Yeni araştırma tüm canlılar için en ideal sıcaklığı ortaya koydu

Bulgular, dünya genelinde zaten azalmakta olan biyoçeşitliliğin daha da azalacağına dair artan kanıtlara yenilerini ekliyor

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

Yeni araştırma tüm canlılar için en ideal sıcaklığı ortaya koydu

(Unsplash)
(Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre dünyadaki tüm türler "ideal" 20 santigrat derecede gelişiyor gibi görünüyor ve kara türleri değişen iklime uyum sağlamak için daha fazla mücadele edebilir.

Çalışmaların gözden geçirilmesi, hayvanların, bitkilerin ve hem havada hem de suda yaşayan mikropların sıcaklık aralıklarının 20 derecede örtüştüğünü doğruladı.

Bilim insanları bu sıcaklığın biyoçeşitlilik için "çok önemli" olduğunu söylüyor.

Birçok tür daha sıcak ve daha soğuk bölgelerde yaşamaya uyum sağlamış olsa da birçoğu hâlâ 20 derecede yaşıyor.

Araştırmacılar, "20 derecenin üzerindeki sıcaklıkların hayvanlar, bitkiler ve prokaryotlar da dahil tüm yaşam alanları için giderek daha az elverişli hale geldiğine dair kanıtlar buluyoruz" diye yazıyor.

Bu sıcaklığın, hücrelerdeki suyun moleküler özellikleri nedeniyle biyolojik süreçlerin verimliliği için çok önemli olduğunu düşünüyorlar.

Hücrelerin içindeki kimyasal süreçlerin verimliliği sıcaklık arttıkça artar, maksimuma ulaşır ve çok ısındığında hızla düşer.

Araştırmacılar, bunun 20 dereceden daha yüksek sıcaklıkların organizmalar arasında, deniz türleri arasında düşük oksijen seviyelerine toleransın azalması gibi bazı önemli değişikliklere yol açabileceği anlamına geldiğini belirtiyor.

Isınan bir dünyada, uygun sıcaklıklara erişemeyen canlılar uyum sağlamak için daha fazla mücadele edebilir.

Bilim insanlarının The Conversation'daki yazısına göre, deniz türleri coğrafi dağılımlarını değiştirerek uyum sağlayabilirken, kara türleri "şehirler, tarım ve diğer insan altyapıları tarafından değiştirilen alanlar nedeniyle" bu kadar kolay yer değiştiremeyebilir.

Araştırmada ayrıca, sürekli 20 derecenin üzerinde sıcaklıkların görüldüğü bölgelerin, alanların tür zenginliğinde düşüşe yol açabileceği belirtiliyor.

Bilim insanları, fosil kayıtlarında da sıcaklıklar uzun süre bu eşiğin üzerinde kaldığında soy tükenmelerine dair benzer kanıtlar buldu.

Bulgular, halihazırda 20 derecenin üzerinde azalan biyoçeşitliliğin küresel ısınma nedeniyle daha da azalacağına dair artan kanıtlara yenilerini ekliyor.

Araştırmacılar bu durumun ekosistemlerin "basitleşmesine" yol açacağı ve pek çok yerde daha az yaşam formu bulunacağı uyarısını yapıyor.

Ayrıca mevcut türler arasında daha fazla rekabet olacağını ve bunun da habitatları daha da kısıtlayabileceğini söylüyorlar.

Independent Türkçe



Güneş sıradaki döngüsünün ilk işaretini yıllar önceden gösterdi

5 Mayıs 2024'te meydana gelen büyük Güneş lekesi (NASA/SDO/HMI)
5 Mayıs 2024'te meydana gelen büyük Güneş lekesi (NASA/SDO/HMI)
TT

Güneş sıradaki döngüsünün ilk işaretini yıllar önceden gösterdi

5 Mayıs 2024'te meydana gelen büyük Güneş lekesi (NASA/SDO/HMI)
5 Mayıs 2024'te meydana gelen büyük Güneş lekesi (NASA/SDO/HMI)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Güneş'in, mevcut döngüsünün henüz yarısında olmasına rağmen bir sonraki faaliyet döngüsüne başladığının ilk işaretlerini tespit eden bilim insanlarının keşfi, Güneş fırtınalarının daha iyi modellenmesini sağlayabilir.

11 yıllık döngüler sırasında Güneş, leke sayısının ve aktivite yoğunluğunun artarak zirveye ulaşmasıyla yoğun Güneş fırtınaları ihtimalinin en yüksek seviyeye taşındığı dönemlerden geçiyor.

Güneş halihazırda 25. döngüsünün en yüksek aktivitesine, yani  "solar maksimuma" yaklaşıyor. Bu döngü, Güneş aktivitesinin kapsamlı bir şekilde kaydedilmeye başlandığı 1755'ten bu yana gerçekleşen 25. döngü olması nedeniyle bu şekilde adlandırılıyor.

Bu döngünün 6 yıl daha devam etmesi beklenirken, Birmingham Üniversitesi'nden bilim insanları bir sonraki Güneş döngüsünün ilk işaretlerini keşfetti.

Solar maksimum sırasında Güneş, manyetik alanını çevirerek kutuplarının yerini değiştiriyor ve bu da yıldızın yüzeyindeki aktiviteyi etkileyerek Dünya'ya daha fazla Güneş patlaması gönderiyor.

Güneş'in aktivitesinin tavan yaptığı dönemdeki güçlü Güneş fırtınaları, düşük irtifalarda bile parlak auroralara yol açabiliyor.

Ayrıca yörüngedeki uydulara, elektrik şebekelerine ve telekomünikasyon sistemlerine de zarar verebiliyorlar.

Araştırmacılar Güneş döngüsünü, yıldızın içindeki ses dalgalarını ölçüp bunların nasıl döndüğünü izleyerek takip ediyor.

Bunlar, 11 yıllık döngü boyunca Güneş'in ekvatoruna ve kutuplarına doğru dönen ve göç eden, Güneş burulma salınımı adlı hızlı hareket eden şeritlerden oluşan bir örüntü gibi görülebilir.

Bilim insanları daha hızlı dönen şeritlerin bir sonraki Güneş döngüsü başlamadan önce ortaya çıktığını biliyor.

Araştırmacılar, bu şekilde dönen şeritleri gösteren yeni verilere dayanarak bir sonraki Güneş döngüsünün başladığına dair zayıf işaretler buldu.

Birmingham Üniversitesi'nden Rachel Howe "Plan üzerinde bir Güneş döngüsü, yani 11 yıl geriye gidince, 2017'de gördüğümüz şekille birleşiyor gibi görünen benzer bir şey görülüyor. Bu şekil, mevcut Güneş döngüsü 25. Döngü'nün bir özelliği haline geldi" diyor.

2030'a kadar resmen başlamayacak 26. Döngü'nün muhtemelen ilk izlerini görüyoruz.

Bilim insanları daha fazla veriyle, Güneş'in faaliyet döngüsünü yönlendiren plazma ve manyetik alanların karmaşık dansında bu akışların oynadığı rolü daha iyi anlamayı umuyor.

Dr. Howe, "Yaklaşık 6 yıl sonra başlayacak 26. Döngü'de bu örüntünün tekrarlanacağına dair ilk ipucunu görmek heyecan verici" diyor.