Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

Hackmanac'ın 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’na dair bir okuma

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
TT

Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)

Muhammed el-Cedi

Dijital teknolojilere olan küresel bağımlılık arttıkça siber tehditler daha tehlikeli ve karmaşık bir hal alıyor. Dijital güvenlik artık bir lüks veya ek bir seçenek değil, aksine modern ekonomiler, altyapılar ve toplumlar için ilk savunma hattına dönüştü. Dijital dönüşüme doğru hızla ilerleyen ve teknolojiyi soluyan bir dünyada, “dijital belirsizlik” (digital uncertainty) çağına girmeye başladık ve bu, tüm dünyanın siyasal, ekonomik ve toplumsal güvenliğinin kalbini vurmaya başladı.

Hackmanac Merkezi, dördüncü olan 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’nda, dünyanın benzeri görülmemiş dijital gerginliğin yeni bir safhasına girdiğini doğrulayan rahatsız edici gerçekleri ortaya koydu. Raporda, sadece bir yıl içinde gerçekleşen binlerce başarılı siber saldırı incelenerek, ağların ön cepheye dönüştüğü ve yazılım saldırılarının sessiz imha silahları haline geldiği bir dönemin kasvetli tablosu çizildi. Hükümet altyapılarının hack'lenmediği, sağlık sisteminin şantajla tehdit edilmediği veya büyük bir şirketin siber saldırıya uğramadığı gün geçmiyor.

8 binden fazla başarılı saldırı

Rapora göre, 2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı gerçekleşti ve bu bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir yükseliş anlamına geliyor. Saldırıların şiddetinde önemli bir artış yaşanırken, ortalama zarar endeksi (ESIX©) yüzde 3,8 arttı. Saldırıların hedefinde artık ikincil önemde veya çevresel sistemler değil, üretim, bilim ve teknoloji, sağlık gibi hayati sektörler var. Saldırılardan en fazla payı yüzde 15 ile imalat sektörü aldı. Onu yüzde 10 ile teknoloji ve bilimsel araştırma sektörü, ardından yüzde 33'lük şoke edici artışın görüldüğü sağlık sektörü takip etti. Bu dağılım, saldırganların davranışlarında stratejik bir değişimi ortaya koyuyor; zira artık amaçları sadece anlık finansal kazanç elde etmek değil, derin ekonomik ve toplumsal zararlar vermek.

Dark Web

Hackmanac'ın raporu sahnenin karanlık tarafını, yani Dark Web'i de atlamıyor. Saldırıların yüzde 55'ten fazlası geleneksel medya takibinin dışındaki Dark Web kaynakları üzerinden tespit edildi. Burası, çalınan verilerle, karmaşık saldırı araçlarıyla ve organize bilgisayar korsanlığı anlaşmalarıyla dolu paralel bir dünya ve kamuoyunun haberi olmadan, koruyanlar ile saldıranlar arasında sessiz savaşlar yaşanıyor.

Saldırı araçları düzeyinde ise kötü amaçlı yazılımlar (Malware; işlev bozan, bilgi toplayan ve cihazlara erişim sağlayan yazılımlar) hâlâ mevcut. Sosyal mühendislik (social engineering; bilgilerinizi siz fark etmeden çalmaya yönelik akıllıca hileler) tüm saldırıların yüzde 66'sını oluşturuyor, ancak artık tek silah değil. DDoS saldırıları (sunuculara işleme kapasitesini aşan sahte oturum açma isteği göndererek çökmesine yol açan bir saldırı türü) yüzde 83 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı. Dijital kimlik hırsızlığı ve sosyal mühendislik saldırıları ise yüzde 39 arttı. En tehlikelisi ise saldırıların artık çok teknikli hale gelmesi, gasp, bilgisayar korsanlığı ve veri bozmayı bir arada yapabilmesi, bunlar saldırılara karşı koymayı daha da zorlaştırıyor. Raporda, saldırıların daha profesyonel hale geldiği, kötü amaçlı yazılımların kullanımında önemli artış olduğu ve fidye yazılımı çetelerinin faaliyetlerinin devam ettiği belirtiliyor. Hatta fidye yazılımı saldırıları (verilerinizi şifreleyen veya saklayan ve bunların karşılığında fidye talep eden dijital virüsler) hâlâ öncü konumda ve bu saldırılara RansomHub ve LockBit 3.0 gibi gruplar öncülük ediyor. Öyle ki kaydedilen tüm saldırıların yüzde 20'sinden fazlasını tek başlarına gerçekleştirdiler.

Rusya ve Çin yok

Saldırıların jeopolitik haritası incelendiğinde, saldırıların yüzde 42'sinin hedefinin ABD olduğu, ABD'yi İtalya, İngiltere ve Kanada'nın izlediği görülüyor. Rusya ve Çin'in kurban listelerinde göreceli olarak yer almaması, bir cevap sunmaktan ziyade daha fazla soru işareti doğuruyor. Bu iki ülkede bilginin sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, kendilerine yönelik saldırıların gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırıyor.

Dijital tehdit giderek artarken, daha tehlikeli özel bir gelişme öne çıktı; devletlerin siber saldırı arenasına giriş yapması. Tehditler artık yalnızca tek başına hareket eden bilgisayar korsanları veya fidye yazılımı çeteleriyle sınırlı değil. Bunun yerine ülkeler, politik, ekonomik ve yıkıcı casusluk amaçlarıyla sistematik bilgisayar korsanlığı eylemlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekliyorlar. Nitekim bilgi savaşı yüzde 64 oranında artarken, internet, geleneksel angajman kurallarının dışında, karada değil, kablolar ve uydu ağları üzerinden yürütülen sessiz bir savaş arenasına dönüştü.

Körfez mercek altında

Bölgesel nüfuzu ve Vizyon 2030 projeleriyle dikkat çeken Suudi Arabistan, yaşadığı büyük dijital dönüşüm nedeniyle bu siber savaşın dışında kalmadı ve cazip bir hedef haline geldi. Siber güvenlik altyapısını güçlendirmeye yönelik büyük yatırımlarına rağmen, saldırıların gelişmesi ve özellikle hayati öneme sahip petrol ve finans sektörlerine yönelik saldırıların artması, sürekli bir teyakkuz hali ve proaktif yaklaşımlar gerektiriyor. Bu, sürekli bir zorluk olmaya devam ediyor ve hem hücum hem de savunma stratejilerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Küresel rekabet ve cazibe alanı

BAE ise bölgenin en gelişmiş dijital ekonomilerinden biri olarak öne çıkan bir hedef haline geldi. Teknolojik yeniliklerdeki hızlı ilerlemesine, yapay zekâ ve akıllı şehirler alanındaki projelerine rağmen saldırı dalgasından kurtulamadı. Ülke, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi gibi girişimler aracılığıyla katı standartlar uygulamak da dahil olmak üzere dijital alanını korumak için esnek ve gelişmiş bir politika benimsemiş olsa da siber tehditler sürekli güncelleme ve geliştirme gerektiriyor.

Stratejik bir sıçramaya ihtiyaç var

Kuveyt, dijital altyapısını entegre etme ve dijital güvenliğini artırma yönündeki kademeli gelişimine ve yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen, hâlâ proaktif siber analiz çözümlerinin benimsenmesini hızlandırmaya, saldırılara gerçekleşmeden önce karşılık verebilecek yerel güçler oluşturmaya ihtiyacı var. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre dijital dünyada yavaş savunma politikalarından akıllı saldırı politikalarına geçmek artık bir lüks değil, varoluşsal bir zorunluluk. Küresel çapta saldırıların artmasıyla birlikte Kuveyt’in yapay zekâ ve derin siber analizlere dayalı önleyici ve proaktif modellere ihtiyacı bulunuyor. Kanunları iyileştirmek yeterli değil, bilakis tehditleri istisnai değil, kaçınılmaz olarak ele alan sürdürülebilir bir savunma ortamı inşa edilmeli.

Bu rapordan sonra nereye yönelmeliyiz?

Hackmanac raporu açık ve net bir uyarıda bulunuyor; Arap ve Körfez bölgelerimiz de dahil olmak üzere dünya giderek artan bir dijital açıklık ile karşı karşıya.

Dijital dönüşümdeki dalgalanmalar ışığında, tehditler oluşmadan önce onları tespit edebilecek dijital istihbarat birimleri kurmak, saldırıları engellemek için uzmanlaşmış araştırma merkezleri, bölgesel iş birlikleri kurarak ulusal siber güvenliği güçlendirmek yoluyla “müdahale” politikasından “öngörme” politikasına geçilmesi gerekiyor.

Tehditler artık sadece teknik raporlardaki rakamlardan ibaret değil, çatışma ve nüfuz araçlarına silah seslerinin değil, çalınan verilerin ve felç olmuş altyapının çığlıklarının duyulduğu savaş alanlarına dönüşmüş durumda.

Sadece yüksek elektronik duvarlar inşa etmek yeterli değil, aynı zamanda saldırıları öngörebilen ve savaş mantığının değiştiğini anlayabilen uyanık zihinler inşa etmek de gerekiyor.

Artık “Saldırıya uğrayacak mıyız?” sorusunu değil, “Ne zaman, nasıl saldırıya uğrayacağız ve buna karşılık vermeye hazır mıyız?” sorusunu sormalıyız.

Hackmanac raporu tek bir cümleyle durumu acı ve vurucu bir şekilde özetliyor:

“Sorunun büyüklüğü başlı başına bir sorun haline geldi.”

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Apple'ın 230 dolarlık iPhone aksesuarı çoraba benzetildi

Fotoğraf: Apple
Fotoğraf: Apple
TT

Apple'ın 230 dolarlık iPhone aksesuarı çoraba benzetildi

Fotoğraf: Apple
Fotoğraf: Apple

Apple, en son ürünüyle müşterilerini şaşkına çevirdi: iPhone taşımak için yapılmış bir tasarım çorap.

Aslında buna "iPhone Pocket" (iPhone Cebi) adını verdiler ama özünde iPhone'u sıkıca saran bir deliğe sahip örme bir kumaş parçası ve çanta veya telefon askısı gibi çapraz takılabiliyor.

Japon moda markası Issey Miyake'yle işbirliği içinde sınırlı sayıda üretilen bu kese, mavi, kahverengi veya siyah renk seçenekleriyle 229,95 dolara satışa sunuldu. Diğer renk seçenekleriyle (parlak turuncu, sarı, mor, pembe ve turkuaz dahil) daha kısa bir versiyonu da 149,95 dolara mevcut ve bunu da kola takmak veya çantaya bağlamak mümkün.

Çarşamba günü (11 Kasım) işbirliğinin duyurulmasının ardından tüketiciler ürün ve yüksek fiyatı hakkındaki kafa karışıklıklarını dile getirirken, bir kişi Instagram'da "Millet, bu bir çorap" yazdı.

Bazıları da iPhone kesesinin güvenli bir kilidi veya fermuarı olmadığını, bunun da telefon hırsızlarının işini kolaylaştıracağını belirtti.

dfgt
Apple'ın iPhone Pocket'ı (Apple)

Bir kullanıcı, "Çalmayı kolaylaştırıyor! Harika" yorumunu yaparken, bir diğeri de ekledi: 

Londra'da kolunuzdan bir nanosaniyede kapılır.

Bir diğeriyse "Paramı bir telefon çorabına harcadığımı düşünsenize" dedi. 

Tüm bunların üstüne bir de adaptör için ekstra ücret alıyorlar.

iPhone Pocket, 2000'lerin iPod sock (iPod çorabı) icadına benzetildi. Bunlar, Apple'ın taşınabilir medya oynatıcılarına kılıf olarak 2004'te piyasaya sürdüğü, çeşitli renklerdeki örme çoraplardı. Ürün 2012'de piyasadan çekilmişti.

Instagram'da bir kişi, "iPod sock geri döndü" diye yazarken, bir diğeri de "iPod sock gibi mi…?" diye ekledi.
 

rg
Apple'ın iPhone Pocket'ının arkasında Japon moda markası Issey Miyake var (Apple)

Apple, yeni ürünün "'bir kumaş parçası' konseptinden ilham aldığını ve iPhone'u tamamen sararken günlük eşyalara uyacak şekilde genişleyen benzersiz bir 3 boyutlu örme yapıya sahip olduğunu" ifade ediyor.

File kumaş, Issey Miyake'nin popüler serisi Pleats Please için ürettiği orijinal pileli kumaşı referans alıyor.

Ürün açıklamasında şöyle yazıyor:

Gerildiğinde, açık kumaş içindekileri incelikle ortaya çıkarır ve iPhone ekranınıza göz atmanızı sağlar. Ek bir cep oluşturma fikrinden doğan, aynı zamanda eğlenceli ve çok yönlü olan iPhone Pocket, kısa askı (8 renk) ve uzun askı (üç renk) seçenekleriyle sunuluyor ve elde tutma, çantaya bağlama veya doğrudan vücuda takma gibi çeşitli kullanım stillerine uygun.

Independent Türkçe


Trump Social'ın yapay zekası, ABD Başkanı'nı yalanlıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın platformu Truth Social'daki yapay zeka aracı, ilk olarak ağustosta beta testine açılmıştı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın platformu Truth Social'daki yapay zeka aracı, ilk olarak ağustosta beta testine açılmıştı (Reuters)
TT

Trump Social'ın yapay zekası, ABD Başkanı'nı yalanlıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın platformu Truth Social'daki yapay zeka aracı, ilk olarak ağustosta beta testine açılmıştı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın platformu Truth Social'daki yapay zeka aracı, ilk olarak ağustosta beta testine açılmıştı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, söylediklerinin gazeteciler tarafından kontrol edilmesine yabancı değil ancak yeni habere göre, açıklamaları artık kendi sosyal medya platformu tarafından incelenip sorgulanıyor.

The Bulwark'ın haberine göre, ana şirketinin çoğunluk hissesi Trump'a ait olan Truth Social'daki yapay zeka arama aracı, gümrük vergileri, 2020 seçimi ve 6 Ocak'ta ABD Kongre Binası baskını da dahil ABD Başkanı'nın birçok iddiasına karşı çıkıyor.

Medya kuruluşunun aracın tarafsızlığını test etmek amacıyla sorduğu 5 sorudan ilk şuydu:

Trump'ın Gümrük Vergileri Amerikan halkına mali yük bindiriyor mu?

Perplexity tarafından desteklenen yapay zeka aracı, "Evet" diye yanıtladı.

"Gümrük vergileri, ABD'li ithalatçıların ödediği ve büyük ölçüde yüksek fiyatlar yoluyla yansıttığı ithalat vergileridir, bu nedenle maliyetler çoğunlukla Amerikan işletmeleri ve tüketicileri tarafından karşılanır" diye ekledi.

Bu yanıt, ABD Başkanı'nın gümrük vergileri hakkında söylediklerinin tam tersi. Trump, vergilerin "Amerikalılara hiçbir maliyeti olmadığını" ve Çin gibi diğer ülkelerin hızlı fiyat artışlarını "muhtemelen kabul edeceğini" söylemişti.

The Bulwark, Trump'ın 2020 seçiminin "çalındığı" ve "hileli" olduğu iddialarının doğru olup olmadığını da sordu.

Yapay zeka aracı, "Mahkemeler, Trump'ın kendi danışmanları ve resmi soruşturmalar, Trump'ın tekrarlanan iddialarına rağmen 2020 seçiminin 'hileli' olduğuna veya 'çalındığı'na dair hiçbir kanıt bulamadı" diyerek başkanın süregelen iddialarından birini yalanladı.

Yapay zeka aracı, Trump'ın 6 Ocak'taki Kongre Binası ayaklanması, gıda fiyatları ve Nobel Barış Ödülü’nü kazanması gerektiğine dair gerekçe gösterdiği yurt dışındaki savaşların sona erdirilmesine katkısı hakkındaki açıklamalarıyla da çelişti.

efrgt
Üç yıllık bir girişim olan Perplexity, Amazon'un kurucusu Jeff Bezos ve çip üreticisi Nvidia'dan güçlü finansal destek alıyor (AP)

Bulwark'ın testi, Truth Social'ın ağustosta beta testlerine başladığı yapay zeka arama aracını piyasaya sürmesinden birkaç ay sonra gerçekleşti.

Amazon'un kurucusu Jeff Bezos ve çip üreticisi Nvidia tarafından desteklenen, en büyük yapay zeka destekli arama motorlarından biri olan Perplexity'yle ortaklık kuran Truth Social, "kullanıcılarının erişebildiği bilgi miktarını katlanarak artırmayı" hedeflediğini açıklamıştı.

Aracın kullanıma sunulmasından kısa süre sonra Axios kendi testini gerçekleştirmişti. Truth Social yapay zeka aracına ve Perplexity'nin herkese açık sürümüne bir dizi soru yöneltmiş, ardından yanıtları karşılaştırmıştı.

Axios, "Çoğu durumda yanıtlar genel olarak benzerdi ancak yanıtlarda gösterilen kaynaklar aynı değildi" diye bildirmişti.

Örneğin Truth Social'ın yapay zeka aracında en çok alıntı yapılan kaynak Fox News'tu. Öte yandan Perplexity'nin kamuya açık versiyonunda Wikipedia, YouTube, Reddit ve NPR gibi daha çeşitli kaynaklardan gelen yanıtlar yer alıyordu.

Independent Türkçe


Yapay Zeka Soğuk Savaşı kızışıyor: “Her şey yeniden belirlenecek”

Analizde, ABD ve Çin arasındaki yapay zeka mücadelesinin küresel ekonomi için sonuçları olacağına da değiniliyor (Reuters)
Analizde, ABD ve Çin arasındaki yapay zeka mücadelesinin küresel ekonomi için sonuçları olacağına da değiniliyor (Reuters)
TT

Yapay Zeka Soğuk Savaşı kızışıyor: “Her şey yeniden belirlenecek”

Analizde, ABD ve Çin arasındaki yapay zeka mücadelesinin küresel ekonomi için sonuçları olacağına da değiniliyor (Reuters)
Analizde, ABD ve Çin arasındaki yapay zeka mücadelesinin küresel ekonomi için sonuçları olacağına da değiniliyor (Reuters)

ABD ve Çin arasındaki yapay zeka rekabeti, Soğuk Savaş'ı andıran bir güç mücadelesine dönüşürken, "her şeyin yeniden tanımlanabileceği" bir dönemin kapısını aralıyor.

Wall Street Journal'ın analizinde, ABD'nin ileri seviye yapay zeka çiplerinin ihracatına getirdiği kısıtlamalarla Çin'i zor durumda bırakmaya çalıştığı ancak Pekin yönetiminin kendi stratejileriyle engelleri aşmaya kararlı olduğu belirtiliyor. 

Pekin yönetiminin 2024 ilkbaharında teknoloji yöneticileri üzerindeki baskıyı artırmaya başladığı aktarılıyor. Ardından DeepSeek, 9 aylık yoğun çalışmayla Silikon Vadisi'ni sarsan bir yapay zeka modeli geliştirdi. Model, casusluk yaptığı iddiasıyla İtalya, Güney Kore, ABD, Avustralya, Tayvan ve Hindistan tarafından yasaklanmıştı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan kaynaklar, Çin Başbakanı Li Çiang'ın düşük maliyetine rağmen Amerikan rakipleriyle aynı seviyede sonuçlar üreten büyük dil modelinden gurur duyduğunu söylediğini belirtiyor. Bunun ardından Çin'in yapay zeka ve teknoloji alanındaki finansmanı iyice artırdığı ve ABD'yle rekabetin kızıştığı ifade ediliyor. 

Haberde, tırmanan yapay zeka rekabetinin Soğuk Savaş'ın bilimsel-teknolojik yarışını andırdığı vurgulanıyor.

Bu yarışın "ABD ve Çin borsalarını canlandıran ve dünya çapında yeni ekonomik büyüme kaynakları sunan teknoloji harcamalarındaki artışın temelini oluşturduğuna" dikkat çekiliyor. 

İki ülke arasındaki yapay zeka rekabetinin sadece teknoloji sektörünü değil toplumu ve jeopolitik yapıları tümden değiştirebileceği yorumu yapılıyor. 

Analizde ABD'nin en güçlü yapay zeka modellerini üreterek hâlâ önde olduğu yazılıyor. Ayrıca Çin'in gelişmiş çip üretiminde de ABD'ye yetişemediği, 2025'in ilk yarısında yapay zeka girişimlerine 104 milyar dolarlık yatırım yapan Amerikan finansal gücünün gerisinde kaldığı ifade ediliyor. 

Öte yandan Çin'in yetenekli mühendislerden oluşan devasa bir nüfusa, daha düşük maliyetle üretim imkanlarına ve genellikle ABD'den daha hızlı ilerleyen devlet öncülüğünde bir kalkınma modeline sahip olduğuna dikkat çekiliyor. Pekin'in yarışta tüm bunları kendi lehine kullanmak istediği aktarılıyor. 

Pekin yönetiminin, güneş ve rüzgar enerjisinin bol miktarda güç sağladığı İç Moğolistan Özerk Bölgesi gibi yerlerde bilgi işlem merkezlerini geliştirdiği ifade ediliyor. Böylelikle yüzlerce veri merkezinin birbirine bağlanması ve 2028'e kadar devasa bir bilgi işlem havuzu oluşturulması planlanıyor.  

Joe Biden yönetiminde yapay zeka çiplerine yönelik ihracat kontrollerinin hazırlanmasına rol oynayan Chris McGuire, Çin'le ABD arasındaki farkın çok fazla olmadığını ve Pekin'in arayı hızla kapattığını söylüyor. 

İş danışmanlığı firması DGA-Albright Stonebridge Group'tan Paul Triolo ise rekabete dair şu değerlendirmeleri yapıyor: 

Yapay Zeka Soğuk Savaşı'nın maliyeti şimdiden yüksek ve daha da artacak. ABD ve Çin arasındaki yapay zeka silahlanma yarışında taraflar, rakibin gelişmiş yapay zeka oluşturma sürecinde kısıtlamalara uymayacağını düşünüyor. Bu yüzden sözkonusu yarış kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet haline geliyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Tech Crunch