Doğayı seyretmenin ağrıları nasıl azalttığı bulundu

Yeni bir araştırmada beyninizi doğaya maruz bırakmanın, beynin ağrıyı işleme şeklini değiştirebildiği öne sürüldü

Yeni bir araştırmada en sevdiğiniz doğa belgeselini veya yaban hayatını izlemenin ağrıyı fiziksel olarak hafifletebileceği görüldü (Unsplash)
Yeni bir araştırmada en sevdiğiniz doğa belgeselini veya yaban hayatını izlemenin ağrıyı fiziksel olarak hafifletebileceği görüldü (Unsplash)
TT

Doğayı seyretmenin ağrıları nasıl azalttığı bulundu

Yeni bir araştırmada en sevdiğiniz doğa belgeselini veya yaban hayatını izlemenin ağrıyı fiziksel olarak hafifletebileceği görüldü (Unsplash)
Yeni bir araştırmada en sevdiğiniz doğa belgeselini veya yaban hayatını izlemenin ağrıyı fiziksel olarak hafifletebileceği görüldü (Unsplash)

Athena Stavrou Muhabir 

En sevdiğiniz doğa belgeselini veya yaban hayatını izlemenin ağrınızı fiziksel olarak hafifletebileceği, yeni bir çalışmada gösterildi.

Exeter Üniversitesi ve Viyana Üniversitesi'nden akademisyenler, beyninizi doğaya maruz bırakmanın beyninizin ağrıyı işleme şeklini değiştirebileceğini keşfetti.

49 kişinin beyninde yapılan taramalar, katılımcılara şehir ya da ofis sahneleri yerine doğa videoları izletildiğinde ağrının şiddetinin azaldığını gösterdi.

Çeşitli ortamların videolarını izleyen katılımcılara hafif elektrik şokları verildi ve taramalar, doğa sahnelerini izleyenlerdeki ağrının azalma etkisinin, standart ağrı kesicilerin yaklaşık yarısı kadar etkili olduğunu ortaya koydu.

Viyana Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Max Steininger, başyazarı olduğu araştırmayı şöyle açıklıyor: 

Çok sayıda çalışmada sürekli gösterildiği üzere insanlar, doğaya maruz kaldıklarında daha az ağrı hissettiğini bildiriyor.

Ancak bu etkinin altında yatan nedenler şimdiye kadar belirsizdi. Çalışmamız, beyin taramalarıyla bunun sadece bir 'plasebo' etkisi olmadığına (insanların doğanın kendileri için iyi olduğuna dair inanç ve beklentilerinden kaynaklanması), bunun yerine beynin, ağrının nereden geldiği ve ne kadar şiddetli olduğu bilgilerine daha az tepki verdiğine kanıt sunan ilk araştırma.

Bulgularımız doğanın ağrıyı hafifletici etkisinin sahici olduğunu gösteriyor ancak bulduğumuz etki, ağrı kesicilerin yaklaşık yarısı kadardı. Ağrısı olan kişiler kendilerine reçete edilen ilaçları almaya kesinlikle devam etmeli. Fakat doğayı deneyimlemek gibi alternatif ağrı dindirme yöntemlerinin gelecekte ağrı yönetimini iyileştirmeye katkı sağlamak üzere kullanılabileceğini umuyoruz.

"Nature exposure induces analgesic effects by acting on nociception-related neural processing" (Doğaya maruz kalma, nosisepsiyonla ilgili sinirsel işlemler üzerinde etkili olarak analjezik etkiler yaratıyor) başlıklı araştırma, hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlandı.

Araştırmacılar, bulguların alternatif ağrı yönetimi stratejileri geliştirme potansiyeli sunduğunu söylerken katılımcılar hem doğa manzaralarına kendilerini bıraktıklarında hem de bunları ekrandan izlediklerinde daha az ağrı duyduğunu bildirdi.

Exeter Üniversitesi'nden Dr. Alex Smalley, ortak yazarı olduğu araştırma hakkında şunları ekledi:

Bu çalışma, insanlar dışarı çıkamadığında sanal etkileşimlerin de doğanın iyileştirici potansiyelini sunabileceğini vurguluyor. Ancak sonuçlarımızın aynı zamanda sağlıklı ve işlevsel doğal ortamların korunmasının önemine yeniden bir kanıt sunmasını ve toplumu, hem gezegenin hem de insanların yararı için doğada zaman geçirmeye teşvik etmesini umuyoruz.

Ağrıyı dindiren bu etkinin, uygulanması kolay bir şekilde doğaya sanal ortamda maruz kalma yoluyla elde edilebilmesi, ilaç dışı tedaviler açısından önemli pratik sonuçlara sahip ve doğanın, zihnimizi nasıl etkilediğini daha iyi anlamaya yönelik yeni araştırma yolları açıyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news



James Webb'den şaşırtan keşif: Elmas yağan, limon biçimli gezegen

PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
TT

James Webb'den şaşırtan keşif: Elmas yağan, limon biçimli gezegen

PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)
PSR J2322-2650b (solda), pulsarıyla (sağda) kütleçekim kilidi içinde olduğu için hep aynı tarafı pulsara bakıyor (NASA)

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'nu (JWST) kullanan bilim insanları, bugüne kadar gördüklerine hiç benzemeyen bir atmosfere sahip bir gezegen keşfetti.

Şikago Üniversitesi'nden Michael Zhang ve ekibi, yaklaşık Jüpiter'in kütlesine sahip ancak tipik bir gaz devine pek benzemeyen bir ötegezegen buldu.

Şekli limona benzeyen PSR J2322-2650b adlı gezegen, bir pulsarın yörüngesinde dönüyor. Pulsarlar, tıpkı diğer nötron yıldızları gibi, büyük kütleli bir yıldızın yakıtını tüketip süpernova patlaması yaşamasının ardından meydana geliyor.

Bu patlamanın ardından geriye, Güneş'in 1-2 katı bir kütleye sahip ancak yaklaşık 20 kilometre çapı olan, son derece yoğun çekirdek kalıyor. Pulsarlar, son derece hızlı dönen nötron yıldızlarıdır.

Pulsarla arasında 1,6 milyon kilometre gibi kısa bir mesafe (karşılaştırmak gerekirse Dünya, Güneş'ten yaklaşık 100 kat daha uzakta) olan gezegen, bir turunu 7,8 saatte tamamlıyor. Bu yakınlıktan dolayı pulsarın kütleçekim kuvveti, gezegeni tuhaf bir limon şekline sokuyor.

Ancak yeni keşfedilen gezegenle ilgili ilginç olan şey, bir pulsarın etrafında dönmesi değil, daha önce görülmemiş bir atmosfer bileşimine sahip olması.

Araştırma ekibinden Peter Gao "Sonuçlar tam bir sürpriz oldu" diyor: 

Verileri aldıktan sonra hepimizin ortak tepkisi 'Bu da ne?' olmuştu. Beklediğimizden son derece farklıydı.

Sözkonusu pulsar büyük ölçüde gama ışını yayıyor ve JWST evreni kızılötesi ışıkta görmek üzere tasarlandığı için pulsar teleskobun görüşünü kapatmıyor. Bilim insanları bu sayede PSR J2322-2650b'yi rahatça gözlemleme imkanı buldu.

Bulguları hakemli dergi The Astrophysical Journal Letters'ta dün (16 Aralık) yayımlanan çalışmaya göre gezegenin atmosferi büyük ölçüde helyum ve karbondan meydana geliyor. Araştırmacılar gökcismini kaplayan karbon bulutlarının, yoğunlaşarak elmas oluşturduğunu tahmin ediyor.

Bugüne kadar incelenen yaklaşık 150 ötegezegen atmosferinden hiçbirinde tespit edilebilir seviyede moleküler karbon bulunmamıştı.

Zhang, "Bu, daha önce kimsenin görmediği yeni bir gezegen atmosferi türü" diyerek ekliyor:

Su, metan ve karbondioksit gibi bir ötegezegen üzerinde görmeyi beklediğimiz normal moleküller yerine, moleküler karbon, özellikle de C3 ve C2 gördük.

Karadul sistemi mi?

Araştırmacılar bu kadar yüksek oranda karbon içeren bir bileşimin nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışıyor. 

Gezegendeki sıcaklıklar 2 bin 40'la 650 derece arasında değişiyor. NASA'ya göre bu sıcaklıklarda moleküler karbon normalde diğer atom türleriyle bağlanır ve ancak gezegenin atmosferinde neredeyse hiç oksijen veya azot yoksa baskın hale gelir.

Pulsar ve ötegezegen ikilisi, bilim insanları tarafından bir tür "karadul sistemi" olarak değerlendiriliyor. Bu nadir sistemler, hızlı dönen bir pulsarın küçük, düşük kütleli bir yıldızla eşleşmesiyle meydana geliyor.

Bu sistemlerde küçük yoldaştan gelen madde, pulsara akarak zamanla onun daha hızlı dönmesine ve güçlü bir rüzgar oluşturmasına yol açıyor. Bu rüzgar ve radyasyon daha sonra daha küçük olan yoldaş yıldızı bombardımana tutarak ondan yavaş yavaş madde koparıyor. 

Karadul sisteminde pulsar, adını aldığı örümcek gibi, talihsiz eşini yavaş yavaş tüketiyor.

Bilim insanları sözkonusu ikilinin tipik bir karadul sistemi olmadığını ancak buna benzediğini düşünüyor. Ayrıca PSR J2322-2650b resmen yıldız değil, ötegezegen sınıfında yer alıyor.

Zhang, "Bu şey normal bir gezegen gibi mi oluştu? Hayır çünkü bileşimi tamamen farklı" diyerek ekliyor:

Acaba 'normal' karadul sistemleri gibi bir yıldızın dış kabuğunun soyulması sonucu mu oluştu? Muhtemelen hayır çünkü nükleer fizik saf karbon üretmiyor.

 Bilim insanları, bu tuhaf gökcisminin nasıl oluştuğunu ve atmosferinin neden bu kadar sıradışı olduğunu anlamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Independent Türkçe, Space.com, Interesting Engineering, NASA, The Astrophysical Journal Letters


Google, arama çubuğuna "artı" ekledi

Google'ın son yapay zeka modeli Gemini 3, testlerde diğer araçlardan daha iyi performans sergilemişti (Reuters)
Google'ın son yapay zeka modeli Gemini 3, testlerde diğer araçlardan daha iyi performans sergilemişti (Reuters)
TT

Google, arama çubuğuna "artı" ekledi

Google'ın son yapay zeka modeli Gemini 3, testlerde diğer araçlardan daha iyi performans sergilemişti (Reuters)
Google'ın son yapay zeka modeli Gemini 3, testlerde diğer araçlardan daha iyi performans sergilemişti (Reuters)

Google yapay zekayı arama motoruna entegre etme yolunda bir adım daha attı. Arama çubuğundaki büyüteç simgesi artı işaretiyle değiştirildi. 

Dünyanın en popüler arama motorunun giriş sayfası yıllardır sade bir tasarıma ve bazı temel işlevlere sahip.

Kullanıcılar merak ettikleri şeyleri zorlanmadan yazıp tek bir tuşla sonuçlara ulaşıyor. Zaman içinde buna sesle ve görselle arama özellikleri de eklendi.

Çubuğun başındaki büyüteç simgesi, anahtar sözcüklerle ilgili trend olmuş aramaları göstermeye yarıyordu. Ancak şirket bunun yerine bir artı işareti koyarak yeni işlevler ekledi.

Şimdilik dünyanın çeşitli yerlerinde görülen değişiklik Türkiye'de henüz mevcut değil. Ayrıca özellik mobil cihazlarda değil sadece masaüstünde erişme açık ve oturum açılmamış gizli modda çalışıyor.

Güncellemeyle ilgili Google henüz bir açıklama yapmadı.

Yeni eklenen bu artı işareti kullanıcıların dosya veya görsel yüklemesine olanak tanıyor. Bu sayede Google'ın Google’ın Gemini tabanlı yapay zeka  özellikleri devreye giriyor. Gemini içeriği inceleyerek kullanıcıların sorularına yanıt veriyor. 

Görsel kaldırıldı.
Test aşamasında olduğu belirtilen yeni özellik artı işareti, arama sonuçlarında yapay zekanın daha sık kullanılmasını hedefliyor (9to5Google)

CNET'in aktardığı üzere örneğin kullanıcılar bir maket kitinin talimatlarını yükleyince, parçaları nereden satın alabileceğini sorabiliyor.

Şirket daha önce de arama sonuçlarının yapay zekayla oluşturulan özetlerini sunmak gibi değişikliklerle teknolojiyi arama motoruna entegre etme yönünde adımlar atmıştı.

Bu yeni hamle de sektörün önde gelenleri arasındaki rekabetin kızıştığı bir döneme denk geldi.

Önceki haftalarda Gemini 3'ün bazı testlerde ChatGPT'yi geçmesinin ardından OpenAI'ın "kırmızı alarm" verdiği öne sürülmüştü.

Sektördeki bazı yorumcular, yapay zeka yarışında Google’ın öne geçtiğini savunuyor.

Independent Türkçe, 9to5Google, Android Police, CNET, Tech Times


Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD merkezli bir girişim, Elon Musk devralmadan önceki Twitter'ın orijinal işlevlerini ve markasını hayata döndüren yeni bir sosyal ağ kurmaya çalışıyor.

Operation Bluebird adlı Virginia merkezli girişim, "terk edilmiş" Twitter ticari markalarını geri almasına izin verilmesi için ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi'ne (USPTO) çoktan dilekçe sundu.

Musk'ın platformu 44 milyar dolarlık bir anlaşmayla devralmasından 9 ay sonra, Temmuz 2023'te Twitter'ın adı X olarak değiştirilmişti.

Şirket, X.com'a yönlendiren Twitter.com internet sitesinin hâlâ sahibi ancak eski kuruluşa ait tüm logoları veya referansları çevrimiçi ortamdan kaldırdı.

X ayrıca kuş odaklı terminolojiye gönderme yapan özellikleri de yeniden adlandırdı; örneğin "Birdwatch" (kuş gözlemi) adlı doğrulama programı artık "Topluluk Notları" diye biliniyor.

Operation Bluebird'ün twitter.new alan adına halihazırda sahip olması, ilgili kişilerin platformun muhtemel açılışından önce kullanıcı adı ayırtmasına olanak tanıyor.

İki tescilli marka avukatı Michael Peroff ve Stephen Coates bu girişimi yönetiyor. Coates daha önce 2014-2016'da Twitter'ın ticari marka, alan adı ve pazarlama müdür yardımcısı olarak görev yapmıştı.

Operation Bluebird'ün USPTO'ya yaptığı başvuruda "Twitter ve Tweet markaları, X Corp.'un ürünlerinden, hizmetlerinden ve pazarlamasından tamamen silindi, efsanevi kuş logosu fiilen terk edildi ve markayı kullanmaya devam etme niyeti sözkonusu değil" ifadeleri yer alıyor.

Bluebird işbu dilekçede, X Corp.'un Twitter markasındaki haklarından yasal olarak vazgeçtiği, tartışmalı markaların yeniden kullanılmasına dair hiçbir niyeti olmadığı, USPTO'ya yanlış beyan ve bildirimlerde bulunarak sahtekarlık yapmayı sürdürdüğü gerekçesiyle, tüm tartışmalı markaların iptalini talep etmektedir.

Dilekçede ayrıca şirketin isminin Twitter'dan X'e çevrilmesinden kısa süre önce Musk'ın yaptığı bir paylaşıma da değiniliyor.

Musk, 23 Temmuz 2023'te "Ve yakında Twitter markasına ve yavaş yavaş tüm kuşlara veda edeceğiz" diye yazmıştı.

Musk ve X'in USPTO dilekçesine yanıt vermek için şubata kadar vakti var. The Independent cevap hakkı için X'le temasa geçti.

Independent Türkçe