Yalnızlığa bakışı değiştirecek araştırma: "Zannedildiği gibi değil"

Hangi hastalıklarla ilişkili?

Bilim insanları, yalnızlığın çeşitli hastalıklara işaret edebileceğine dikkat çekiyor (Pixabay)
Bilim insanları, yalnızlığın çeşitli hastalıklara işaret edebileceğine dikkat çekiyor (Pixabay)
TT

Yalnızlığa bakışı değiştirecek araştırma: "Zannedildiği gibi değil"

Bilim insanları, yalnızlığın çeşitli hastalıklara işaret edebileceğine dikkat çekiyor (Pixabay)
Bilim insanları, yalnızlığın çeşitli hastalıklara işaret edebileceğine dikkat çekiyor (Pixabay)

Bilim insanları, genel kanının aksine yalnızlığın diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına yol açmayabileceğini belirtiyor. 

Toplumsal ve sosyal ilişkiler, ruh sağlığı ve gelişim açısından çok önemli. Çinli araştırmacılar, sosyal bağların kopmasıyla oluşan yalnızlık durumunun sağlığı nasıl etkilediğini inceledi.

Guangzhou Tıp Üniversitesi'nden Jihui Zhang ve ekibi, araştırmada Birleşik Krallık'tan 476 bin 100, Çin'den 16 bin ve ABD'den 14 bin kişinin tıbbi verilerini analiz etti. 

Yalnız hissettiğini belirten kişilerin, kanserden sindirim sistemi rahatsızlıklarına kadar çeşitli 56 hastalıktan 30'u için daha yüksek risk altında olduğu tespit edildi. 

Daha sonra bilim insanları, genetik verileri mevcut olan katılımcıların alt kümesine odaklanarak, bu 30 hastalıktan 26'sı üzerinde ikinci bir istatistiksel analiz gerçekleştirdi. 

İncelemede, kardiyovasküler hastalıklar, obezite ve tip 2 diyabet de dahil bu sağlık sorunlarının çoğunun aslında yalnızlıktan kaynaklanmadığı ortaya kondu. Yalnızlığın, bu hastalıklara eşlik eden bir duygu olduğu belirtildi.

Öte yandan yalnızlığın depresyon, hipotiroidizm, astım, uyku apnesi, madde bağımlılığı ve işitme kaybı gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasında rol oynayabileceğine dikkat çekildi. 

Bilimsel dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan araştırmayı yöneten Jihui Zhang, bulgulara dair şunları söylüyor: 

Yalnızlık, doğrudan bir nedenden ziyade bir hastalık göstergesi olarak beliriyor. Bunun yerine sosyoekonomik faktörler, yaşam tarzı seçimleri ve genetik yatkınlık, diyabet ve kalp hastalıkları gibi durumlar için asıl riski oluşturuyor olabilir.

Araştırmada yer alan bilim insanlarından Yu He de "Yalnızlıkla ilgili sorunların ele alınması önemli fakat bu, hastalıkları önlemede tek faktör değil" diyor.

Independent Türkçe, New Scientist, Interesting Engineering



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news