Bilim insanlarından korkutan uyarı: "Yapay zeka Fukuşiması kaçınılmaz"

Enerji kullanımı endişe yaratıyor

Bir yandan yapay zekanın sağlayacağı atılımlar heyecan uyandırırken, diğer yandan uzmanlar kötüye kullanımına karşı uyarıyor (Reuters)
Bir yandan yapay zekanın sağlayacağı atılımlar heyecan uyandırırken, diğer yandan uzmanlar kötüye kullanımına karşı uyarıyor (Reuters)
TT

Bilim insanlarından korkutan uyarı: "Yapay zeka Fukuşiması kaçınılmaz"

Bir yandan yapay zekanın sağlayacağı atılımlar heyecan uyandırırken, diğer yandan uzmanlar kötüye kullanımına karşı uyarıyor (Reuters)
Bir yandan yapay zekanın sağlayacağı atılımlar heyecan uyandırırken, diğer yandan uzmanlar kötüye kullanımına karşı uyarıyor (Reuters)

Uzmanlar yakın gelecekte "yapay zeka Fukuşiması" yaşanacağından endişeleniyor. 

Yapay zekanın son yıllardaki hızlı gelişimi bilimsel çalışmalarda pek çok sıçramayı mümkün kılarken, bu yılın Nobel Ödülleri de bunun adeta bir kanıtı oldu.

Fizik ödülü, yapay sinir ağlarının geliştirilmesini sağlayan çalışmaları takdir ederken, kimya ödülünün sahibi, 200 milyondan fazla proteinin yapısını tahmin eden yapay zeka aracı AlphaFold'u geliştiren Google DeepMind araştırmacılarına gitti. 

Böyle bir ortamda DeepMind ve Birleşik Krallık merkezli bilimsel topluluk Royal Society, bu hafta Londra'da Bilimde Yapay Zeka Forumu düzenledi.

2024 Nobel Kimya Ödülü'nün kazananlarından, DeepMind'ın kurucusu ve CEO'su Demis Hassabis, 18 Kasım'daki toplantıda yapay zekayla ilgili "Eğer bunu doğru yaparsak, inanılmaz yeni bir keşif çağı ve yeni bir altın çağ, hatta belki de bir tür yeni rönesans yaşanacak" ifadelerini kullandı.

Ancak bazı uzmanlar kendisiyle aynı fikirde değil. Yapay zekanın eşitsizliği ve işsizliği artıracağı endişelerinin yanı sıra çok fazla enerji harcaması nedeniyle çevreye geri dönülemez zararlar vereceğinden de korkuluyor.

Ayrıca bu araçların yanlış kişilerin elinde güçlü biyolojik silahlar geliştirilmesini sağlayacağını düşünenler de var. 

ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde kanser araştırmacısı ve Pulitzer ödüllü Siddhartha Mukherjee, 2011'de Japonya'daki deprem ve tsunaminin yol açtığı nükleer felakete gönderme yaparak şöyle diyor:

En azından benim yaşam sürem içinde, bir tür yapay zeka Fukuşiması yaşanmasının neredeyse kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Tarihin en büyük nükleer faciaları arasında sayılan Fukuşima nükleer kazasında tsunami sonucu devasa dalgalar reaktörleri sular altında bırakmıştı. Santralden sızan radyasyon 150 binden fazla kişinin tahliyesine yol açarken, bölgeyi temizleme çalışmalarının 40 yıl daha süreceği tahmin ediliyor.

Özellikle iklim krizinin yapay zeka tarafından şiddetlenmesi gerçek bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. 

Örneğin Google, yapay zeka sayesinde sel, orman yangını ve sıcak hava dalgası tahminlerinde önemli gelişmelere imza atarken, bir yandan da bazı ülkelerden daha fazla enerji harcıyor. 

Hassabis toplantıda "Bence bu sistemlerin faydaları, enerji kullanımından çok daha ağır basacak" iddiasında bulundu. 

Diğer yandan ABD Enerji Bakanlığı Bilim Ofisi'nin eski direktörlerinden Asmeret Asefaw Berhe, hiçbir şeyin enerji kullanımı kadar endişe yaratmadığını söylüyor. 

Daha güçlü sürdürülebilirlik hedefleri çağrısı yapan Berhe "Bu alana giren yapay zeka şirketleri yenilenebilir enerjiye çok yatırım yapıyor ve umarım bu fosil yakıtların daha hızlı bir şekilde bırakılmasını teşvik eder. Ama bu yeterli mi?" diye sorarak ekliyor: 

Aslında dönüştürücü bir değişime yol açması gerekiyor.

Yapay zekanın tıp ve bilim çalışmalarına katkısına gelince çoğu uzman daha iyimser bir yaklaşıma sahip. Yeni ilaçların geliştirilmesinden nükleer füzyon çalışmalarına kadar yeni teknoloji epey hızlı atılımlar vaat ediyor. 

Gen düzenleme aracı CRISPR çalışmalarına katkısı nedeniyle 2020 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Jennifer Doudna, yapay zekanın daha uygun fiyatlı tedavilerin ortaya çıkmasında "büyük bir rol" oynayacağını söylüyor.

Hassabis pazartesi günü düzenlenen forumda bilimsel araştırmaları hızlandırması beklenen yapay genel zekanın gelişimine dair de konuştu.

Elon Musk ve OpenAI'ın CEO'su Sam Altman, insan seviyesinde bilişsel becerilere sahip araçları ifade eden yapay genel zekanın her an kullanıma girebileceğini düşünürken Hassabis aynı fikirde değil. 

DeepMind'in CEO'su "Bence yapay genel zeka dediğimiz şeye ulaşmadan önce birkaç büyük atılıma daha ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. 

Independent Türkçe, Guardian, El País, BBC



Dünyada ilk: 35 bin yıllık kılıç dişli kedi incelendi

Kılıç dişli kedi mumyası donmuş toprakta binlerce yıldır korunmuş (Scientific Reports)
Kılıç dişli kedi mumyası donmuş toprakta binlerce yıldır korunmuş (Scientific Reports)
TT

Dünyada ilk: 35 bin yıllık kılıç dişli kedi incelendi

Kılıç dişli kedi mumyası donmuş toprakta binlerce yıldır korunmuş (Scientific Reports)
Kılıç dişli kedi mumyası donmuş toprakta binlerce yıldır korunmuş (Scientific Reports)

Bilim insanları donmuş bir kılıç dişli kediyi ilk defa inceledi. 35 bin yıl önce henüz üç haftalıkken ölen yavrunun vücudu, donmuş toprakta son derece iyi korunmuş.

Buzul Çağı'nda epey yaygın olan Homotherium cinsi hayvanların nesli yaklaşık 10 bin yıl önce tükenmişti. Kılıç dişli kedi denen bu hayvanların farklı türleri Avrasya, Afrika ve Amerika'da yaşıyordu.

Rusya'nın Yakutistan bölgesinde 2020'de yapılan çalışmalarda Homotherium latidens türüne ait bir örnek keşfedilmişti. 

Üç haftalıkken hayatını kaybeden hayvan, sıfırın altındaki sıcaklıklar sayesinde kürkü, başı, gövdesi ve uzuvları sağlam bir şekilde çok iyi korunmuştu.

Hakemli dergi Scientific Reports'ta 14 Kasım Perşembe günü yayımlanan çalışmada yavru kediye dair bulgularını paylaşan bilim insanları şöyle diyor:

Paleontoloji tarihinde ilk kez, modern faunada benzeri olmayan soyu tükenmiş bir memelinin görünümü incelendi.

Rusya Bilimler Akademisi'nden araştırmacılar yavru kedinin yaklaşık 35 bin yıl önce yaşadığını tahmin ediyor. 

Ölüm nedeni bilinmeyen hayvan, çok küçük yaşta hayatını kaybettiği için cinsin belirleyici özelliği olan dişlerini henüz çıkarmamıştı.

Ancak yine de vücudu, Buzul Çağı hayvanları hakkında kıymetli bilgiler sunarak bugünkü akrabalarından ne kadar farklı olduğunu gösteriyor.

Bilim insanları hayvanın, aynı yaştaki bir aslan yavrusuna kıyasla ağız açıklığının daha geniş, kulaklarının daha küçük ve ön ayaklarının daha uzun olduğunu söylüyor. Ayrıca boynu daha kalın ve uzun olan kılıç dişli kedinin koyu kahverengi kürkü kısa, kalın ve yumuşak tüylerden meydana geliyor.

Dondurucu soğuklarda yaşayan hayvan, bütün bu özellikleri hayatta kalmak için geliştirmiş görünüyor. 

H. latidens, bu dönemde Avrasya'da yaşadığı bilinen tek kılıç dişli kedi türü. Daha önce İspanya'dan alınan örnekler, bu türün çoğunlukla yaban öküzü ve geyik gibi büyük hayvanları avladığına işaret ediyor. 

Araştırmacılar makalede "Yakutistan'daki H. latidens mumyasının keşfi, cinsin dağılımına ilişkin anlayışı kökten genişletiyor ve Asya'nın Geç Pleistosen dönemindeki varlığını doğruluyor" diye yazıyor.

Yeni çalışmada kılıç dişli yavru kedinin en ilgi çekici özelliklerini aktaran ekip, halihazırda daha kapsamlı bir analiz yürütüyor.

Independent Türkçe, IFL Science, Science Alert, NBC News, Scientific Reports