NASA teleskobu, evrenin karanlık çağlarını sona erdiren galaksiyi keşfetti

JADES GS-z13-1 galaksisi (kırmızı nokta), evrenin kritik süreçlerinden birinin sanılandan daha önce başladığına işaret ediyor (NASA/ESA/CSA)
JADES GS-z13-1 galaksisi (kırmızı nokta), evrenin kritik süreçlerinden birinin sanılandan daha önce başladığına işaret ediyor (NASA/ESA/CSA)
TT

NASA teleskobu, evrenin karanlık çağlarını sona erdiren galaksiyi keşfetti

JADES GS-z13-1 galaksisi (kırmızı nokta), evrenin kritik süreçlerinden birinin sanılandan daha önce başladığına işaret ediyor (NASA/ESA/CSA)
JADES GS-z13-1 galaksisi (kırmızı nokta), evrenin kritik süreçlerinden birinin sanılandan daha önce başladığına işaret ediyor (NASA/ESA/CSA)

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), evrenin en eski galaksilerinden birinden beklenmedik bir ışık yakaladı. Bilim insanları evrenin karanlık çağının sanılandan daha erken sona ermiş olabileceğini söylüyor.

Standart modele göre 13,8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'nın ardından evren muazzam bir hızda genişledi ve sonra soğumaya başladı. Karanlık çağlar diye bilinen yüzlerce milyon yıllık bir dönem boyunca evren, çok yoğun bir hidrojen sisiyle kaplıydı.

Ancak daha sonra ilk yıldızların, galaksilerin ve kara deliklerin oluşmasıyla ortaya çıkan ultraviyole ışınlar, nötr haldeki hidrojeni iyonize etmeye başladı ve "kozmik şafak" denen olayla evrenin "ışıkları yandı". 

Yeniden İyonlaşma Çağı diye bilinen bu dönemin, Büyük Patlama'dan yaklaşık 1 milyar yıl sonra sona erdiği düşünülüyor. Ancak JWST'nin son gözlemleri daha erken bir tarihe işaret ediyor.

NASA öncülüğünde geliştirilen teleskobu kullanan bilim insanları, Büyük Patlama'dan yaklaşık 330 milyon yıl sonraki döneme ait bir galaksi tespit etti. Evren genişledikçe, uzaktaki cisimlerden gelen ışık, spektrumun kırmızı ucuna doğru kayıyor. Kırmızıya kayma ya da Doppler etkisi denen bu olgu sayesinde ışığın ne kadar uzaktan geldiği anlaşılıyor.

Uluslararası araştırma ekibi, JADES-GS-z13-1 isimli galaksiden gelen ışığı incelerken şaşırtıcı bir şeyle de karşılaştı: ultraviyole ışıkta saptanan Lyman-alfa emisyonu adlı parlak dalga boyu.

Bulguları hakemli dergi Nature'da dün (26 Mart) yayımlanan çalışmaya göre bu ışıma, iyonlaşma sürecine işaret ediyor ve bilim insanlarının bu dönemden beklediğinden çok daha parlak. Bilim insanları, hidrojen gazını iyonize edecek kadar yıldız oluşmadan bu ışığın Dünya'ya ulaşmaması gerektiğini söylüyor.

Arizona Üniversitesi'nden Kevin Hainline ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Evrenin nasıl geliştiğine dair anlayışımızı göz önüne alınca, gerçekten böyle bir galaksi bulmamalıydık" diye açıklıyor: 

Erken evreni, güçlü fenerleri bile bulmayı son derece zorlaştıracak kalın bir sisle örtülü olarak düşünebiliriz ancak burada bu galaksiden gelen ışık demetinin perdeyi deldiğini görüyoruz. Bu büyüleyici emisyon çizgisi, evrenin nasıl ve ne zaman yeniden iyonlaştığına dair muazzam çıkarımlara sahip.

Ekip, galaksiden gelen bu emisyonun kaynağını henüz bilmiyor. Ancak galaksi çekirdeğindeki yıldız oluşum sürecinden veya yıldızları parçalayan süper kütleli bir kara delikten kaynaklanabileceğini söylüyorlar. 

Evrenin ilk dönemlerine ışık tutan JWST, JADES-GS-z13-1'den eski başka galaksiler de keşfetmişti. Ancak bunlarda yeniden iyonlaşmaya dair izlere rastlanmamıştı. 

Daha sonra yapılacak gözlemler, evrenin karanlık çağlarının ne zaman bittiğine dair daha net bir fikir sunabilir.

Kopenhag Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Joris Witstok son bulgular hakkında "Mevcut tüm kanıtlar yeniden iyonlaşmanın oldukça 'geç' ve ani bir şekilde gerçekleştiğine işaret ediyor" diyor:

Büyük Patlama'dan 300 milyon yıl sonra başlamış olabileceğine dair kanıtımız, modellerimizi değiştirmemiz gerekebileceği anlamına geliyor.

Independent Türkçe, NASA, Reuters, ABC, Nature



Dünyanın en gelişmiş biyonik eli: Koldan ayrılıp kendi başına hareket ediyor

Open Bionics'in patronu Samantha Payne, Hero Pro'nun önde gelen biyonik ellerden iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü olduğunu söylüyor (Open Bionics)
Open Bionics'in patronu Samantha Payne, Hero Pro'nun önde gelen biyonik ellerden iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü olduğunu söylüyor (Open Bionics)
TT

Dünyanın en gelişmiş biyonik eli: Koldan ayrılıp kendi başına hareket ediyor

Open Bionics'in patronu Samantha Payne, Hero Pro'nun önde gelen biyonik ellerden iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü olduğunu söylüyor (Open Bionics)
Open Bionics'in patronu Samantha Payne, Hero Pro'nun önde gelen biyonik ellerden iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü olduğunu söylüyor (Open Bionics)

Birleşik Krallık merkezli bir girişim, kullanıcıdan ayrıldığında bile çalışabilen, dünyanın ilk kablosuz biyonik kolunu tanıttı.

Bristol merkezli Open Bionics, dünyanın en gelişmiş robotik uzvu olduğunu iddia ettiği yeni Hero biyonik kolunu geliştirmeye 4 yıl harcadı.

Open Bionics'in kurucu ortağı ve CEO'su Samantha Payne, The Independent'a yaptığı açıklamada, "Önde gelen biyonik ellerden iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü olmasının yanı sıra halihazırda en hafif el ve bütünüyle su geçirmez ve tamamen kablosuz olan ilk el” dedi.

Bu, sektör için büyük bir değişim adımı ve hem tıp alanından hem de hastalardan gelen ilgi ve heyecan bizi gerçekten memnun ediyor. Bilimkurgudan fırlamış gibi.

MyoPods adı verilen kablosuz EMG elektrotlarını kullanan cihaz, ampute kişinin kolunun üstünde duruyor ve kas sinyallerini okuyor. Daha sonra bu sinyallerle biyonik parmaklara hareket komutu veriyor.

Menenjit yüzünden küçük bir çocukken iki elini de kaybeden 19 yaşındaki Tilly Lockey, son 9 yıldır Open Bionics tarafından geliştirilen biyonik kolları kullanıyor.

Lockey, geri bildirimleriyle geliştirilmesine yardımcı olduğu son modelin işlevsellik ve teknoloji açısından rakipsiz olduğunu söylüyor.

Lockey "Yeni teknolojinin iyi olacağını bilsem de ilerleme düzeyi karşısında şoke olmayı beklemiyordum" diyor.

Kollar çok daha güçlü. Kendi elimi çıkarabiliyorum ve soketimdeki kablosuz sensörler aracılığıyla onu kontrol ederek bir masanın üzerinden sürünmesini ve bana geri dönmesini sağlayabiliyorum. Bu teknolojinin ne kadar epik olduğunu hayal bile edemezsiniz.

2014'te açıldığından bu yana en az bin kullanıcıya ulaşan Open Bionics, 3D tarama ve 3D baskı yöntemlerini kullanarak ampute kişilere özel biyonik kollar üretiyor.

En son model, kullanıcıların ellerini başka eklentilerle değiştirebilmelerine olanak tanıyarak farklı aktiviteler arasında kolayca geçiş yapabilmelerini sağlıyor.

Lockey "Artık bileklerimi 360 derece döndürebiliyorum ve esnetebiliyorum. Gerçekten de bunu yapabilen başka bir kol yok" dedi.

Başka hiçbir kol, kablosuz ve su geçirmez değil ve diğer her şeyden daha hızlı ve halihazırda en hafif biyonik el. Bunu nasıl başardılar bilmiyorum. Hiç olmadığım kadar güçlüyüm.

Independent Türkçe