Jüpiter ve Dünya'nın ortak bir özelliği keşfedildi

"Bunun kozmik bir güzelliği var"

Jüpiter'deki Büyük Kırmızı Leke, Güneş Sistemi'nin en büyük fırtınası ve en az 300 yıldır devam ettiği düşünülüyor (NASA)
Jüpiter'deki Büyük Kırmızı Leke, Güneş Sistemi'nin en büyük fırtınası ve en az 300 yıldır devam ettiği düşünülüyor (NASA)
TT

Jüpiter ve Dünya'nın ortak bir özelliği keşfedildi

Jüpiter'deki Büyük Kırmızı Leke, Güneş Sistemi'nin en büyük fırtınası ve en az 300 yıldır devam ettiği düşünülüyor (NASA)
Jüpiter'deki Büyük Kırmızı Leke, Güneş Sistemi'nin en büyük fırtınası ve en az 300 yıldır devam ettiği düşünülüyor (NASA)

NASA'nın uzay aracı Juno'nun çektiği görüntüleri inceleyen bilim insanları, Jüpiter'deki devasa siklonların Dünya'nın okyanuslarına benzer bir mekanizmaya sahip olduğunu buldu. 

Dünya'dan en az 11 kat büyük gaz devi gezegenin, yeryüzüne pek benzediği söylenemez. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan meydana gelen Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olmasının yanı sıra yıllar süren fırtınalarıyla da öne çıkıyor. 

2022'de yapılan bir çalışmada bu siklonlardaki konveksiyon biçimin, Dünya'daki fırtınalara benzediği bulunmuştu. 

Bu araştırmayı yürüten Lia Siegelman, başyazarı olduğu yeni çalışmada Dünya okyanuslarıyla Jüpiter'in fırtınalarının benzerliklerini inceledi. Siegelman başlangıç noktasını "Jüpiter esasen bir gaz okyanusu" diye açıklıyor.

Araştırmacılar Jüpiter'in yörüngesindeki uzay sondası Juno'nun elde ettiği görüntülerde gezegenin girdapları arasında yer alan filamentleri, yani "ince iplikçikleri" analiz etti.

Nature Physics adlı bilimsel dergide perşembe günü yayımlanan çalışmada bu filamentlerin Dünya'nın okyanus ve atmosferindeki cepheler gibi davrandığı bulundu.

Sıcak veya soğuk hava kütleleri diye de bilinen bu cepheler, farklı yoğunluklara sahip kütleler arasındaki sınırı ifade ediyor. Cephelerin öne çıkan özelliklerinden biri, uç kısımlarındaki yüksek hızların rüzgar veya akıntı yaratabilmesi. 

Oşinografi ve atmosfer bilimindeki yöntemlerden yararlanan bilim insanları filamentlerin dikey rüzgar hızlarını hesapladı. Araştırmacılar filamentlerin cephelere benzer şekilde, Jüpiter'in iç kısmından üst atmosferine ısı enerjisinin taşınmasını sağladığını saptadı. 

Ekip, devasa siklonların arkasındaki temel itici güç konveksiyon olmasına karşın, bunların ihtiyaç duyduğu enerjinin yaklaşık yüzde 25'inin ve gezegenin dikey yöndeki ısı aktarımının yüzde 40'ının filamentlerden geldiğini tespit etti.

"Cephelerin ve konveksiyonun Dünya ve Jüpiter'de mevcut ve etkili olması büyüleyici" diyen Siegelman, bu süreçlerin başka gökcisimlerinde de olabileceğini ekliyor:

Dünya'daki bu fiziksel mekanizmaların diğer uzak gezegenlerde de var olduğunu keşfetmenin kozmik bir güzelliği var.

