Beyin pili, depresyon tedavisinde umut ışığı oldu

"Ameliyattan sonraki ilk gün, o olumsuz ruh halinin ortadan kalktığını hissetmeye başladım"

Bazı bilim insanları, DBS'yle depresyon tedavisi için henüz yeterli aşamaya gelinmediğini belirtti (AP)
Bazı bilim insanları, DBS'yle depresyon tedavisi için henüz yeterli aşamaya gelinmediğini belirtti (AP)
TT

Beyin pili, depresyon tedavisinde umut ışığı oldu

Bazı bilim insanları, DBS'yle depresyon tedavisi için henüz yeterli aşamaya gelinmediğini belirtti (AP)
Bazı bilim insanları, DBS'yle depresyon tedavisi için henüz yeterli aşamaya gelinmediğini belirtti (AP)

Amerikalı bilim insanları, beyin pilini depresyon tedavisinde kullanmayı hedefliyor.

Araştırmacılar, derin beyin stimülasyonu (DBS) olarak bilinen tedavi yönetimini, ağır depresyon vakalarında da uygulamak istiyor. DBS, beynin belirli bölgelerine elektrik göndermek için kafatasının içine yerleştirilen elektrodlardan oluşan bir implant çeşidi. 

DBS, halihazırda Parkinson ve epilepsinin tedavisinde kullanılıyor. ABD merkezli haber ajansı AP'nin aktardığına göre Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) yöntemin, Tedaviye Dirençli Depresyon (TDD) hastalarında da kullanılabilmesi için inceleme ve onay sürecini hızlandırdı. 

New York'taki Mount Sinai Center for Neuromodulation adlı araştırma merkezi, DBS tedavisinin TDD üzerindeki etkilerini gözlemlemek için çalışmalar yürütüyor. 

Uzun yıllar boyunca TDD'den muzadrip Emily Hollenbeck, tedavi için bu programa katılıp DBS'yi deneyen kişilerden biri. 

Birçok ilacın yanı sıra elektroşok tedavisini de denediğini ve hiçbir şekilde kalıcı iyileşme kaydedilemediğini belirten Hollenbeck, bir doktorun tavsiyesiyle DBS'yi denemeye karar verdiğini söyledi.

Ameliyatı gerçekleştiren Dr. Brian Kopell, elektrodları beynin iki yarımküresi arasındaki bilgi iletişimini sağlayan sinir ağlarından oluşan korpus kallozumun hemen üstünde yer alan singulat korteks bölümüne yerleştirdi. Beynin bu bölümü, duyguların düzenlenmesinden sorumlu.

Kopell, normalde elektriksel aktivitenin beynin tüm alanlarına herhangi bir engelle karşılaşmadan dağıldığını belirtirken, depresyonda bu akımın beynin "duygusal devresinde" sıkışıp kaldığına dikkat çekti. Cerrah, DBS'nin bu sıkışıklı giderdiğini ve beynin elektriksel aktivitesini normal haline döndürdüğünü bildirdi. 

Hollenbeck, ameliyatın ardından kısa sürede olumlu etkileri görmeye başladığını belirterek, "Ameliyattan sonraki ilk gün, o olumsuz ruh halinin, ağırlığın ortadan kalktığını hissetmeye başladım" dedi. 

Ayrıca kendisini en mutlu eden gelişmenin tekrar müzik dinlemekten zevk alması olduğunu söyledi. 

Hollenbeck'in psikiyatristi Dr. Martijn Figee ise "Bana Vietnam yemeğinin tadını yıllar sonra gerçekten ilk kez alabildiğini söyledi. New York'a taşındığından beri tamamen boş olan evini dekore etmeye de başladı" dedi.

Kaliforniya Üniversitesi'nden Dr. Katherine Scangos, DBS'le TDD tedavisi üzerine çalışmaların 20 yıldır yapıldığına dikkat çekerek "Alanda hızlı ilerlemeler kaydediliyor. Kısa süre içinde FDA onayının da geleceğini düşünüyorum" dedi.

Independent Türkçe



Harvard’ın DNA araştırması: Dünya nüfusunun yarısının kökenleri ortaya çıktı

Yamnaya halkının bir üyesine ait olan yaklaşık 5 bin 500 yıllık diş örneği (Nature)
Yamnaya halkının bir üyesine ait olan yaklaşık 5 bin 500 yıllık diş örneği (Nature)
TT

Harvard’ın DNA araştırması: Dünya nüfusunun yarısının kökenleri ortaya çıktı

Yamnaya halkının bir üyesine ait olan yaklaşık 5 bin 500 yıllık diş örneği (Nature)
Yamnaya halkının bir üyesine ait olan yaklaşık 5 bin 500 yıllık diş örneği (Nature)

Hint-Avrupa halklarının soyunun 5 bin yıl önce Ukrayna'da yaşayan Yamnayalardan geldiği DNA analizleriyle belirlendi.

Harvard Tıp Fakültesi’nde görev yapan genetikçi David Reich’ın yürüttüğü çalışmada, Avrupa ve Batı Asya halklarıyla onların soyundan gelenlerin kökenlerinin, 5 bin yıl önce bugünkü Ukrayna topraklarında yaşamış küçük bir çoban topluluğu olan Yamnaya'ya kadar sürülebileceği ortaya kondu.

Araştırmada, Avrupa’nın 100 farklı bölgesinden alınan tarihöncesi dönemde yaşamış yaklaşık 450 kişiye ait DNA örnekleri incelendi. Daha önceden elde edilen 1000 genetik örnek de çalışmaya dahil edildi.

Hakemli bilimsel dergi Nature’da geçen ay yayımlanan iki makalede, genetik verilerle arkeolojik ve dilbilimsel bulgular karşılaştırıldı. Araştırmacılar, daha önce bilinmeyen bir halkın MÖ 3000'den önce Volga Nehri'nden Karadeniz'in kuzeyindeki Ukrayna bozkırına göç ettiğini ve buradaki bir halkla karışarak Yamnaya'yı oluşturduğunu belirtiyor.

Yamnayaların ilk ortaya çıktığı Ukrayna’daki Mihaylivka mezrası, şu anda Rus işgali altında. Bilim insanları, Yamnayaların buradan Avrasya’ya yayıldığını, genlerini ve yaşam biçimlerini Portekiz’den Moğolistan’a kadar yaydığını söylüyor.

Arkeologlar ve genetikçiler, bu yayılmanın bugüne kadar dünyanın genetik ve kültürel mirasının çoğunu tanımladığını söylüyor. Reich, Yamnayaların göçleri için "Avrupa'nın ve nihayetinde dünyanın nüfusunu değiştirdiler" diyor. Dünyada hayatta olan yaklaşık 4 milyon kişinin bu soydan geldiğine dikkat çekiliyor.

İsveç’teki Göteborg Üniversitesi’nden araştırmaya katılmayan Yamnaya uzmanı Kristian Kristiansen, şu ifadeleri kullanıyor:

Bu inanılmaz yayılma, modern dönem öncesi küreselleşmenin temelini oluşturuyor.

Araştırmada, genellikle düşman olarak görülen Romalılar ve Keltlerle Persler ve Makedonlar gibi eski uygarlıkların bu genetik ve kültürel mirası paylaştığı belirtiliyor.  

Ayrıca Yamnayaların dillerinin Latince, Yunanca, İngilizce, Rusça, Urduca ve Almanca dahil yaklaşık 400 dilin atası olduğuna dikkat çekiliyor. Diğer yandan Estonya’daki Tartu Üniversitesi’nden DNA araştırmacısı Lehti Saag, “Bir dilin kökeninin tespit edilmesinde genetik bulgular asla tek başına yeterli olmaz” diyor.
Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times