Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Kalabalık alanlarda sorunsuz navigasyon sağlıyor

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba
TT

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Çinli "Xpeng Aeroht" şirketinin 2024 Tüketici Elektroniği Fuarı, ziyaretçilerde geleceğe yönelik bir heyecan ve birlikte büyüdükleri ünlü bilim kurgu filmlerine yönelik bir tür nostalji duygusu uyandırdı. Fuarda şirketin, aracın arkasından çıkan pervanelerle uçan bir arabaya dönüşen süper otomobil fikri sergilendi.

Dikey kalkış ve iniş yapabilen elektrikli uçan araba "sıkışık alanlarda ve koşullar elverdiğinde engeller arasında sorunsuz seyrüsefer" sağlamak üzere tasarlandı. Bu koşulların gerçekleştirilebilirliği tartışmalı olsa da, kalabalık yolların üzerinden uçma fikri şüphesiz cazip. Asya'daki en büyük uçan araba üreticisi olduğunu iddia eden Xiping Aeronautics, yeni uçan arabasını kısa mesafeli, alçak irtifalı seyahatler için bir çözüm olarak konumlandırıyor.

Aracın gövdesinden çok yükselmeyen fanlar, süper otomobilin arkasından çıkıp genişledikçe çarpıcı bir görüntü oluşturuyor. Yeni otomobil Tüketici Elektroniği Fuarı'nda uçmadı, ancak fikri ortaya atan şirket, dikey kalkış ve iniş için onaylanmış mekanizma olan ve üstün dronları karakterize eden manevra becerilerinden esinlenen aracın kollarının açılışını gösterdi.

Uçan arabanın iki yolcuyu barındırabilen çift modlu bir kokpiti var, ancak uçuş bileşenleri aracın geniş bir alanını kapladığından maalesef aile için yer yok. Ayrıca araçta kare bir direksiyon simidi ve bir joystick bulunuyor.

Xpeng Aeroht'ın kurucu ortağı, başkan yardımcısı ve tasarım müdürü Wang Tan, alternatif bir vizyon deneme arzularının ardındaki motivasyonun yol sıkışıklığı olduğunu açıkladı. Tan, kullanıcıların trafiği atladığını ve arabalarla dolu alanların üzerinden uçtuğunu hayal ediyor.

Ancak bu fikrin pratikte uygulanması, özellikle hava trafiğinin düzenlenmesinin karmaşıklığı açısından bazı zorluklarla karşılaşabilir.



Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
TT

Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)

1929'da Türkiye'de keşfedilen kafatasının Kleopatra'nın kız kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı. 

İzmir'deki Efes Antik Kenti'nde yer alan Oktagon adlı yapıda yaklaşık 100 yıl önce bir kafatası bulunmuştu. Mezarda herhangi bir eşya yoktu ancak arkeologlar burada önemli bir genç kadının yattığını düşünmüştü.

Daha sonra 1982'de antik kentin başka bir kısmında iskeletin geri kalanı ortaya çıkmıştı. Bilim insanları, kafatası ve iskeletin VII. Kleopatra'nın üvey kız kardeşi IV. Arsinoe'ye ait olduğunu öne sürmüştü. 

Aynı babayı paylaşan kız kardeşlerden küçüğü Arsinoe, MÖ 48-47'de ablası Kleopatra ve Jül Sezar'a karşı İskenderiye Kuşatması'nı yürütmüştü. Muharebeyi kaybeden Arsinoe ve birlikleri Efes'teki Artemis Tapınağı'na sığınmıştı. 

Romalı general Marcus Antonius'un emriyle idam edilen Arsinoe, MÖ 41'de hayatını kaybetmişti. 

Yeni bir çalışmada bir grup bilim insanı, 1929'da keşfedilen kafatasını tekrar incelemeye karar verdi.

Bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta dün (10 Ocak) yayımlanan çalışmada, radyokarbon tarihleme yöntemi kullanılarak kafatasının MÖ 205-36'dan kaldığı saptandı. Ayrıca kafatası ve daha sonra bulunan iskeletin aynı kişiye ait olduğu da belirlendi. 

Bu bulgular mezarda yatan kişinin gerçekten Arsinoe olabileceğine işaret etse de çalışmanın devamında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıktı. 

Bilim insanları kafatasının gelişim seviyesine bakararak bunun 11-14 yaşında birine ait olduğu sonucuna vardı.

Viyana Üniversitesi'nden Gerhard Weber, başyazarı olduğu çalışma hakkında "Ama sonra büyük sürpriz geldi" diyerek ekliyor: 

Kafatası ve uyluk kemiği üzerinde tekrar tekrar yapılan testler, Y kromozomunun varlığını açıkça gösterdi; başka bir deyişle bu kişi erkekti.

Araştırmacılar erkek çocuğun kafatasında bazı anomaliler de gözlemledi. Örneğin normalde 65 yaşından önce kaynaşmayan kafatası çizgileri birleşmiş ve çocuğun kafası asimetrik bir hal almıştı.

Ekibe göre en ilginç bulguysa üst çenesinin yeterince gelişmemiş olmasıydı. Çenedeki eklemleri ve geriye kalan iki dişi inceleyen ekip, çocuğun ciddi çiğneme sorunları yaşadığını düşünüyor. Özellikle azı dişlerinden birinde yüklenme sonucu çatlaklar oluşmuştu.

Bu bozukluklara neyin yol açtığı tespit edilemedi. Bilim insanları D vitamini eksikliği veya genetik bir rahatsızlıktan şüphelense de bu teorileri test etmek için ellerinde yeterince DNA kalıntısı yok.

Araştırmacılar, bu çocuğun neden Oktagon kadar önemli bir yere gömüldüğünün gizemini koruduğunu söyleyerek makalede şöyle yazıyor:

Oktagon'a gömülen kişinin IV. Arsinoe olmadığını ve kalıntılarını aramaya devam etmemiz gerektiğini kesin bir şekilde söyleyebiliriz.

Independent Türkçe, Popular Science, Live Science, Scientific Reports