Jüpiter bir zamanlar küre şeklinde değil yassı olabilir

Bilim insanları, bulguların oluşum halindeki gezegenleri gözlemlerken gökbilimcilerin görüntüleme açısını belirlemeyi sağlayabileceğini söyledi

(NASA)
(NASA)
TT

Jüpiter bir zamanlar küre şeklinde değil yassı olabilir

(NASA)
(NASA)

Yeni bir araştırmaya göre, Jüpiter gibi ev sahibi yıldızlarından uzakta oluşan büyük gezegenler, küresel yapılar yerine kabarık bir krepe benzer düzleştirilmiş diskler halinde oluşmaya başlayabileceği ortaya çıktı.

Gökbilimciler bugüne kadar Güneş Sistemi dışında binlerce gezegen keşfetti ancak bu gezegenlerin oluşumu hâlâ açıklanabilmiş değil.

Yeni çalışmada bilim insanları, genç gezegenlerin yani öngezegenlerin, genç yıldızların etrafında dönen büyük gaz disklerinin parçalanmasıyla kısa zaman aralıklarında oluştuğu teorisine dayanarak gezegenlerin oluşumunu modellemek için bilgisayar simülasyonları kullandı.

Araştırmada öngezegenlerin, Smarties ya da M&M şekerinin şekline benzeyen ve basık sferoid adı verilen düzleştirilmiş yapılara sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Çalışmanın ortak yazarı Dimitris Stamatellos, "Uzun zamandır gezegen oluşumu üzerine çalışıyoruz ancak simülasyonlarda gezegenlerin şekillerini kontrol etmeyi daha önce hiç düşünmemiştik. Her zaman küre şeklinde olduğunu varsaymıştık" dedi

Dr. Stamatellos, "Smarties bonibonlarına epey benzeyen basık sferoidler oldukları ortaya çıkınca çok şaşırdık" diye belirtti.

Gökbilimciler, araştırmada gezegen özelliklerini belirledi ve bunları bu özellikleri bilinen gözlemlerle karşılaştırdı. Ayrıca Jüpiter ve Satürn gibi gaz devi gezegenlerin oluşum mekanizmasını inceledi.

Simüle edilmiş genç gezegenin, yukarıdan (sol) ve yandan (sağ) bakıldığında görünümü (arXiv)
Simüle edilmiş genç gezegenin, yukarıdan (sol) ve yandan (sağ) bakıldığında görünümü (arXiv)

Bilim insanları genç gezegenlerin şekillerini ve bunların büyüyerek büyük gaz devleri haline gelmesini değerlendirdi.

Çalışmada ayrıca değişen sıcaklık ve gaz yoğunluğu gibi farklı koşullarda oluşan gezegenlerin özellikleri de incelendi.

Araştırmacılar şimdiye kadar gezegenlerin iki süreçten biriyle oluştuğunu farz ediyorlardı.

Bunlardan biri de "çekirdek birikimi" diye adlandırılan ve toz parçacıklarının uzun vadede giderek daha büyük cisimler oluşturmak üzere birbirine yapışarak gitgide daha da büyüme süreci.

Gezegenler ayrıca disk kararsızlık teorisi diye adlandırılan ve kısa zaman dilimlerinde genç yıldızların etrafında dönen büyük malzeme disklerinin parçalanmasıyla da doğrudan oluşabilir.

İkinci teori, büyük gezegenlerin ana yıldızlarından uzak mesafelerde çok hızlı bir şekilde oluşabilmesini açıkladığı için ilgi çekiyor.

Bilim insanları, oluşum halindeki büyük gezegenlerin gelecekteki gözlemlerinin bunların asıl oluşumunu doğrulayabileceğini umuyor.

Ayrıca araştırmacılar mevcut çalışmada, yeni gezegenlerin üzerlerine madde düştükçe ekvatorlarından ziyade ağırlıklı olarak kutuplarından büyüdüklerini buldu.

Bilim insanları, "Simülasyonlarda oluşan öngezegenlerin büyük çoğunluğu küreden ziyade basık sferoid şeklinde ve kutuplarından daha hızlı büyüyorlar" diye yazdı.

Bu bulgu, gökbilimcilere oluşum halindeki gezegenleri gözlemlerken teleskoplarını konumlandıracakları görüntüleme açısıyla ilgili bilgi vermeyi de sağlayabilir.

Independent Türkçe



Bilim insanlarından küresel ısınma uyarısı: Uyku apnesi vakaları iki katına çıkacak

 (Pexels)
(Pexels)
TT

Bilim insanlarından küresel ısınma uyarısı: Uyku apnesi vakaları iki katına çıkacak

 (Pexels)
(Pexels)

Stuti Mishra Asya İklim Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, iklim krizinin yol açtığı daha sıcak geceler, yüzyılın sonuna gelindiğinde uyku apnesini çok daha yaygın ve tehlikeli hale getirebilir.

Araştırmacılar artan sıcaklıkların, dünya çapında yaklaşık 1 milyar kişiyi etkileyen ve kalp hastalığı, demans ve erken ölümle bağlantılı bir uyku bozukluğu olan obstrüktif uyku apnesini (OUA) kötüleştirebileceğini söylüyor.

Flinders Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ve hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışma, iklim değişikliğinin OUA'nın şiddetini ve sağlık üzerindeki etkisini nasıl artırabileceğini modelleyen ilk araştırma.

Flinders Üniversitesi FHMRI Uyku Sağlığı'ndan çalışmanın başyazarı Dr. Bastien Lechat, "Bu çalışma, ortam sıcaklıklarının OUA'nın şiddetini etkileyip etkilemediğini araştırarak iklim gibi çevresel faktörlerin sağlığı nasıl etkileyebileceğini anlamamıza katkı sağlıyor" diyor.

Araştırmacılar uyku sırasında solunum düzensizliklerini izleyen bir yatak altı sensörü aracılığıyla, 29 ülkeden en az 116 bin kişiden elde edilen 58 milyondan fazla gece uykusu verisini kaydetti.

Birkaç yılda toplanan veriler, küresel iklim modellerinden elde edilen saatlik iklim verileriyle eşleştirilerek farklı ısınma senaryoları altında OUA şiddetindeki değişikliklerinin simülasyonu oluşturuldu.

Dr. Lechat, "Genel olarak ortam sıcaklığıyla OUA şiddeti arasındaki ilişkinin büyüklüğü bizi şaşırttı" diyor.

Yüksek sıcaklıklar, kişinin belirli bir gece OUA yaşama olasılığının yüzde 45 artmasıyla ilişkiliydi.

Görsel kaldırıldı.Grafik, çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından ölçülen, endüstri çağından itibaren küresel ortalama sıcaklık artışını gösteriyor (WMO)


Çalışma, OUA şiddetindeki sıcaklıkla ilişkili artışın, Avustralya veya ABD'ye kıyasla Avrupa ülkelerinde bilhassa belirgin olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar bunun, klimaya erişimdeki farklılıklardan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar engelliliğe ayarlanmış yaşam yılı (disability-adjusted life years / DALY) kullanarak iklimin şiddetlendirdiği uyku apnesinin sağlık ve ekonomi üzerindeki yükünü tahmin etti. Sadece 2023'te, sıcaklık artışının araştırmadaki 29 ülkede yaklaşık 800 bin sağlıklı yaşam yılının kaybıyla bağlantılı olduğunu saptadılar.

Dr. Lechat, "Bu rakam, bipolar bozukluk, Parkinson hastalığı veya kronik böbrek hastalıkları gibi diğer tıbbi durumlardakine yakın" ifadelerini kullanıyor.

Toplam ekonomik kayıp yaklaşık 98 milyar dolar olarak tahmin edilirken bunun 68 milyar doları sağlığın bozulmasından, 30 milyar dolarıysa işyerindeki verimlilik düşüşünden kaynaklanıyor.

Kıdemli araştırmacı Profesör Danny Eckert, veriler çoğunlukla soğutma ve sağlık hizmetlerine erişimi daha iyi olan yüksek gelirli bölgelerdeki bireylerden elde edildiğinden, örneklemin düşük gelirli ülkelerde OUA'nın gerçek dünyadaki yükünü yeterince yansıtmayabileceğini söylüyor.

Profesör Eckert "Bu, tahminlerimizi yanıltarak sağlık ve ekonomi üzerindeki gerçek maliyetin düşük tahmin edilmesine yol açmış olabilir" diyor.

Sadece Avustralya'da, OUA dahil uykuyla ilgili sağlık sorunlarının maliyeti daha önce yılda 66 milyar Avustralya doları (yaklaşık 1 trilyon 700 milyar TL) olarak tahmin edilmişti.

Ekip halihazırda soğutmaya erişimin veya davranışsal değişikliklerin, ısınan hava koşullarında uyku apnesinin şiddetini nasıl azaltabileceği gibi olası müdahaleleri araştırmayı planlıyor.

Profesör Eckert, "İleride, ortam sıcaklığının uyku apnesinin şiddetine etkisini azaltacak stratejiler araştıran ve altta yatan fizyolojik mekanizmaları inceleyen müdahale çalışmaları tasarlamak istiyoruz" diye belirtiyor.

Çalışma, daha güçlü küresel iklim eylemleri olmadan uyku apnesinin yükünün muhtemelen keskin bir şekilde artacağı ve bunun da halk sağlığı sorunlarını şiddetlendirerek ekonomileri zorlayacağı uyarısında bulunuyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/climate-change