Hubble'dan 2,5 milyar piksellik Andromeda fotoğrafı

Samanyolu'nun komşusunun geçmişi açığa çıkıyor

Andromeda'nın yaklaşık 4,5 milyar yıl sonra Samanyolu'yla çarpışması bekleniyor (NASA)
Andromeda'nın yaklaşık 4,5 milyar yıl sonra Samanyolu'yla çarpışması bekleniyor (NASA)
TT

Hubble'dan 2,5 milyar piksellik Andromeda fotoğrafı

Andromeda'nın yaklaşık 4,5 milyar yıl sonra Samanyolu'yla çarpışması bekleniyor (NASA)
Andromeda'nın yaklaşık 4,5 milyar yıl sonra Samanyolu'yla çarpışması bekleniyor (NASA)

NASA teleskobu, Andromeda Galaksisi'ni muazzam bir detayla gözler önüne serdi.

Samanyolu'nun en büyük komşusu olan Andromeda veya diğer adıyla M31, 2,5 milyon ışık yılı uzakta yer alıyor. Gökbilimciler Samanyolu'nun geleceğini daha iyi anlamak adına, komşusu olan bu sarmal galaksiyi inceliyor. 

Bu çalışmalar kapsamında Hubble Uzay Teleskobu'nun en az 10 yıldır aldığı görüntüler birleştirilerek Andromeda'nın 2,5 milyar piksel içeren fotoğrafı oluşturuldu. NASA bunun, emektar Hubble'ın bugüne kadar yaptığı en büyük kolaj olduğunu söylüyor.

Teleskop, galaksideki yaklaşık 200 milyon yıldızı görüntülemeyi başardı. Ancak Hubble, 1 trilyon yıldız içerdiği düşünülen galakside, sadece Güneş'ten daha parlak olanları yakalayabildi.

Yine de görüntüler sayesinde Andromeda'nın geçmişine ışık tutan bilim insanları, bulgularını hakemli dergi The Astrophysical Journal'da 16 Ocak Perşembe günü yayımladı. 

Washington Üniversitesi'nden Ben Williams, liderliğini üstlendiği araştırma hakkında "Hubble sayesinde galaksinin tüm diski boyunca bütünsel bir ölçekte neler olup bittiğine dair muazzam ayrıntılara ulaşabiliyoruz. Bunu başka hiçbir büyük galakside yapamayız" diyor.
 

Görsel kaldırıldı.2,5 milyar piksel içeren görüntünün ortaya çıkması 10 yıl sürdü (NASA)


Bilim insanları Andromeda'nın sanılandan daha kaotik bir durumda olduğunu tespit etti. Galakside, Samanyolu'na kıyasla çok daha fazla genç yıldız yer aldığı saptandı. Araştırmacılara göre bu durum, Andromeda'nın yakın zamanda bir çarpışma geçirmesi sonucu yeni yıldızların oluşmaya başladığı anlamına gelebilir.

Andromeda'nın, Messier 32 adlı uydu galaksiyle etkileşime girmesinin ardından küçük komşusunun gazını çaldığı ve yeni yıldızların bu şekilde oluştuğu ihtimali üzerinde duruluyor.

Kaliforniya Üniversitesi Berkeley kampüsünden Daniel Weisz "Andromeda bir tren enkazına benziyor. Görünüşe göre çok sayıda yıldız oluşturmasına ve sonra da kapanmasına neden olan bir tür olay yaşamış" diyerek ekliyor: 

Bu muhtemelen yakınlardaki başka bir galaksiyle çarpışmadan kaynaklanıyor

Araştırmacılar galaksideki yıldızların yüksek çözünürlüklü görüntüleri sayesinde Andromeda'nın geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.

Independent Türkçe, IFLScience, NASA, The Astrophysical Journal



Büyük Okyanus'un altında "kayıp dünyalar" keşfedildi

Araştırmacılar, mantoda bu tür bölgelerin sanılandan daha yaygın olduğunu düşünüyor (ETH Zürih)
Araştırmacılar, mantoda bu tür bölgelerin sanılandan daha yaygın olduğunu düşünüyor (ETH Zürih)
TT

Büyük Okyanus'un altında "kayıp dünyalar" keşfedildi

Araştırmacılar, mantoda bu tür bölgelerin sanılandan daha yaygın olduğunu düşünüyor (ETH Zürih)
Araştırmacılar, mantoda bu tür bölgelerin sanılandan daha yaygın olduğunu düşünüyor (ETH Zürih)

Bilim insanları Büyük Okyanus'un altında ve kıtaların içinde açıklayamadıkları yapılar tespit etti.

Tektonik levhalar çarpıştığı zaman biri, diğerinin altına girerek Dünya'nın mantosuna dalıyor. Mantodaki bu yapılar, yitim veya dalma-batma zonu diye adlandırılıyor.

Bilim insanları mantoyu açıp bakmak mümkün olmadığından, bu yapıların yerini ve bileşenlerini saptamak için sismik dalgaların hızından yararlanıyor. 

Genellikle sadece bir tür deprem dalgası incelenirken, ETH Zürih ve Caltech'ten araştırmacılar, yeni çalışmada bütün sarsıntı dalgalarını analiz etti. 

Bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, "kayıp dünyalar" dedikleri gizemli yapılarla karşılaştı. Tektonik levha hareketlerinin olmadığı yerlerde yitim zonları saptandı.

Ekibin modeline göre, okyanus tabanlarının altında ve kıtaların içinde yitim zonları var. 

ETH'den Andreas Fichtner, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında 7 Ocak'ta yaptığı açıklamada "Bu, bir doktorun onlarca yıl ultrasonla kan dolaşımını inceleyip atardamarı tam olarak beklediği yerde bulmasına benziyor" diyerek ekliyor: 

Daha sonra yeni ve daha iyi bir muayene aracı kullanan doktor, aniden kalçada aslında oraya ait olmayan bir atardamar görüyor. Biz de yeni bulgular karşısında tam olarak böyle hissediyoruz.

Araştırmacılar özellikle Büyük Okyanus'un altındaki bir yitim zonunu ilginç buluyor. Jeolojik açıdan yakın bir dönemde bu bölgede yitim zonları oluşmasının imkansız olduğunu düşünüyorlar.

Makalenin başyazarı Thomas Schouten, "Yaşadığımız ikilem de bu" diyor: 

Yüksek çözünürlüklü yeni modelle, mantonun her yerinde bu tür anomalileri görebiliyoruz. Ancak bunların tam olarak ne olduğunu ya da ortaya çıkardığımız desenleri hangi maddelerin yarattığını bilmiyoruz.

Bu bölgelerde sismik dalgaların farklı şekillerde hareket etmesi, çevredeki kayalardan daha soğuk ve farklı bir bileşime sahip olduklarına işaret ediyor. Araştırmacılar bu gizemli yapıların içeriğini de henüz bilmiyor.

Diğer yandan farklı zamanlarda, farklı süreçler sonucu ortaya çıkmış olmaları muhtemel.

Schouten, "Alt mantodaki anomalilerin çeşitli kökenleri olduğunu düşünüyoruz" diye açıklıyor: 

Yaklaşık 4 milyar yıl önce mantonun oluşumundan beri orada bulunan ve mantodaki konvektif hareketlere rağmen hayatta kalan eski, silika bakımından zengin maddeler veya milyarlarca yıl boyunca manto hareketleri sonucu demir bakımından zengin kayaların biriktiği bölgeler olabilirler.

Araştırmacılar bundan sonraki çalışmalarda sismik dalgaları daha detaylı incelemeyi umuyor. Schouten ayrıca mevcut veriler sadece dalga hızına odaklandığı için gelecekteki çalışmaların kıymetli veriler sunmasını umuyor:

Farklı dalga türlerinde gözlemlenen hızı üretebilecek farklı malzeme parametrelerini hesaplamamız gerekiyor. Esasen, dalga hızının arkasındaki malzeme özelliklerine daha derinlemesine dalmak zorundayız.

Independent Türkçe, IFLScience, Debrief, Scientific Reports, ETH Zürih