Geleceğin teknolojisi: Tuzdan batarya projesine yatırım desteği

Sodyum iyon bataryalar çok daha düşük maliyetle standart lityum iyon bataryalardan daha iyi performans gösterebilir

Lityum iyon bataryalara alternatif sunan sodyum iyon bataryalar, tuz madenlerinden çıkarılan maddelerden üretilebiliyor (Wollongong Üniversitesi/Paul Jones)
Lityum iyon bataryalara alternatif sunan sodyum iyon bataryalar, tuz madenlerinden çıkarılan maddelerden üretilebiliyor (Wollongong Üniversitesi/Paul Jones)
TT

Geleceğin teknolojisi: Tuzdan batarya projesine yatırım desteği

Lityum iyon bataryalara alternatif sunan sodyum iyon bataryalar, tuz madenlerinden çıkarılan maddelerden üretilebiliyor (Wollongong Üniversitesi/Paul Jones)
Lityum iyon bataryalara alternatif sunan sodyum iyon bataryalar, tuz madenlerinden çıkarılan maddelerden üretilebiliyor (Wollongong Üniversitesi/Paul Jones)

Bilim insanları mevcut teknolojilerden daha ucuz ve sürdürülebilir yeni nesil bataryalar geliştirmek üzere yeni ve büyük bir projeye başlamaya hazırlanıyor.

NaKlaR projesine sağlanan ve pazartesi günü duyurulan milyonlarca euroluk fon sayesinde araştırmacılar, sodyum iyon bataryaları daha verimli hale getirmenin yollarını araştıracak.

Akıllı telefonlardan elektrikli arabalara kadar her şeyde yer alan lityum iyon bataryaların aksine sodyum iyon bataryalar, bol miktardaki ucuz malzemelerden yapılabiliyor.

Tuz gölleri veya madenlerinden çıkarılabilen sodyum daha kararlı olma, daha kolay geri dönüştürülme ve aşırı ısınma riski taşımama gibi faydalar da sunuyor. Lityum iyon bataryalara kıyasla ana sınırlamaları enerji yoğunluklarının daha düşük olması fakat araştırmacılar, her yerde bulunan muadillerinden daha iyi performans gösterme potansiyeline sahip olduklarına inanıyor.

Almanya'daki Würzburg Üniversitesi İnorganik Kimya Enstitüsü'nden araştırmacıların yürüttüğü NaKlaR projesi, sodyum iyon bataryaların üretim sürecini en iyi hale getirmeye ve verimliliklerini iyileştirmeye çalışacak.

Araştırmacılar projenin başarılı olması halinde geliştirilen batarya teknolojisinin, bazı elektrikli araçlardaki lityum iyon bataryaların yerini almaya başlayabileceğini belirtiyor.

Julius-Maximilians-Universität (JMU) Würzburg Malzeme Sentezi Kimyasal Teknoloji Kürsüsü'nde bağımsız bir araştırma grubunun başındaki Dr. Guinevere Giffin şöyle diyor:

Daha kısa mesafelerde kullanılan daha küçük arabalar için uygunlar.

Geçen yıl Tokyo Bilim Üniversitesi'ndeki bilim insanlarından oluşan ayrı bir ekip, sodyum iyon bataryalarda bir atılıma imza atararak elektrotlarda "eşi benzeri görülmemiş performans" sağlamıştı.

Advanced Energy Materials adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada araştırmacılar, sodyum iyon bataryaların Güneş ve rüzgar çiftliklerindeki düşük karbon ayak izine sahip enerji depolama sistemleri de dahil bir dizi ticari uygulamada kullanılabileceğini belirtmişti.

Independent Türkçe



DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
TT

DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)

Genetik analizler, 19. yüzyılda insanları yiyerek nam salan Tsavo aslanlarının menüsünde başka ne olduğunu ortaya koydu.

1898'de Kenya'daki Tsavo Nehri üzerine bir demiryolu köprüsü inşa eden Britanya'nın projesinde çalışan işçiler, aylarca iki aslanın saldırısına uğramıştı. 

"Tsavo insan yiyicileri" diye bilinen yelesiz iki aslanın, 9 aylık bir süre boyunca en az 35 kişiyi yediği tahmin ediliyor. 

9 aylık dönem içinde bir süre ara verilen çalışmalar, demiryolu projesini yürüten Britanya Ordusu yarbayı John Henry Patterson'ın iki aslanı öldürmesiyle kaldığı yerden devam etmişti. 

Aslanların cesedinden kilim yapılmış ve nihayetinde bunlar ABD'deki Field Doğa Tarihi Müzesi tarafından alınmıştı. Kilimlerin yanı sıra iki kafatası da müzenin koleksiyonuna katılmıştı. 

Daha önce iki hayvan üzerinde yapılan çalışmalarda, dişlerinde sıkıntı yaşayan aslanların diğer avlara göre daha rahat çiğnendiği için insanlara saldırdığı öne sürülmüştü. 

Current Biology adlı hakemli dergide dün (11 Ekim) yayımlanan araştırmada, Tsavo aslanlarının başka neler yediği tespit edildi.

Hayvanların kırık dişlerinde kalan kıl örnekleri üzerinde genetik analizler yürüten ekibe liderlik eden Dr. Alida de Flamingh "Dişteki oyukları, jeologların toprağı incelemesi gibi inceledik" diyerek ekliyor:

Farklı katmanlardaki kılları analiz ederek bu aslanların yaşamları boyunca nasıl beslendiği hakkında fikir ediniyoruz.

Araştırmacılar kıllardaki mitokondriyal DNA'yı analiz ederek iki aslanın, insanların yanı sıra zürafa, oriks, zebra, Afrika antilobu ve Kobus ellipsiprymnus adlı bir antilop türünü yediğini kaydetti. 

Bilim insanları aslanların dişinde özellikle Afrika antilobunun kalıntılarına rastlayınca şoke oldu. O zamanlar Tsavo bölgesinde bu hayvanın pek görülmediğini söyleyen araştırmacılar, aslanların 90 kilometre kadar yol kat etmiş olması gerektiğini belirtiyor.

Illinois Üniversitesi'nden Dr. Alida de Flamingh ya aslanların sanılandan daha uzağa gittiğini ya da Afrika antilobunun bölgede daha yaygın olduğunu ifade ediyor. 

Araştırmacılar ayrıca aslanların Afrika mandası yediğine dair bir kanıt bulamadı. Bugün bölgede yaşayan aslanlar bu hayvanlarla beslendiği için beklenmedik olan bu durumun bulaşıcı bir hastalıkla açıklanabilir.

Aslanların yaşadığı dönemde bölgede yayılan sığır vebası, Afrika mandası popülasyonunda da ciddi düşüşe yol açmıştı.

İki hayvanın insanları avlamaya başlamasının bu salgından kaynaklandığını düşünen uzmanlar da var. 

Bilim insanları yeni çalışmada iki aslanın kardeş olduğu teorisini de doğruladı. 

Dişlerde bulunan insan örneklerini daha detaylı incelemeyi planlayan ekip, bu sayede aslanların onları ne zaman yemeye başladığını daha net saptamayı umuyor.

Independent Türkçe, New York Times, Live Science, Current Biology