Kuyudan çıkan insan kemikleri, 800 yıllık destandaki olayı doğruladı

Bilim insanları şaşırtıcı bir gerçeği de ortaya çıkardı

Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
TT

Kuyudan çıkan insan kemikleri, 800 yıllık destandaki olayı doğruladı

Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)
Kuyudaki Adam'ın kalıntıları ilk olarak 1938'de bulunmuştu (Norveç Kültürel Miras Müdürlüğü)

Norveç'teki bir kuyuda bulunan insan kemiklerinin, 800 yıllık bir destanda adı geçen bir kişiye ait olduğu saptandı. Yeni çalışma, suyu kirletmek için kuyuya atıldığı söylenen adam hakkında beklenmedik bir gerçeği ortaya çıkardı. 

1184'ten 1202'ye kadar bugünkü Norveç'in büyük bir kısmına hükmeden Kral Sverre Sigurdsson'un hayatını anlatan Sverris Destanı'nda ülkenin iç kesimindeki bir kaleye yapılan baskından söz ediliyor. 

Kralın, Roma Katolik Kilisesi'yle bağlantılı karşıtları olan Bagler grubu, Sverresborg Kalesi'ne 1197'de düzenledikleri baskında evleri yakıp yıkıyor ve bölgenin sularını zehirlemek için ölü bir adamı kuyuya atıyor. Destana göre daha sonra kuyu taşlarla dolduruluyor. 

Özellikle kralın gözetiminde yazılmasından dolayı uzmanlar bu destanın ne kadar güvenilir olduğundan emin değildi. 

Fakat hakemli dergi iScience'ta dün (25 Ekim) yayımlanan çalışma, en azından "Kuyudaki Adam" hikayesinin doğru olduğuna işaret ediyor. 

Arkeologlar 1938'de Sverresborg Kalesi harabelerinde terk edilmiş bir kuyuda, büyük taşların altında insan kemikleri bulmuştu. Ancak bilimsel araştırma tekniklerinin yetersiz kalmasından dolayı kemiklerin detaylıca incelenmesi mümkün olmamıştı. 

2014 ve 2016'daki kazılardaysa adamın sol elinin parçaları ve bedeninden koparılmış kafatası çıkarılmıştı.

Bilim insanları yeni çalışmada genom dizileme ve radyokarbon tarihleme yönteminden yararlanarak Kuyudaki Adam'ın gizemini aydınlattı.
 

Araştırmacılar, adamın kafatasındaki darbelere dayanarak kuyuya atılmadan önce ciddi seviyede yaralandığını tahmin ediyor (Åge Hojem/NTNU Üniversite Müzesi)Araştırmacılar, adamın kafatasındaki darbelere dayanarak kuyuya atılmadan önce ciddi seviyede yaralandığını tahmin ediyor (Åge Hojem/NTNU Üniversite Müzesi)

Analizler, kemiklerin yaklaşık 800 yıl önce yaşayan ve 30-40 yaşlarında ölen bir erkeğe ait olduğunu ortaya koydu. 

Ekip, bu tarihin destandaki zamanlamayla örtüşmesinden dolayı kemiklerin baskını düzenleyenler tarafından kuyuya atılan adama ait olduğunu söylüyor. 

Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Dr. Michael Martin, "İlk kez bir Norveç destanında anlatılan bir kişinin ya da karakterin kalıntılarının sahibi kesin bir şekilde tespit edildi" diyerek ekliyor: 

Bu aynı zamanda bir Ortaçağ metninde adı geçen belirli bir kişinin tüm genom dizisini elde ettiğimiz en eski vaka.

Bilim insanlarının yaptığı DNA analizi, Kuyudaki Adam'ın mavi gözlü, açık tenli, sarışın veya açık kahverengi saçlı olduğuna işaret ediyor. Bu pek ilginç olmasa da genetik bilgilerinin Norveç'in güneyindeki kişilerle yakından eşleşmesi araştırmacıları şoke etti. 

Daha önce kuyuya atılan kişinin baskına uğrayan iç kesimden biri olduğu düşünülüyordu. Ancak saldırıyı düzenleyen Bagler grubunun güneyli olması bu teoriye şüphe düşürüyor.

Dr. Martin "Hepimiz için en büyük sürpriz, Kuyudaki Adam'ın yerel halktan gelmemesi; aksine soyunun Norveç'in güneyindeki belirli bir bölgeye dayanmasıydı" ifadelerini kullanıyor: 

Bu da kuşatma ordusunun kendi ölülerinden birini kuyuya attığına işaret ediyor. 

Norveç'teki Stavanger Üniversitesi'nden arkeolog ve tarihçi Roderick Dale, yer almadığı çalışmanın destanda anlatılan olayları doğruluyor gibi göründüğünü söylüyor. Ancak Dale bu tür destanların "tarihten çok propagandaya" daha yakın olduğunu ekliyor:

Bu nedenle günümüzdeki bir politikacının otobiyografisine yaklaştığımız şekilde yaklaşabiliriz. Yazarın yaşamı boyunca meydana gelen tarihi olayları ele almasına rağmen kendi başına bir tarih değil.

Independent Türkçe, CNN, New York Times, Live Science, iScience



Servet karşılığında "zeki embriyoyu seçen" şirket tartışmalara yol açtı

Zengin ailelerin genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde istedikleri şekilde çocuk sahibi olmaya çalışması eleştirilere neden oluyor (Reuters/Arşiv)
Zengin ailelerin genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde istedikleri şekilde çocuk sahibi olmaya çalışması eleştirilere neden oluyor (Reuters/Arşiv)
TT

Servet karşılığında "zeki embriyoyu seçen" şirket tartışmalara yol açtı

Zengin ailelerin genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde istedikleri şekilde çocuk sahibi olmaya çalışması eleştirilere neden oluyor (Reuters/Arşiv)
Zengin ailelerin genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde istedikleri şekilde çocuk sahibi olmaya çalışması eleştirilere neden oluyor (Reuters/Arşiv)

Tüp bebek tedavisinden geçen ebeveyn adaylarının embriyolarına onbinlerce dolar karşılığında IQ taraması yapan şirket tepkilere yol açtı. 

Birleşik Krallık (BK) gazetesi Guardian'ın haberine göre ABD merkezli Heliospect Genomics'in tartışmalı faaliyetleri, gizli çekilen bir videoyla ortaya çıktı.

Yayın kuruluşu, ırkçılık ve faşizm karşıtı kampanyalar yürüten BK merkezli Hope Not Hate örgütünün çektiği görüntüleri incelediğini ve kendi araştırmasını yürüttüğünü aktarıyor.

Videolara göre Heliospect Genomics, varlıklı ebeveyn adaylarına 50 bin dolar karşılığında 100 embriyoyu zeka testinden geçirme imkanı sunuyor. Şirket zeka tahminlerine dayanarak ebeveynlerin gelecekteki çocuklarını seçmelerine yardımcı olduğunu iddia ediyor.  

Habere göre kameralara yakalanan şirket yetkilileri, genetik tarama teknikleri sayesinde çocuğun IQ'sunun en az 6 puan artırılabildiğini öne sürerek övünüyor.

Şirketin kullandığı teknolojinin gerçekten genetik verilere dayanarak bir embriyonun sahip olacağı IQ'yu hesaplayıp hesaplayamadığı bilinmiyor. 

Ayrıca bireylerin zekasının sadece genetiğe bağlı olmadığını, pek çok faktörün burada rol oynadığını belirtmekte fayda var.  

Ancak Heliospect Genomics, doğruluktan ziyade etik tartışmalarla hedef alınıyor. 

İnsan gruplarının genetiğindeki oynamalarla "kalitesini yükseltmeyi" amaçlayan öjenik düşünce ve çalışmalar, ortaya çıktığı 19. yüzyıldan beri kendisine destekçi bulsa da diğer yandan epey tepki de topluyor. 

Savunucuları zekanın yanı sıra bazı hastalıkların da sadece genetik aktarıma bağlı olduğunu iddia ederken, bu düşünceler ırkçılık gibi ayrımcılık biçimlerine zemin hazırladığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

Kaliforniya'daki Genetik ve Toplum Merkezi'nin müdür yardımcısı Katie Hasson, Heliospect Genomics'in faaliyetleri hakkında şöyle diyor:

En büyük sorunlardan biri, 'üstün' ve 'aşağı' genetik fikrini normalleştirmesi.

Hasson ayrıca bu tür teknolojilerin "eşitsizliğin toplumsal nedenlerden ziyade biyolojiden kaynaklandığı inancını pekiştirdiğini" söylüyor.

Guardian'ın aktardığı üzere tüp bebek hizmeti vermeyen şirket, ebeveynlerin sağladığı genetik verileri analiz ederek algoritmalarla embriyoların belirli özelliklerini "öngörüyor".

Videolardan birinde bir şirket çalışanının, çiftlerin embriyoları "IQ ve kötü özelliklere göre sıralayabildiğini" söylediği öne sürülüyor. İddiaya göre obezite ve ruh sağlığı sorunları riski bu kötü özellikler arasında yer alıyor. 

Şirket, yarım milyon kadar Britanyalının genetik ve sağlık verilerini içeren BK Biyobankası'nın verilerini kullandığını ifade ediyor. 

IQ tahminlerine dayanarak embriyo seçilmesine BK yasaları izin vermese de Heliospect Genomics'in kayıtlı olduğu ABD'de böyle bir düzenleme yok. 

Haziran 2023'te veritabanına erişim sağlayan şirket, bütün faaliyetlerinin yasalara uygun ilerlediğini savunuyor. 

Guardian'a konuşan yetkililer, Heliospect'in planlanan bir halka arzdan önce "gizli modda" olduğunu ve hizmetin halen geliştirildiğini söylüyor. Ayrıca daha az embriyoyu taratan müşterilerden yaklaşık 4 bin dolar ücret alındığını ve lansman fiyatlandırmasının rakiplerle uyumlu olacağını da ekliyorlar.

BK Biyobankası da Heliospect'in verileri kullanmasının "erişim şartlarıyla tamamen tutarlı" göründüğünü ifade ediyor.

Independent Türkçe, Guardian, Futurism, Ulusal İnsan Genom Araştırmaları Enstitüsü