Samanyolu'nun yakın bir zamanda büyük bir çarpışma geçirdiği ortaya çıktı

"Kozmik Benjamin Button"

2013'te fırlatılan Gaia, Samanyolu'ndaki 1 milyardan fazla yıldızın haritasını çıkarıyor (A. Moitinho/Avrupa Uzay Ajansı)
2013'te fırlatılan Gaia, Samanyolu'ndaki 1 milyardan fazla yıldızın haritasını çıkarıyor (A. Moitinho/Avrupa Uzay Ajansı)
TT

Samanyolu'nun yakın bir zamanda büyük bir çarpışma geçirdiği ortaya çıktı

2013'te fırlatılan Gaia, Samanyolu'ndaki 1 milyardan fazla yıldızın haritasını çıkarıyor (A. Moitinho/Avrupa Uzay Ajansı)
2013'te fırlatılan Gaia, Samanyolu'ndaki 1 milyardan fazla yıldızın haritasını çıkarıyor (A. Moitinho/Avrupa Uzay Ajansı)

Samanyolu Galaksisi'nin son büyük çarpışmasını sanılandan milyarlarca yıl sonra yaşadığı bulundu. 

Avrupa Uzay Ajansı'nın yıldızları araştıran uzay aracı Gaia'nın gözlemleri, Samanyolu'nun 8 ila 11 milyar yıl önce başka bir galaksiyle çarpıştığını ortaya çıkarmıştı. "Gaia Sosisi" denen bu çarpışmadaki galaksinin Samanyolu'nun yuttuğu en büyük gökada olduğu düşünülüyor.

Bunun gibi çarpışmalarda galaksiye yeni yıldızlar katılırken, bu cisimlerin çok yüksek hızda hareket etmesi kırışıklık denen bir etki yaratıyor. Zaman içinde hızın düşmesiyle kırışıklar düzleşiyor.

Gaia Sosisi adlı olayın Samanyolu'nun son büyük çarpışması olduğu varsayılıyor fakat Gaia'nın 2022'de yayımladığı görüntüleri inceleyen bilim insanları, birbirinden farklı kırışıklıkar tespit etti.

Bu durumun daha yakın zamandaki bir çarpışmaya işaret ettiğini düşünen ekip yaklaşık 3 milyar yıl önce galaksinin başka bir birleşmeden geçtiğini öne sürüyor. 

Monthly Notices of the Royal Astronomical Society adlı hakemli dergide yayımlanan makalenin ortak yazarı Heidi Jo Newberg, "Yıldız kırışıklıklarının Gaia verilerindeki kadar net görünmesi için bunların bize 3 milyar yıldan daha kısa bir süre önce katılması gerekiyor; yani daha önce düşünülenden en az 5 milyar yıl sonra" diyor:

Yıldızlar Samanyolu'nun merkezinde her ileri geri salındığında yeni yıldız kırışıklıkları oluşuyor. Eğer 8 milyar yıl önce bize katılsalardı, birbirlerinin hemen yanında o kadar çok kırışıklık olurdu ki artık onları ayırt etme imkanımız kalmazdı.

Samanyolu'nun iç yıldız halesi denen bölgesinde demir ve hidrojen açısından zengin bir kısım yer alıyor. Buradaki yıldızların çevrelerindeki yıldızlardan farklı bir yörüngeye sahip olması nedeniyle gökbilimciler bunun son büyük çarpışmayla meydana geldiğini düşünüyor. 

Gaia'nın gözlemlediği bu bölgeyi inceleyen bilim insanları, kırışıklıkların zaman içinde daha düz hale gelmesine bakarak çarpışmaların gerçekleştiği dönemi anlayabiliyor. 

Çalışmanın başyazarı Thomas Donlon, "Biz yaşlandıkça kırışıklıklarımız artıyor fakat çalışmamız Samanyolu için bunun tam tersinin geçerli olduğunu ortaya koyuyor" diye açıklıyor:

Kozmik bir Benjamin Button gibi; zaman içinde kırışıklığı azalıyor.

Araştırmacılar galaksinin son büyük çarpışmasına Virgo Radyal Birleşmesi adını verdi. Bu olayın beraberinde cüce galaksiler ve yıldız kümeleri getirdiği düşünülürken hangi cismin hangi çarpışmayla geldiğini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Independent Türkçe, Gizmodo, IFL Science, Avrupa Uzay Ajansı, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, Science Alert



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news