Yeni bulunan arkeolojik kalıntılar, Roma İmparatorluğu'nun yayıldığı alanın boyutunu ortaya çıkarabilir

"Hayrete düşüren bir başka şey de kalıntıların nispeten iyi korunması"

(ADA Zug/David Jecker)
(ADA Zug/David Jecker)
TT

Yeni bulunan arkeolojik kalıntılar, Roma İmparatorluğu'nun yayıldığı alanın boyutunu ortaya çıkarabilir

(ADA Zug/David Jecker)
(ADA Zug/David Jecker)

Yakın zamanda İsviçre'de ortaya çıkarılan yeni ve "sansasyonel arkeolojik" bulgular, Antik Roma uygarlığının Avrupa'ya ne ölçüde yayıldığına dair yeni bilgiler sağlayabilir.

İsviçre'nin Zug Kantonu'ndaki bir çakıl ocağı sahasında çalışan arkeologlar Roma dönemine ait, yaklaşık 2 bin yıl önce inşa edilmiş taş duvarları dikkatle gün yüzüne çıkarıyor. Görünüşe göre en az 500 metrekarelik bir alanı kaplayan duvarlar, farklı odalardan oluşan bir bina kompleksine ait.

Bulguların Orta İsviçre'nin dağlık Alp bölgesindeki Romalılar hakkında önemli bilgiler sağlayacağını ifade eden Zug Kantonu Anıtları Koruma ve Arkeoloji Ofisi'ne göre "bu keşif arkeolojik bir sansasyon niteliğinde".

Bilim insanları bölgenin yüksek konumunun, bina kompleksinde yaşayanlara "çevredeki manzaranın görüntüsünü" sunmuş olabileceğini ifade ediyor.

Arkeologların alanda çok sayıda demir çivi de keşfetmesi, duvarın temelinde ahşap bir yapı olabileceği sinyalini veriyor.

Zug Arkeoloji Derneği Prehistorya ve Tarih Öncesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Gishan Schaeren şöye diyor: 

En üstteki tuğlaların yerden bile görülebilmesi de bizi hayrete düşürdü.

Duvarların çevrelediği devasa yapının ne gibi bir işlev gördüğü belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar "Manzaralı bir villa mı yoksa bir tapınak binası mı? Bunun bulunması ilerideki araştırmaların konusu olacak" diyor.

Dr. Schaeren, "Benzer boyutlardaki Roma yapıları en son neredeyse 100 yıl önce Cham-Heiligkreuz'da kazılıp çıkarılmıştı" diye açıklıyor.

Cham-Äbnetwald'da devam eden kazının havadan görünümü ve Alpler manzarası. Çadırın altında Roma dönemine ait binanın bir parçası var (ADA Zug/David Jecker)
Cham-Äbnetwald'da devam eden kazının havadan görünümü ve Alpler manzarası. Çadırın altında Roma dönemine ait binanın bir parçası var (ADA Zug/David Jecker)

Bilim insanlarına göre diğer bölgelerin aksine, dağlık Alp bölgesinde bugüne kadar bilinen, Roma dönemine ait bu türden sadece birkaç mimari kalıntı var.

Araştırmacılara göre yeni keşif, uygarlığın bölgede yayılması hakkında daha fazla bilgiyi açığa çıkarabilir.

İsviçre'deki Bern Üniversitesi'nden Christa Ebnöther şöyle diyor:

Hayrete düşüren bir başka şey de kalıntıların nispeten iyi korunması.

Roma dönemine ait bulgulardan küçük bir seçki (sol üstten sağ alta doğru): Amfora kaidesi, ezme kabı parçası, kırmızı kaplamalı (Terra Sigillata) küçük bir Roma sofra kabının kenarı, bulundukları haliyle 4 sikke (biri Jül Sezar tarafından gümüşten yapılmış), altın bir nesnenin parçası, mavi camdan yapılmış kare bir şişenin parçaları ve yivli bir kase (ADA Zug/Res Eichenberger)
Roma dönemine ait bulgulardan küçük bir seçki (sol üstten sağ alta doğru): Amfora kaidesi, ezme kabı parçası, kırmızı kaplamalı (Terra Sigillata) küçük bir Roma sofra kabının kenarı, bulundukları haliyle 4 sikke (biri Jül Sezar tarafından gümüşten yapılmış), altın bir nesnenin parçası, mavi camdan yapılmış kare bir şişenin parçaları ve yivli bir kase (ADA Zug/Res Eichenberger)

Arkeologlar aynı bölgede Orta Tunç Çağı'na ait bir yerleşim yerinin yanı sıra Geç Tunç Çağı'na ait mezarlar da ortaya çıkardı. Bu da bölgenin tarih boyunca yerleşimcilerin ilgisini çeken popüler bir alan olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar yaptıkları açıklamada, "Oberwil yakınlarındaki çakıl tepesine Romalılardan binlerce yıl önce birkaç kez yerleşilmesi de bu yerin cazibesini kanıtlıyor" diye yazdı.

Ayrıca araştırmacılar bölgede gündelik eşyaların yanı sıra sofra takımları, ustalıkla yapılmış cam kaplar ve muhtemelen bir mücevhere ait olan altın parçaları da dahil daha özel nesneler de buldu.

Uzmanlar şöyle diyor:

Diğer şeylerin yanı sıra şarap, zeytinyağı ve balık sosunu Akdeniz'den Cham yakınlarındaki Abed Ormanı'na taşıyan amforanın parçaları, Roma dönemindeki uzak mesafelere uzanan ticareti kanıtlıyor.

Anıtları Koruma ve Arkeoloji Ofisi Başkanı Karin Artho, "Bu yapboz parçaları atalarımızın yaşamının izini sürmemizi ve tarihimizi daha iyi anlamamızı mümkün kılıyor" diye belirtiyor.

Independent Türkçe



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS