Emilia Clarke'tan "çıplaklık" itirafı: "Sormadıkları sürece sorun yok"

Britanyalı oyuncu, şu anda Secret Invasion'da Samuel L. Jackson, Ben Mendelsohn, Olivia Colman ve Cobie Smulders'la birlikte rol alıyor (HBO)
Britanyalı oyuncu, şu anda Secret Invasion'da Samuel L. Jackson, Ben Mendelsohn, Olivia Colman ve Cobie Smulders'la birlikte rol alıyor (HBO)
TT

Emilia Clarke'tan "çıplaklık" itirafı: "Sormadıkları sürece sorun yok"

Britanyalı oyuncu, şu anda Secret Invasion'da Samuel L. Jackson, Ben Mendelsohn, Olivia Colman ve Cobie Smulders'la birlikte rol alıyor (HBO)
Britanyalı oyuncu, şu anda Secret Invasion'da Samuel L. Jackson, Ben Mendelsohn, Olivia Colman ve Cobie Smulders'la birlikte rol alıyor (HBO)

Game of Thrones'da Daenerys Targaryen'i canlandıran Emilia Clarke, HBO'nun 8 sezon süren ve büyük beğeni toplayan dizisinde geçirdiği "üzücü" dönemi anlattı. Aktris, güncel çalışmaları hakkında konuşurken, 2018'de sona eren ancak spin-off dizisi House of the Dragon'la devam eden dizideki deneyimini paylaştı.

Los Angeles Times'a verdiği röportajda oyuncu, Game of Thrones'un finalinden yıllar sonra hâlâ tüm bu deneyimi sindirmeye çalıştığını itiraf etti. İki anevrizma geçirmesi ve babasını kaybetmesi gibi kişisel sorunlarla uğraşırken bir yandan da şöhretle başa çıkmaya çalışmanın onu zorladığını anlatan oyuncu, bu deneyim ve canlandırdığı karakter için minnettar olduğunu da sözlerine ekledi.

O dizide gerçekten üzgün olduğum zamanlar oldu, çünkü sadece 20'li yaşlarında genç bir kadındım. Tüm bunlar Game of Thrones devam ederken yaşandığı için bazen çok kafa karıştırıcı olabiliyordu. Daenerys'in belli bir kalitenin üstünde görüldüğünü umuyorum, ne mutlu bana ki durum böyle. İnsanlar bana çıplaklık hakkında soru sormadıkları sürece sorun yok.

Game of Thrones'da aynı karakteri uzun süre canlandırdıktan sonra Clarke, "farklı deneyimlere ihtiyaç duyduğu" için sinema ve tiyatroya yöneldiğini söyledi. Daha önce yapma şansı bulamadığı her şeyi yapmak istediğini vurgulayan Clarke, M.O.M.: Mother of Madness'la çizgi roman yazarlığına da el atmıştı.

McCarthy adlı biyografik filmde, ABD Senatörü Joseph McCarthy'nin eşi Jean Kerr rolünde izleyicilerin karşısına çıkacak olan Clarke, An Ideal Wife'da da Oscar Wilde'ın eşi, İrlandalı yazar Constance Lloyd rolünde oynayacak.

Game of Thrones'ta çalışmanın getirdiği uzun süreli bağlılığa sahip olmayan projelerde yer almayı tercih eden 36 yaşındaki Clarke, oyuncu olarak seçeneklerini genişletmeye çalıştığını belirtti.

Mevcut ve gelecek rolleri filmografisine çeşitlilik katacak olsa da Britanyalı oyuncunun canlandırdığı unutulmaz Daenerys karakteri, onun en ikonik rolü olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Independent Türkçe, Los Angeles Times, ScreenRant



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe