Dünya'daki yaşamın fitilini "mikro şimşekler" mi ateşledi?

Çalışma, su damlacıkları arasındaki küçük elektrik boşalmalarının yaşamın yapıtaşı olan molekülleri meydana getirebileceğini söylüyor

Akdeniz'in üstünde çakan şimşekler (AFP)
Akdeniz'in üstünde çakan şimşekler (AFP)
TT

Dünya'daki yaşamın fitilini "mikro şimşekler" mi ateşledi?

Akdeniz'in üstünde çakan şimşekler (AFP)
Akdeniz'in üstünde çakan şimşekler (AFP)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Dünya'daki yaşamın ilk olarak şelalelerin veya dalgaların, su damlacıklarında küçük "mikro şimşek" boşalmalarını tetiklemesiyle ortaya çıkmış olabileceği yeni bir araştırmada belirtildi.

Hakemli dergi Science Advances'ta yayımlanan araştırma, erken atmosferde mevcut olan gaz karışımına püskürtülen suyun, RNA'daki moleküllerden urasil gibi organik kimyasal bileşiklerin oluşumuna yol açabileceğini gösteriyor.

Araştırma, zıt yüklü su damlacıkları arasındaki küçük elektrik boşalmalarının, yaşamın yapıtaşı olan molekülleri üretebileceğini ortaya koyuyor.

Stanford Üniversitesi'nden Richard Zare, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor:

Bunun, yaşamın yapıtaşlarını oluşturan moleküllerin prebiyotik sentezini sağlayan, yeni keşfedilmiş bir mekanizma olduğunu öne sürüyoruz.

Dünya, oluşumundan sonraki yaklaşık iki milyar yıl boyunca bir kimyasallar girdabı içeriyordu ancak proteinler, enzimler, nükleik asitler ve yaşam için elzem olan diğer bileşiklerin yapımında gereken organik moleküller ortaya çıkmamıştı.

Bu biyolojik bileşenlerin tam olarak nasıl ortaya çıktığı gizemini koruyor.

Amerikalı kimyagerler Stanley Miller ve Harold Urey'nin 1952'de gerçekleştirdiği ünlü bir deney muhtemel bir açıklama getirmişti: Okyanuslara düşen yıldırım; metan, amonyak ve hidrojen gibi erken atmosferdeki gazlarla etkileşime girerek yaşamı oluşturan organik molekülleri yaratmış olabilir.

Öte yandan teoriyi eleştirenler, şimşek çakmalarının çok seyrek gerçekleştiğini ve okyanusların bu senaryo için çok büyük ve dağınık olduğunu belirtiyor.

Dr. Zare ve ekibiyse, erken organik moleküllerin ortaya çıkması için seyrek şimşeklere ihtiyaç duymayan alternatif bir hipotez sundu.

Çalışmaları, daha büyük su damlacıklarının genellikle pozitif, daha küçük olanlarınsa negatif yük taşıdığını gösteriyor. Bu tür zıt yüklü damlacıklar birbirine yaklaştığında aralarında kıvılcımlar sıçrıyor. Buna "mikro şimşek" adını veriyorlar.

Araştırmacılar azot, metan, karbondioksit ve amonyak içeren bir erken Dünya gaz karışımının içinden oda sıcaklığında su püskürtüp yüksek hızlı kameralarla küçük ışık parıltılarını belgeledi.

Bunun sonucunda hidrojen siyanür, amino asit glisin ve RNA kimyasalı urasil gibi karbon-azot bağlarına sahip organik moleküller oluştu.

Çalışma bu sonuca dayanarak yıldırım düşmesinin gerekli olmadığını ve dalgalar ya da şelalelerden gelen küçük kıvılcımların gezegendeki yaşamı başlatmış olabileceğini iddia ediyor.

Dr. Zare, "Dünya'nın erken dönemlerinde her yerde, yarıklarda veya kayalara çarpma şeklinde su püskürmeleri vardı ve bunlar birikerek bu kimyasal reaksiyonu yaratabilir" diyor.

Bence bu, Miller-Urey hipoteziyle ilgili pek çok sorunu gideriyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news



Yanmalı motorlu arabaların satışları her yıl düşüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yanmalı motorlu arabaların satışları her yıl düşüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yakın zamanda açıklanan rakamlara göre, yanmalı motorlu arabaların küresel satışları çoktan zirveye ulaşmış görünüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve OurWorldinData'dan alınan veriler, elektrikli olmayan araba satışlarının 2018'de 83,7 milyonla rekor seviyeye ulaştığını ve o zamandan beri düşüşte olduğunu gösteriyor.

Elektrikli arabalar, 2023'te dünya çapında satılan tüm yeni otomobillerin yüzde 18'ini oluşturdu. Bu rakam 2022'de yüzde 14'tü.

2018 ve 2023 arasında, yanmalı motorlu arabaların küresel satışları dörtte bir oranında düşerek 83,7 milyondan 62,8 milyona geriledi.

Veriler aynı zamanda toplam araba satışlarının da son yıllarda genel bir düşüş yaşadığını gösteriyor.
 

efrtg

En yüksek elektrikli araç oranına sahip ülke, sektörü büyük ölçüde sübvanse eden Norveç.

İskandinav ülkesinde satılan her 10 yeni araçtan 9'undan fazlası elektrikliyken, bu oran Birleşik Krallık'ta sadece yüzde 20.

Otomobil pazarı Auto Trader'ın aralık ayında yayımladığı raporda, elektrikli araçlara doğru "büyük değişim" sonucunda gelecek 10 yılda Britanya yollarındaki kirletici araç sayısının yüzde 40'tan fazla azalacağı öngörüldü.

frevg

En son IEA rakamları, Çin'in dünya çapında elektrikli otomobillerin benimsenmesinde en büyük itici güç olduğunu ve artık bataryayla çalışan 20 milyondan fazla otomobilin yollarda olduğunu gösteriyor.

Elektrikli araçlara geçiş trendi, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi daha temiz enerji kaynaklarına doğru daha büyük bir değişimi takip ediyor.

Geçen yıl yayımlanan bir araştırma, bataryaların ve diğer yenilenebilir teknolojilerin düşen maliyetlerinin son yıllarda fosil yakıtlardan uzaklaşmayı hızlandırdığını ortaya koydu.

Berlin merkezli Mercator Küresel Müşterekler ve İklim Değişikliği Araştırma Enstitüsü (MCC) tarafından yapılan hesaplamalar, fosil yakıtla üretilen enerjinin yakında ekonomik açıdan uygulanabilir olmaktan çıkacağını ortaya koydu.

Araştırmayı yöneten Felix Creutzig, "2050'de dünyanın tüm enerji tüketimi tamamen ve uygun maliyetle güneş teknolojisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları tarafından karşılanabilir" dedi.

Enerji analiz firması Benchmark Mineral Intelligence'ın ayrı bir araştırması, elektrikli araç bataryalarının maliyetinin, bunları üretmeyi fosil yakıt yakan araçlardan daha ucuz hale getiren "kritik eşiği" geçtiğini ortaya koydu.

Independent Türkçe