Gökbilimciler muazzam bir şok dalgasına yol açan galaktik çarpışmayı gözlemledi

Galaksilerin evrimine ışık tutması bekleniyor

Önceki çarpışmaların enkazına ev sahipliği yapan Stephan Beşlisi, "kozmik bir kavşağa" benzetiliyor (NASA)
Önceki çarpışmaların enkazına ev sahipliği yapan Stephan Beşlisi, "kozmik bir kavşağa" benzetiliyor (NASA)
TT

Gökbilimciler muazzam bir şok dalgasına yol açan galaktik çarpışmayı gözlemledi

Önceki çarpışmaların enkazına ev sahipliği yapan Stephan Beşlisi, "kozmik bir kavşağa" benzetiliyor (NASA)
Önceki çarpışmaların enkazına ev sahipliği yapan Stephan Beşlisi, "kozmik bir kavşağa" benzetiliyor (NASA)

Bilim insanları muazzam seviyede şok dalgasına yol açan bir galaksi çarpışmasını gözlemledi. Yeni çalışmanın, galaksilerin nasıl birleşip geliştiğine ışık tutması bekleniyor. 

Dünya'dan 290 milyon ışık yılı mesafede yer alan Stephan Beşlisi, 5 galaksi içeren bir gökada grubu. 

19. yüzyılda Édouard Stephan tarafından keşfedilen grup, daha önce birtakım çarpışmalara sahne olan "kozmik bir kavşak" gibi görülüyor. 

William Herschel Teleskobu Geliştirilmiş Alan Hızı Kaşifi'ni kullanan 60'tan fazla gökbilimci, bu kavşakta çok şiddetli bir çarpışmayı gözlemledi. 

Çarpışma, gruptaki galaksilerden NGC7318b'nin önceki galaktik çarpışmaların gerçekleştiği bölgeden geçmesiyle meydana geldi. 

Monthly Notices of the Royal Astronomical Society adlı hakemli dergide dün (22 Kasım) yayımlanan makaleye göre saatte 3,2 milyon kilometre hızla yol alan gökada, komşularına çarptıktan sonra ardında muazzam bir şok dalgası bıraktı. 

Birleşik Krallık'taki Hertfordshire Üniversitesi'nden Marina Arnaudova, liderliğini üstlendiği çalışma hakkında şöyle diyor:

Bu galaksi grubundaki dinamik aktivite, bir galaksinin saatte 2 milyon mil (3,2 milyon km) gibi inanılmaz bir hızla çarpmasıyla yeniden canlandı ve bir savaş jetinin sonik patlamasına benzeyen son derece güçlü bir şoka yol açtı.

Araştırmacılar enkaz alanına çarpan galaksinin buradaki plazma ve gazı sıkıştırdığını tespit etti. Arnaudova, plazmaya enerji yüklenmesiyle muhtemelen yeni yıldızların oluşmaya başladığını düşünüyor. 

Bilim insanları bu çarpışmayı daha detaylı inceleyerek Samanyolu ve diğer galaksilerin nasıl bugünkü haline geldiğini anlamayı umuyor.

Arnaudova  "Stephan Beşlisi'ndeki bu tür bir galaksi çarpışması, çarpışma eylemi sırasında yakalanan karmaşık bir galaksi kümesini görmek için nadir bir şans sunuyor" diyerek ekliyor: 

Nasıl sonuçlanacağına gelince; muhtemelen bu galaksi eninde sonunda grup üyelerinden biriyle birleşecek ancak boyut ve hızlarının çok yüksek olmasından dolayı bu milyonlarca veya milyarlarca yıl sonra gerçekleşecek.

Makalenin bir diğer yazarı olan Oxford Üniversitesi araştırmacısı Gavin Dalton da "Bu gözlemler, Stephan Beşlisi'ndeki şok ve çarpışmanın ayrıntılarının yanı sıra mevcut yeteneklerimizin sınırlarında gördüğümüz, pek anlaşılmayan soluk galaksilerin oluşumunda ve evriminde neler olabileceğine dair dikkate değer bir bakış açısı sunuyor" diyor.

Independent Türkçe, Space.com, Live Science, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science