"

Dev gaz ve toz bulutları püskürten yıldızlar, Samanyolu'nun tam kalbinde yer alıyor (Kraliyet Astronomi Topluluğu)
Dev gaz ve toz bulutları püskürten yıldızlar, Samanyolu'nun tam kalbinde yer alıyor (Kraliyet Astronomi Topluluğu)
TT

Samanyolu'nun "yaşlı sigara tiryakileri" keşfedildi

Dev gaz ve toz bulutları püskürten yıldızlar, Samanyolu'nun tam kalbinde yer alıyor (Kraliyet Astronomi Topluluğu)
Dev gaz ve toz bulutları püskürten yıldızlar, Samanyolu'nun tam kalbinde yer alıyor (Kraliyet Astronomi Topluluğu)

Bilim insanları, Samanyolu'nda Güneş Sistemi büyüklüğünde toz ve gaz bulutları yayan gizemli dev yıldızlar keşfetti. 

Gökbilimcilerin "yaşlı sigara tiryakileri" diye adlandırdıkları bu yıldızlar, uzun yıllar boyunca faaliyet göstermeden durup, yok olmaya başladıkları an büyük toz ve gaz bulutları yayıyor. 

Bilimsel dergi Monthly Notices of the Royal Astronomical Society'de bugün yayımlanan çalışma yaklaşık 10 yıllık bir araştırmanın ürünü.

Çalışmaya önderlik eden Birleşik Krallık'taki Hertfordshire Üniversitesi'nden Philip Lucas, yaşlı dev yıldızlara ilişkin şunları söyledi: 

Orada duruyorlar ve birdenbire madde püskürtmeye başlıyorlar. Bu yeni bir yıldız türü, hepsi Samanyolu galaksimizin merkezine çok yakın bir yerde kümelenmiş durumda.

Şili'deki Atacama Çölü'nde yer alan Paranal Gözlemevi'nde gerçekleştirilen incelemelerde, bunların yeni tür bir kırmızı dev yıldız olduğu belirlendi. 

Lucas, dev yıldızların toz ve gaz bulutlarının Güneş Sistemi büyüklüğünde olduğuna dikkat çekerek, "Bunların tek bir yöne doğru püskürdüğünü ve yıldızın yüzeyindeki bir bölgeden geldiğini düşünüyoruz" dedi. 

Britanya ve Şili'nin yanı sıra Güney Kore, Brezilya, Almanya ve İtalya'dan da gökbilimcilerin katıldığı araştırmada, yıldızlararası uzaya dağılan bu toz ve gaz kütlelerinin yeni yıldızların oluşumunu sağlayabileceğine işaret edildi. 

Gökbilimciler, çalışmada 32 tane önyıldız (protostar) da keşfetti. Yıldızlararası ortamda dev bir moleküler bulutun gazlarının yoğunlaşmasıyla meydana gelen bu kütleler, yıldız evrimi sürecinin en erken döneminde görülüyor. 

Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell