SpaceX devletle 40 milyon dolarlık anlaşma imzalayınca Elon Musk topa tutuldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

SpaceX devletle 40 milyon dolarlık anlaşma imzalayınca Elon Musk topa tutuldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Elon Musk, trilyonlarca dolarlık federal fonları kesmeye yönelik mücadelesi sırasında roket şirketi SpaceX'in ABD hükümetinden hâlâ milyonlarca dolarlık sözleşmeler aldığı ortaya çıkınca internette bir kez daha yoğun ve sert tepkilere yol açtı.

Avukat ve araştırmacı Will Stancil, X'te "Eğitim Bakanlığı, USAID ve diğer kurumlardaki tüm sözleşmeler yok edilirken kimin hâlâ yeni hükümet sözleşmeleri aldığına asla inanamayacaksınız" diye yazdı.

Stancil, Space Exploration Technologies Corp. (SpaceX) şirketinin salı günü 39 milyon dolar değerinde bir NASA sözleşmesi aldığını doğrulayan bir ekran görüntüsü paylaştı.

Bir kullanıcı paylaşıma cevaben "Eğer kanser araştırması yapamıyorsak o da uzay gemileriyle oynayamaz" diye yazdı. Bir başkası, "Tesla ve SpaceX'le hükümet sözleşmelerinin kesilmesinin nasıl masada ya da tartışmaya açık olmadığını fark ettiniz mi? Elon Musk sizin arkadaşınız değil" dedi.

Başka bir kullanıcıysa şu şakayı yaptı:

Hey, @elonmusk, DOGE'nin bakması için bir yolsuzluk buldum.

Bu gelişme, dünyanın en zengin kişisi Musk'ın salı günü Oval Ofis'te muhabirlere, şirketlerinin kesinti yapmak istediği Pentagon da dahil kurumlardan para almasında herhangi bir çıkar çatışması olmadığında ısrar etmesi üzerine geldi.

Musk muhabirlere, "Bireysel sözleşmeye bakmak zorundasınız" dedi.

Her şeyden önce, sözleşmeyi ben yapmıyorum. SpaceX'tekiler yapıyor... Ve şunu söylemek isterim ki, eğer SpaceX'e verilen ve vergi mükellefleri için açık ara en iyi değer olmayan bir sözleşme görürseniz, bana bildirin, çünkü her biri öyleydi.

Bu sözler de internette tartışma yarattı. Bir X kullanıcısı "Bu çizgi filmlerde görebileceğimiz kadar aptalca bir cevap" diye yazdı. Bir diğeriyse "Dostum, bu bir çıkar çatışmasının sözlük anlamı gibi" diye ekledi.
 

dvfgtbrh
Fotoğraf: AP

Demokrat Kongre Üyesi Ilhan Omar da Musk'ın doğaçlama basın toplantısının bir videosuna yanıt verdi. "Şunu açıklığa kavuşturayım, kanser araştırmaları sözleşmelerinin iptal edilmesini istiyor ama şirketi Spacex'in araştırma yapması için sözleşmelerin devam etmesine izin verelim diyor" diye yazdı.

Tek gördüğüm açgözlü milyarderin fedakarmış gibi davranarak Amerikan halkını soymaya çalışması.

Independent Türkçe 



Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
TT

Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)

Muhammed el-Cedi

Dijital teknolojilere olan küresel bağımlılık arttıkça siber tehditler daha tehlikeli ve karmaşık bir hal alıyor. Dijital güvenlik artık bir lüks veya ek bir seçenek değil, aksine modern ekonomiler, altyapılar ve toplumlar için ilk savunma hattına dönüştü. Dijital dönüşüme doğru hızla ilerleyen ve teknolojiyi soluyan bir dünyada, “dijital belirsizlik” (digital uncertainty) çağına girmeye başladık ve bu, tüm dünyanın siyasal, ekonomik ve toplumsal güvenliğinin kalbini vurmaya başladı.

Hackmanac Merkezi, dördüncü olan 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’nda, dünyanın benzeri görülmemiş dijital gerginliğin yeni bir safhasına girdiğini doğrulayan rahatsız edici gerçekleri ortaya koydu. Raporda, sadece bir yıl içinde gerçekleşen binlerce başarılı siber saldırı incelenerek, ağların ön cepheye dönüştüğü ve yazılım saldırılarının sessiz imha silahları haline geldiği bir dönemin kasvetli tablosu çizildi. Hükümet altyapılarının hack'lenmediği, sağlık sisteminin şantajla tehdit edilmediği veya büyük bir şirketin siber saldırıya uğramadığı gün geçmiyor.

8 binden fazla başarılı saldırı

Rapora göre, 2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı gerçekleşti ve bu bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir yükseliş anlamına geliyor. Saldırıların şiddetinde önemli bir artış yaşanırken, ortalama zarar endeksi (ESIX©) yüzde 3,8 arttı. Saldırıların hedefinde artık ikincil önemde veya çevresel sistemler değil, üretim, bilim ve teknoloji, sağlık gibi hayati sektörler var. Saldırılardan en fazla payı yüzde 15 ile imalat sektörü aldı. Onu yüzde 10 ile teknoloji ve bilimsel araştırma sektörü, ardından yüzde 33'lük şoke edici artışın görüldüğü sağlık sektörü takip etti. Bu dağılım, saldırganların davranışlarında stratejik bir değişimi ortaya koyuyor; zira artık amaçları sadece anlık finansal kazanç elde etmek değil, derin ekonomik ve toplumsal zararlar vermek.

Dark Web

Hackmanac'ın raporu sahnenin karanlık tarafını, yani Dark Web'i de atlamıyor. Saldırıların yüzde 55'ten fazlası geleneksel medya takibinin dışındaki Dark Web kaynakları üzerinden tespit edildi. Burası, çalınan verilerle, karmaşık saldırı araçlarıyla ve organize bilgisayar korsanlığı anlaşmalarıyla dolu paralel bir dünya ve kamuoyunun haberi olmadan, koruyanlar ile saldıranlar arasında sessiz savaşlar yaşanıyor.

Saldırı araçları düzeyinde ise kötü amaçlı yazılımlar (Malware; işlev bozan, bilgi toplayan ve cihazlara erişim sağlayan yazılımlar) hâlâ mevcut. Sosyal mühendislik (social engineering; bilgilerinizi siz fark etmeden çalmaya yönelik akıllıca hileler) tüm saldırıların yüzde 66'sını oluşturuyor, ancak artık tek silah değil. DDoS saldırıları (sunuculara işleme kapasitesini aşan sahte oturum açma isteği göndererek çökmesine yol açan bir saldırı türü) yüzde 83 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı. Dijital kimlik hırsızlığı ve sosyal mühendislik saldırıları ise yüzde 39 arttı. En tehlikelisi ise saldırıların artık çok teknikli hale gelmesi, gasp, bilgisayar korsanlığı ve veri bozmayı bir arada yapabilmesi, bunlar saldırılara karşı koymayı daha da zorlaştırıyor. Raporda, saldırıların daha profesyonel hale geldiği, kötü amaçlı yazılımların kullanımında önemli artış olduğu ve fidye yazılımı çetelerinin faaliyetlerinin devam ettiği belirtiliyor. Hatta fidye yazılımı saldırıları (verilerinizi şifreleyen veya saklayan ve bunların karşılığında fidye talep eden dijital virüsler) hâlâ öncü konumda ve bu saldırılara RansomHub ve LockBit 3.0 gibi gruplar öncülük ediyor. Öyle ki kaydedilen tüm saldırıların yüzde 20'sinden fazlasını tek başlarına gerçekleştirdiler.

Rusya ve Çin yok

Saldırıların jeopolitik haritası incelendiğinde, saldırıların yüzde 42'sinin hedefinin ABD olduğu, ABD'yi İtalya, İngiltere ve Kanada'nın izlediği görülüyor. Rusya ve Çin'in kurban listelerinde göreceli olarak yer almaması, bir cevap sunmaktan ziyade daha fazla soru işareti doğuruyor. Bu iki ülkede bilginin sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, kendilerine yönelik saldırıların gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırıyor.

Dijital tehdit giderek artarken, daha tehlikeli özel bir gelişme öne çıktı; devletlerin siber saldırı arenasına giriş yapması. Tehditler artık yalnızca tek başına hareket eden bilgisayar korsanları veya fidye yazılımı çeteleriyle sınırlı değil. Bunun yerine ülkeler, politik, ekonomik ve yıkıcı casusluk amaçlarıyla sistematik bilgisayar korsanlığı eylemlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekliyorlar. Nitekim bilgi savaşı yüzde 64 oranında artarken, internet, geleneksel angajman kurallarının dışında, karada değil, kablolar ve uydu ağları üzerinden yürütülen sessiz bir savaş arenasına dönüştü.

Körfez mercek altında

Bölgesel nüfuzu ve Vizyon 2030 projeleriyle dikkat çeken Suudi Arabistan, yaşadığı büyük dijital dönüşüm nedeniyle bu siber savaşın dışında kalmadı ve cazip bir hedef haline geldi. Siber güvenlik altyapısını güçlendirmeye yönelik büyük yatırımlarına rağmen, saldırıların gelişmesi ve özellikle hayati öneme sahip petrol ve finans sektörlerine yönelik saldırıların artması, sürekli bir teyakkuz hali ve proaktif yaklaşımlar gerektiriyor. Bu, sürekli bir zorluk olmaya devam ediyor ve hem hücum hem de savunma stratejilerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Küresel rekabet ve cazibe alanı

BAE ise bölgenin en gelişmiş dijital ekonomilerinden biri olarak öne çıkan bir hedef haline geldi. Teknolojik yeniliklerdeki hızlı ilerlemesine, yapay zekâ ve akıllı şehirler alanındaki projelerine rağmen saldırı dalgasından kurtulamadı. Ülke, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi gibi girişimler aracılığıyla katı standartlar uygulamak da dahil olmak üzere dijital alanını korumak için esnek ve gelişmiş bir politika benimsemiş olsa da siber tehditler sürekli güncelleme ve geliştirme gerektiriyor.

Stratejik bir sıçramaya ihtiyaç var

Kuveyt, dijital altyapısını entegre etme ve dijital güvenliğini artırma yönündeki kademeli gelişimine ve yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen, hâlâ proaktif siber analiz çözümlerinin benimsenmesini hızlandırmaya, saldırılara gerçekleşmeden önce karşılık verebilecek yerel güçler oluşturmaya ihtiyacı var. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre dijital dünyada yavaş savunma politikalarından akıllı saldırı politikalarına geçmek artık bir lüks değil, varoluşsal bir zorunluluk. Küresel çapta saldırıların artmasıyla birlikte Kuveyt’in yapay zekâ ve derin siber analizlere dayalı önleyici ve proaktif modellere ihtiyacı bulunuyor. Kanunları iyileştirmek yeterli değil, bilakis tehditleri istisnai değil, kaçınılmaz olarak ele alan sürdürülebilir bir savunma ortamı inşa edilmeli.

Bu rapordan sonra nereye yönelmeliyiz?

Hackmanac raporu açık ve net bir uyarıda bulunuyor; Arap ve Körfez bölgelerimiz de dahil olmak üzere dünya giderek artan bir dijital açıklık ile karşı karşıya.

Dijital dönüşümdeki dalgalanmalar ışığında, tehditler oluşmadan önce onları tespit edebilecek dijital istihbarat birimleri kurmak, saldırıları engellemek için uzmanlaşmış araştırma merkezleri, bölgesel iş birlikleri kurarak ulusal siber güvenliği güçlendirmek yoluyla “müdahale” politikasından “öngörme” politikasına geçilmesi gerekiyor.

Tehditler artık sadece teknik raporlardaki rakamlardan ibaret değil, çatışma ve nüfuz araçlarına silah seslerinin değil, çalınan verilerin ve felç olmuş altyapının çığlıklarının duyulduğu savaş alanlarına dönüşmüş durumda.

Sadece yüksek elektronik duvarlar inşa etmek yeterli değil, aynı zamanda saldırıları öngörebilen ve savaş mantığının değiştiğini anlayabilen uyanık zihinler inşa etmek de gerekiyor.

Artık “Saldırıya uğrayacak mıyız?” sorusunu değil, “Ne zaman, nasıl saldırıya uğrayacağız ve buna karşılık vermeye hazır mıyız?” sorusunu sormalıyız.

Hackmanac raporu tek bir cümleyle durumu acı ve vurucu bir şekilde özetliyor:

“Sorunun büyüklüğü başlı başına bir sorun haline geldi.”

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.