Game Of Thrones'daki Daenerys detayı tüm Targaryenleri değiştirdi

Yazar George R. R. Martin'in kitaplarındaki önemli ayrıntı, HBO'nun meşhur dizisinde değiştirildi

8 sezon boyunca devam eden Game of Thrones, tam 59 Emmy kazanmıştı (HB0)
8 sezon boyunca devam eden Game of Thrones, tam 59 Emmy kazanmıştı (HB0)
TT

Game Of Thrones'daki Daenerys detayı tüm Targaryenleri değiştirdi

8 sezon boyunca devam eden Game of Thrones, tam 59 Emmy kazanmıştı (HB0)
8 sezon boyunca devam eden Game of Thrones, tam 59 Emmy kazanmıştı (HB0)

Emilia Clarke'ın canlandırdığı Daenerys Targaryen, Game of Thrones'un başından itibaren George R. R. Martin'in Westeros hikayesinin kritik bir parçası olarak sunuldu. 

Başlangıçta itaatkâr bir prenses olarak görülse de Daenerys, ailesinin karmaşık geçmişini ve kendi kişisel kayıplarını iktidara yükselmek için motivasyon olarak kullandı. 

Deliliğe yenik düştü

Game of Thrones'un 8. sezonunun sonunda Daenerys, Demir Taht'ı ele geçirdi ancak aynı zamanda Yedi Krallık için zorlu bir tehdit olduğunu da kanıtladı.

Daenerys, yeni bir Targaryen hanedanının başlangıcı ve "Deli Kral" II. Aerys Targaryen'den bu yana ailenin ilk hükümdarı olmak yerine, deliliğe yenik düştü ve sonunda Jon Snow tarafından öldürüldü.

Dizinin değiştirdiği "dev" ayrıntı

Dany'nin yolculuğunun romanlarda nasıl sonuçlanacağı belli değil. Game of Thrones'un kaynak materyalde bazı değişiklikler yaptığı, özellikle de dizinin olay örgüsünün kitapların önüne geçtiğiyse bir gerçek.

Britanyalı oyuncu Clarke, Daenerys rolündeki performansıyla 4 kez Emmy ödülüne aday gösterilmişti (HBO)

Britanyalı oyuncu Clarke, Daenerys rolündeki performansıyla 4 kez Emmy ödülüne aday gösterilmişti (HBO)
Britanyalı oyuncu Clarke, Daenerys rolündeki performansıyla 4 kez Emmy ödülüne aday gösterilmişti (HBO)

Bununla birlikte en başından beri, özellikle karakter görünümleri karşılaştırıldığında, kitap ve dizi arasında keskin farklılıklar vardı. Daenerys'in Game of Thrones'daki görünümü sık sık kitapla karşılaştırılsa da, dizinin değiştirdiği büyük bir ayrıntı var ki bunu aşmak zor.

Daenerys ve Targaryen soy ağacının üyeleri platin beyazı saçlarıyla biliniyor ancak aileyle bağlantılı başka bir özellik daha var: Mor gözler.

Mor gözler neden dizide yok?

Buz ve Ateşin Şarkısı'nda (A Song of Ice and Fire) Targaryenler mor göz renkleriyle ün salmıştı ancak bu ayrıntı ne HBO'nun Game of Thrones'unda ne de Targaryen Hanedanı'nın yoğun olarak yer aldığı House of the Dragon'da kullanıldı. 

Targaryenlerin mor gözlerinin dizide değiştirilmesi yaratıcı bir karara bağlı değil, mantıksal bir karardı.

Game of Thrones'un yaratıcıları David Benioff ve D.B. Weiss, 1. sezon DVD yorumlarında görülebilen açıklamlarında, mor kontakt lenslerin dikkat dağıtıcı olduğunu söylerken, CGI teknolojisinin sunduğu seçeneklerin de çok karmaşık olduğunu ekliyor.

Emilia Clarke ve Dany'nin ekrandaki kardeşi Viserys Targaryen'i canlandıran Harry Lloyd'un da aile karakteristiğini yakalamak için mor lensleri denediği ancak çok rahatsız edici oldukları için vazgeçtikleri yönünde söylentiler de vardı.

Mor gözler ne anlama geliyor?

Bu nedenle HBO'nun izlenme rekorları kıran dizisi, Clarke'ın yeşil gözlerini tercih etti ve House of the Dragon da mor ayrıntıyı göz ardı ederek aynı yolu izledi.

Göz rengi değişikliği bazılarına küçük bir detay görünse de bu ayrıntı aslında Targaryenler için önemli bir değişiklikti. 

Buz ve Ateşin Şarkısı serisi, Targaryenlerin genellikle çivit mavisi ve menekşe de dahil olmak üzere morun çeşitli tonlarında gözlere sahip olduğunu ortaya koymuştu.

Bu özellik Westeros'ta bir güç işareti olarak görülüyor çünkü Targaryen Hanedanı'nın kadim Valyria atalarına dayanıyor. Targaryenlerde görülen mor gözler ve platin sarısı saçlar aslında Valyria kanına bağlıydı ve Yedi Krallık'ın geri kalanına Targaryenlerin büyük bir güç olduğunu hatırlatıyordu.

Game of Thrones, mor göz rengini kesmiş olsa da Daenerys'in Targaryen statüsü hiçbir zaman sorgulanmadı. 

Eleştirmenlere göre House of the Dragon'ın Targaryen Hanedanı'na ve onların Westeros tarihindeki karmaşık rolüne odaklanması, kraliyet hanesinin iyisiyle kötüsüyle gerçekten türünün tek örneği olduğu gerçeğini pekiştirmeye devam ediyor.

Independent Türkçe



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature