Soyunun nasıl tükendiği tartışılıyordu: İnsanlar kökünü kazımış

İnsanların hiç payı olmadığı düşünülüyordu

Ortalama 2 ton ağırlığında olduğu düşünülen yünlü gergedanların boyutu bugünün beyaz gergedanlarına yakındı (Wikimedia Commons)
Ortalama 2 ton ağırlığında olduğu düşünülen yünlü gergedanların boyutu bugünün beyaz gergedanlarına yakındı (Wikimedia Commons)
TT

Soyunun nasıl tükendiği tartışılıyordu: İnsanlar kökünü kazımış

Ortalama 2 ton ağırlığında olduğu düşünülen yünlü gergedanların boyutu bugünün beyaz gergedanlarına yakındı (Wikimedia Commons)
Ortalama 2 ton ağırlığında olduğu düşünülen yünlü gergedanların boyutu bugünün beyaz gergedanlarına yakındı (Wikimedia Commons)

Binlerce yıl önce nesli tükenen yünlü gergedanların sonunun gelmesinde insanların payı olduğu ortaya çıktı. 

115 bin yıl önceden 11 bin 700 yıl önceye kadar süren Son Buzul Çağı'nın sonunda yünlü gergedanların neslinin tükenmesinin iklim değişikliğinden kaynaklandığı düşünülüyordu. 2020'de yapılan bir çalışmadaysa bu dev hayvanların yok oluşunda insanların hiçbir etkisi bulunmadığı öne sürülmüştü.

Ancak fosil ve DNA örneklerinin yanı sıra bilgisayar modelleri kullanan uluslararası bir araştırma ekibi, farklı bir sonuca vardı. Yünlü gergedan popülasyonunun tarihini inceleyen bilim insanları avlanmanın bu süreçteki etkisini gösterdi. 

Uzunluğu yaklaşık 3,5, boyuysa 1,5 metreye varabilen bu canlılar sıcak kürklerinin yanı sıra küçük kulaklarının ısı kaybını azaltması sayesinde Buzul Çağı'nda hayatta kalabiliyordu. 

PNAS adlı hakemli dergide 3 Haziran'da yayımlanan araştırmaya göre insanların avlanmasından dolayı yünlü gergedanlar, havaların ısınmasına karşın yeryüzünün daha yaşanabilir bölgelerine geçememiş. 

Makalenin başyazarı Damien Fordham, "Avrasya'daki yünlü gergedanın 52 bin yıllık demografik geçmişini daha önce mümkün olmadığı düşünülen bir netlikte izledik" diyerek şöyle ekliyor:

Bu, soğuyan havalar ve insanların düşük seviyede ama süregelen avlanma faaliyetinin birleşiminin, 30 bin yıl öncesinden itibaren yünlü gergedan dağılımının güneye doğru daralmasına neden olduğunu ve Son Buzul Çağı'nın sonunda onu izole haldeki hızla bozulan yaşam alanlarına hapsettiğini gösterdi.

Fordham yünlü gergedanların, sıcaklıklar artıp buzullar çözünürken Avrasya'nın kuzeyinden açılan yaşanabilir bölgelere geçemediğini ve bu sürecin neslinin tükenmesine yol açtığını söylüyor. 

İnsanlar ve yünlü gergedanların, bu canlıların neslinin tükenmesinden binlerce yıl önce beraber yaşadığı biliniyordu. Eski insanların 30 bin yıl önce yaptığı mağara çizimlerinde yünlü gergedanlar görülüyor. 

Fakat soylarının tükenmesine iklimin yol açtığı düşünülüyordu. İki tür arasındaki etkileşimlerin daha detaylı şekilde incelendiği yeni araştırmanın ortak yazarı Eline Lorenzen "Büyük ölçüde göz ardı edilen bu etkileşimlerden biri, insanların muhtemelen yiyecek için bu hayvanları düşük seviyelerde ama sürekli avlamasıydı" diyor.

Araştırmacılar megafauna denen dev hayvanların nesillerinin nasıl tükendiğini anlamanın, bugünkü koruma çalışmalarına katkı sağlayacağını düşünüyor. Çalışmanın bir diğer yazarı David Nogues-Bravo "Bulgularımız, iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinin megafauna nesillerinin tükenmesine nasıl yol açabileceğini ortaya koyuyor" ifadelerini kullanıyor:

Geçmişteki yok oluşları inceleyerek, Dünya'nın kalan büyük hayvanlarını koruma açısından değerli dersler çıkarabiliriz.

Son Buzul Çağı'nın sonlarında bir tondan ağır, karada yaşayan 61 otobur canlı olduğu düşünülüyor. Halihazırda 5'i gergedan olmak üzere bunlardan sadece 8'i hayatta.

Independent Türkçe, Science Daily, Cosmos Magazine, PNAS, Arkeofili



Kristof Kolomb'un kökeni, yüzlerce yıllık tartışmaların ardından ortaya çıktı

İspanya'nın Sevilla kentindeki katedralde yer alan anıt mezarda Kristof Kolomb'un yattığı doğrulandı (Marcelo del Pozo/Reuters)
İspanya'nın Sevilla kentindeki katedralde yer alan anıt mezarda Kristof Kolomb'un yattığı doğrulandı (Marcelo del Pozo/Reuters)
TT

Kristof Kolomb'un kökeni, yüzlerce yıllık tartışmaların ardından ortaya çıktı

İspanya'nın Sevilla kentindeki katedralde yer alan anıt mezarda Kristof Kolomb'un yattığı doğrulandı (Marcelo del Pozo/Reuters)
İspanya'nın Sevilla kentindeki katedralde yer alan anıt mezarda Kristof Kolomb'un yattığı doğrulandı (Marcelo del Pozo/Reuters)

Ünlü kaşif Kristof Kolomb'un kökeni hakkındaki soru nihayet yanıtlandı. Yıllar süren araştırmaların ardından Kolomb'un, Batı Avrupalı bir Sefarad Yahudisi olduğu ortaya çıktı.

1492'de Amerika'yı "keşfetmesiyle" bilinen Kolomb'un İtalya'nın Cenova kentinden olduğu düşünülüyordu. 

Ancak bu teoriyi sorgulayan bazı uzmanlar, kaşifin İspanyol bir Yahudi, Yunan, Bask, Portekizli veya Britanyalı olabileceğini öne sürüyordu. 

İspanya'daki Granada Üniversitesi'nden adli tıp uzmanı Prof. José Antonio Lorente'nin liderliğindeki araştırma ekibi 22 yıl süren çalışmaların sonunda cevaba ulaştı.

Bilim insanları, Sevilla Katedrali'ne gömülen Kolomb'dan DNA örnekleri alarak inceledi. Ekip ayrıca kaşifin kardeşi Diego ve oğlu Hernando'dan da örnek aldı.

İspanya'nın kamu yayıncısı RTVE'de cumartesi günü yayımlanan Colón ADN, su verdadero origen (Kolomb DNA'sı: Gerçek Köken) adlı belgeselde yüzlerce yıldır süren gizem aydınlatıldı.

Araştırmacılar Kolomb'un Sefarad Yahudisi olduğunu tespit etti. 

1492'de Hıristiyan hükümdarlar tarafından İspanya'dan kovulan Yahudilerin büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu, Hollanda, İtalya, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki topluluklar tarafından kabul edilmişti.

Bu grupları temsil eden Sefarad kelimesi de İbranicede İspanya anlamına geliyor.

Prof. Lorente, 25 bölge üzerindeki analizlerden sonra Kolomb'un Batı Avrupa'da doğduğunu söyleyebileceklerini açıkladı. 

Uzman ayrıca kaşifin kökenine dair araştırmanın karmaşık olduğunu ancak sonucun "neredeyse mutlak güvenilirlikte" olduğunu ekledi. 

Araştırma ekibi, Sevilla'daki kalıntıların Kolomb'a ait olduğunu doğruladıklarını da perşembe günü duyurmuştu. 

Dominik Cumhuriyeti uzun zamandır Kolomb'un naaşına ev sahipliği yaptığını iddia ediyordu. 

1877'de Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo'daki bir katedralde, sunağın arkasına gömülü ve Kolomb'a ait olduğu söylenen kemik parçalarını içeren kurşundan bir kutu bulunmuştu.

Ekip bu iddianın doğru olabileceğini ve bazı kalıntıların Dominik Cumhuriyeti'nde yer alabileceğini ifade ediyor. 

1506'da 55 yaşındayken İspanya'nın Valladolid kentinde hayatını kaybeden Kolomb, bugün Dominik Cumhuriyeti ve Haiti tarafından paylaşılan Hispanyola adasına gömülmek istemişti. 

Cenazesi 1542'de oraya götürülmüş, 1795'te de Küba'ya taşınmıştı. Daha sonra 1898'de  İspanya'nın Sevilla kentine nakledilmişti.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian, BBC, Türk Yahudi Toplumu