Independent Türkçe, Popular Science, Space.com, Nature Physics



Kraliçe arıların tuhaf davranışı bilim insanlarını korkuttu

Bombus arısı kraliçelerinin kış uykusu hakkında bugüne kadar çok az şey biliniyordu (Sabrina Rondeau/Guelph Üniversitesi)
Bombus arısı kraliçelerinin kış uykusu hakkında bugüne kadar çok az şey biliniyordu (Sabrina Rondeau/Guelph Üniversitesi)
TT

Kraliçe arıların tuhaf davranışı bilim insanlarını korkuttu

Bombus arısı kraliçelerinin kış uykusu hakkında bugüne kadar çok az şey biliniyordu (Sabrina Rondeau/Guelph Üniversitesi)
Bombus arısı kraliçelerinin kış uykusu hakkında bugüne kadar çok az şey biliniyordu (Sabrina Rondeau/Guelph Üniversitesi)

Bombus arısı kraliçelerinin özellikle böcek ilacı dolu topraklarda kış uykusuna yatmayı tercih ettiği ortaya çıktı. Bilim insanları bu "korkutucu" davranışın arkasında tam olarak ne yattığını henüz bilmiyor. 

Yaklaşık 250 türü bulunan bombus arılarının kraliçeleri, ilkbaharda koloni oluşturmaya başlayarak yaz boyunca bunu büyütüyor.

Sonbaharda kolonideki arıların ölmesinin ardından yeni kraliçeler genellikle yer altında kış uykusuna yatarak tekrar baharın gelmesini bekliyor. 

Kış uykusunda geçen dönem hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyen araştırmacılar, Bombus impatiens türündeki arılarla bir çalışma yürüttü.

Kraliçe arılar, açık alanda serbestçe dolaşmaya bırakıldı ve çifleştikten sonra kış uykusuna yatacakları yeri seçmeye yönlendirildi. 

Arıların karşısında yaygın kullanılan 5 farklı böcek ve mantar ilacını (fungisit) değişik seviyelerde içeren ve hiç kimyasal içermeyen topraklar vardı. 

Daha sonra yeri eşeleyerek arıların nereyi seçtiğini araştıran bilim insanları, büyük oranda kirletilmiş topraklarda yattıklarını görünce şoke oldu. 

Science of the Total Environment adlı hakemli dergide 2 Ekim'de yayımlanan çalışmaya göre, böcek ilacı veya fungisit içeren toprakları seçme oranları iki kat daha yüksekti. 

Kanada'daki Ottowa Üniversitesi'nden Dr. Sabrina Rondeau, yazarları arasında yer aldığı çalışmaların bulgularının "çok şaşırtıcı" olduğunu söylüyor:

Çevre bilimleri alanında çalışan uzman "Bu sonucu beklemiyorduk" diyerek ekliyor:

Nedenini henüz tam olarak anlamadığımız bu durum, kraliçelerin bu kirlenmiş toprakları tercih edebileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar örneğin fungisitlerin topraktaki mantarları öldürmesi sonucu buranın arılara daha cazip gelmiş olabileceğini düşünüyor.

Bu tuhaf davranışın bir diğer açıklaması da kraliçelerin, daha önce maruz kaldıkları bu kimyasallara alışması olabilir.

Ancak sebebi ne olursa olsun bilim insanları böcek ilacı kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. 

Kraliçe arılar her ne kadar kirli toprakları tercih etse de bu kimyasalların onlar üzerindeki etkisi henüz net olarak bilinmiyor.

Kaliforniya Üniversitesi Riverside kampüsünde arılar üzerine çalışan biyolog S. Hollis Woodard, yer almadığı çalışmanın bulgularının korkutucu olduğunu ifade ediyor. 

Woodard arıların ciddi risklerle karşı karşıya olabileceğini söylerken, yeni çalışma da böcek ilacı kullanımında son keşfin dikkate alınması çağrısı yapıyor.

Dr. Rondeau, "Yolumuza devam ederken, kullanılan böcek ilacı türleri, uygulama yöntemleri ve bitki örtüsünün yönetimi gibi tarımsal uygulamaların, kraliçelerin kış uykusuna yatma olasılığının yüksek olduğu topraklarda pestisit kalıntısı birikimini nasıl etkilediğini araştırmak büyük önem arz ediyor" diyor.

Independent Türkçe, New York Times, Phys.org, Science of the Total Environment