Gladyatör şeklinde çok nadir bir bıçak sapı keşfedildi

2 bin yıllık eser, Romalı savaşçıların ne kadar meşhur olduğunu gösteriyor

Uzmanlar, bıçak sapının gladyatörün bir hayranı tarafından yaptırılmış olabileceğini düşünüyor (English Heritage)
Uzmanlar, bıçak sapının gladyatörün bir hayranı tarafından yaptırılmış olabileceğini düşünüyor (English Heritage)
TT

Gladyatör şeklinde çok nadir bir bıçak sapı keşfedildi

Uzmanlar, bıçak sapının gladyatörün bir hayranı tarafından yaptırılmış olabileceğini düşünüyor (English Heritage)
Uzmanlar, bıçak sapının gladyatörün bir hayranı tarafından yaptırılmış olabileceğini düşünüyor (English Heritage)

Birleşik Krallık'ta gladyatör şeklinde 2 bin yıllık bıçak sapı bulundu. Uzmanlar bu çok nadir keşfin, gladyatörlerin ününün ne kadar geniş bir alana yayıldığını gösterdiğini söylüyor. 

Roma İmparatorluğu'nun meşhur savaşçıları olan gladyatörleri tasvir eden kupa, seramik ve heykelcik gibi çok fazla tarihi eser ortaya çıksa da Britanya'da bunlara epey nadir rastlanıyor. 

İngiltere'deki Tyne Nehri'nde yürütülen çalışmalarda bu eserlerden biri ortaya çıktı. Yaklaşık 300 yıl boyunca Roma İmparatorluğu'nun kuzeybatı sınırını belirleyen Hadrian Duvarı yakınında gladyatör şeklinde bir bıçak sapı keşfedildi. 

Tarihi bölgeyle ilgilenen hayır kuruluşu English Heritage'a göre yaklaşık 2 bin yıl önceye tarihlenen eserde, miğfer ve kalkanıyla bir "secutor" gladyatör tasvir ediliyor. 

Latince "kovalayan, takip eden" gibi bir anlam taşıyan secutor, yakın dövüş uzmanı olan ve iyice zırhlanmış gladyatörleri ifade ediyordu. Bu savaşçılar, kendilerini ağ kullanarak yere sermeye çalışan retiarius (Latince "ağ adam") gladyatörlerle karşı karşıya geliyordu.

English Heritage'ın Hadrian Duvarı ve Kuzeydoğu Koleksiyonları Küratörü Frances McIntosh, Britanya'da gladyatörlere dair böyle eserlerin çok nadir görüldüğünü söyleyerek ekliyor:

Böylesine iyi korunmuş ve ilginç bir parça bulmak özellikle dikkat çekici. Bu güzel bıçak sapı, Roma İmparatorluğu'nun en ucundaki Hadrian Duvarı'na kadar uzanan bu ünlü kültürünün ne kadar yaygın olduğunun bir kanıtı.

Bıçak sapındaki gladyatörün sol elinin öne doğru uzanması, kılıcı bu eliyle kullandığına işaret ediyor.

Antik Roma'da solaklık, gladyatörler için talihsiz bir durum olarak görülse de avantaj kazanmak için savaşçıları bu şekilde eğitenler de vardı. 

English Heritage'a göre figürün solak olması, bıçak sapında herhangi birinin değil spesifik bir gladyatörün tasvir edildiği anlamına gelebilir. 

Büyük ölçüde köle ve suçlulardan oluşmalarına rağmen yüksek başarı gösteren gladyatörler büyük bir üne de ulaşabiliyordu. McIntosh, bazı hayranların savaşçılara hediyeler gönderdiğini söylüyor. 

Uzman, gladyatörlerin güçlü vücutlarıyla çekici bulunduğunu ve zaman zaman üst sınıftan kadınların onlarla kaçtığını da ifade ediyor.

McIntosh, "Neredeyse iki bin yıl sonra bile gladyatörlere duyulan hayranlık devam ediyor ve Gladyatör'ün yeni devam filmiyle ilgili heyecanın da gösterdiği gibi modern popüler kültüre de yayılıyor" diyor.

Ridley Scott'ın 2000 yapımı gişe canavarının devam filmi Gladyatör 2 (Gladiator II), halihazırda sinemalarda.

Independent Türkçe, CNN, Live Science, BBC



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news