Yeni keşfedilen asteroit, Dünya'yla Ay arasından geçti

Uzmanlar, küçük uzay taşının Dünya'ya herhangi bir risk teşkil etmediğini söylüyor

Bir sanatçının Dünya'nın yanından geçen asteroitleri tasviri (Peter Carril/ESA)
Bir sanatçının Dünya'nın yanından geçen asteroitleri tasviri (Peter Carril/ESA)
TT

Yeni keşfedilen asteroit, Dünya'yla Ay arasından geçti

Bir sanatçının Dünya'nın yanından geçen asteroitleri tasviri (Peter Carril/ESA)
Bir sanatçının Dünya'nın yanından geçen asteroitleri tasviri (Peter Carril/ESA)

Daha geçen hafta keşfedilen bir asteroit pazartesi günü Dünya'yla Ay arasından yakın ama güvenli bir şekilde geçti.

Otomobil büyüklüğünde olan ve 2024 CY1 adı verilen küçük uzay taşı 1 Ay mesafesi diye de bilinen, Dünya'yla Ay arasındaki mesafenin neredeyse üçte biri kadar bir mesafeden geçiş yaptı.

Virtual Telescope Project'e (Sanal Teleskop Projesi) göre uzay taşı yaklaşık 121 bin kilometrelik yakın bir mesafeden, GMT 7.24 (TSİ 10.24) civarında gezegenin yanından geçti.

Uzmanlar çapı sadece 4 ila 8 metre olan bu cismin Dünya'ya herhangi bir risk teşkil etmediğini söylüyor.

Bu keşifle birlikte bu yıl 10. kez bir asteroit, Dünya'dan 1 Ay mesafesi içindeki bir uzaklıkta geçerken gökbilimciler tarafından gözlemlendi.

Bu aynı zamanda şubatta şimdiye kadarki bu türden üçüncü olay.

Yarın gece, yeni keşfedilen #asteroid 2024 CY1, Ay'a olan uzaklığın 1/3'ünden daha az bir mesafeden geçecek. Genişliği 3-8 metre.

Geçen ay gökbilimciler Dünya'ya doğru hızla yaklaşan bir asteroidi gezegenin atmosferine girmeden sadece birkaç saat önce tespit etmişti.

2024 BXI adı verilen uzay taşı Berlin semalarında zararsız bir ateş topuna dönüşerek yanmış ve bu, bir asteroidin Dünya'ya çarpmadan hemen önce tespit edildiği 8. olay olmuştu.

Uzay meraklıları da uzay taşının parçalarını Berlin civarında bulmuştu.

12 Şubat 2024'te Dünya'nın yakınındaki asteroit 2024 CY1, Dünya'dan yaklaşık 121 bin km, yani ortalama Ay mesafesinin yaklaşık yüzde 31'i uzaklığa gelerek bizimle çok yakın fakat güvenli bir karşılaşma yaşayacak. Sanal Teleskop Projesi bunu size canlı gösterecek!

Önceki haftalarda aşağı yukarı bir gökdelen büyüklüğündeki bir asteroit, Dünya'nın yaklaşık 2,7 milyon km uzağından güvenli bir şekilde hızla geçmişti.

Bu taş, büyüklüğü nedeniyle "potansiyel olarak tehlikeli" diye sınıflandırılsa da gezegenle Ay arasındaki mesafenin yaklaşık 7 katı kadar uzaktan geçmişti.

Gökbilimciler bugüne kadar en azından bir şehri tamamen yok etme potansiyeline sahip yaklaşık 25 bin asteroit keşfetti.

Öte yandan Avrupa Uzay Ajansı (European Space Agency/ESA), Dünya'nın yakınında aynı boyut aralığında (30 ila 100 metre) 1 milyon asteroit olabileceğinden ve bunların yaklaşık yüzde 99'unun hâlâ keşfedilmediğinden şüpheleniyor.

Dünyanın dört bir yanındaki uzay ajansları ve hükümetler tehlikeli olma potansiyeli taşıyan bu tür cisimleri tespit edip Dünya'yı bunlardan koruyacak yollar geliştirmek için çalışıyor.

Örneğin ESA'nın, 2030 civarında fırlatılmak üzere geliştirilen Neomir adlı uydu gözlemevi, Güneş'le Dünya arasında dönerek asteroitlere karşı bir erken uyarı sistemi görevi görecek.

Independent Türkçe



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news