İnsanlar, aşırı hava koşullarına uyum sağlayabilmek için bitkilerle "konuşabilir" mi?

Işık sinyalleri doğal savunmaları teşvik ederek onları salgın hastalıklara karşı uyarabilir

İnsanlar bitkileri çeşitli tehditlere karşı uyarmak için ışık dilini kullanabilir (Pixabay)
İnsanlar bitkileri çeşitli tehditlere karşı uyarmak için ışık dilini kullanabilir (Pixabay)
TT

İnsanlar, aşırı hava koşullarına uyum sağlayabilmek için bitkilerle "konuşabilir" mi?

İnsanlar bitkileri çeşitli tehditlere karşı uyarmak için ışık dilini kullanabilir (Pixabay)
İnsanlar bitkileri çeşitli tehditlere karşı uyarmak için ışık dilini kullanabilir (Pixabay)

Nina Massey 

Yeni bir çalışma, bitkilerle 'konuşmanın' ve onları yaklaşan saldırılara veya aşırı hava koşullarına karşı uyarmanın potansiyel bir imkanını ortaya çıkardı.

Cambridge Üniversitesi'nin Sainsbury Laboratuvarı'ndaki bitki bilimcilerden oluşan bir ekip, bitkilerle iletişim kurmak için ışık tabanlı mesajlaşmayı kullanarak bu hayali gerçeğe dönüştürmek istedi.

Tütün bitkileri üzerinde yapılan ilk laboratuvar deneyleri, bitkilerin doğal savunma mekanizmasının (bağışıklık tepkisi), ışığın bir uyarıcı (haberci) olarak kullanılmasıyla tetiklenebileceğini gösterdi.

Araştırmacılar, ışığı bir haberci olarak kullanarak, bitkilerin insanlarla (veya tam tersi) iletişim kurmasını sağlayan araçlar geliştirmek için çalışıyor. 

Günlük insan yaşamında ışık, trafik sinyallerinde ve yaya geçidi ışıklarında olduğu gibi iletişim için kullanılıyor. 

Araştırma lideri Dr. Alexander Jones "Bitkileri yaklaşmakta olan bir hastalık salgınına veya haşere saldırısına karşı uyarabilirsek, bitkiler daha fazla hasarı önlemek için doğal savunma mekanizmalarını harekete geçirebilecektir. Ayrıca bitkileri, sıcak hava dalgaları veya kuraklık gibi yaklaşan aşırı hava olayları hakkında da bilgilendirebiliriz, bu da onların büyüme düzenlerini değiştirmelerine veya su tutmalarına olanak tanıyabilir. Daha verimli ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının yanı sıra kimyasallara olan ihtiyacın azalmasına da yol açabilir" ifadelerini kullandı. 

Daha önce, Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bitki hücreleri düzeyinde olup bitenleri gerçek zamanlı olarak görsel olarak iletmek amacıyla floresan ışığı kullanarak biyolojik veya kimyasal reaksiyonları ölçen bir dizi biyosensör geliştirdi.

Bu sensörler, bitkilerin çevresel streslere nasıl tepki verdiğini ortaya koyuyor; bu da bitkilerin insanlarla iletişim kurduğu anlamına geliyor.

Yeni çalışma, bitkilerdeki belirli genleri aktive etmek (örneğin savunma mekanizmalarını uyarmak) için belirli ışık koşullarını kullanarak çalışan 'Highlighter' adı verilen bir aracı tanıtıyor. Bu durum insanın bitkilerle konuşmasına benzetilebiliyor.

Cambridge Üniversitesi Sainsbury Laboratuvarı'nda çalışırken 'Highlighter' aracını tasarlayan Bo Larsen, bitkiler için özel olarak tasarlanmış ışık kontrollü bir gen ekspresyon sistemi (optogenetik sistem) tasarlayarak bilim adamlarını bitkilerle konuşma hedefine bir adım daha yaklaştırdı. 

Optogenetik, belirli bir süreci etkinleştirmek veya devre dışı bırakmak için ışığı kullanan bir teknolojiyi teşkil ediyor. 

Dr. Jones, "Işık uyarıcıları ucuz, toksik değildir ve yüksek hassasiyetle uygulanabilir" dedi. 

Araştırmaya göre, bitkilere bir 'Highlighter' cihazı yerleştirildiğinde, 'belirli bir mekanizmayı' aktive etmek ve devre dışı bırakmak amacıyla genlerin belirli bölgelerine minimal ışık sinyalleri gönderiliyor.

Dr. Jones, şunları söyledi:

Highlighter aracı, bitkilerde optogenetik araçların geliştirilmesinde ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır ve yüksek hassasiyetli genetik kontrol, bitki biyolojisi ile ilgili çok çeşitli temel soruları incelemek için uygulanabilir. Bunun yanı sıra, farklı görsel özelliklere sahip olan bitkilerle çalışmaya yönelik giderek artan araç yelpazesi, verimin iyileştirilmesi için heyecan verici fırsatlar yaratabilir. Örneğin, gelecekte bir bağışıklık tepkisini tetiklemek için bir ışık durumunu kullanabiliriz ayrıca çiçek açma veya meyve olgunlaşması gibi bitkilerdeki belirli bir özelliği zamanlamak için başka bir ışık uyarıcısını kullanabiliriz.

*Söz konusu araştırma Plos Biyoloji dergisinde yayımlandı.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Yeni romantik komedi üç günde izlenme listelerini altüst etti

Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
TT

Yeni romantik komedi üç günde izlenme listelerini altüst etti

Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)

Başrolünde Sofia Carson'ın yer aldığı Oxford Aşkım (My Oxford Year), eleştirmenleri pek etkileyemese de Netflix'in küresel listelerinde zirveye oturdu.

Amerikalı oyuncu ve yazar Julia Whelan'ın aynı adlı romanından uyarlanan romantik komedi, 1 Ağustos'taki prömiyerinden birkaç gün sonra birçok ülkede listeleri altüst etmeyi başardı. Film, 3 Ağustos itibarıyla platformun Küresel En Popüler 10 Film listesinde zirvedeki yerini koruyor.

40'tan fazla ülkede zirveye yerleşti

FlixPatrol verilerine göre Oxford Aşkım; Türkiye, Kanada, Fransa, Yunanistan, Arjantin, Avustralya gibi 40'tan fazla ülkede yayın devinin en çok izlenen yapımı oldu. 

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da sinema yazarlarının incelemelerine göre yalnızca yüzde 28'lik bir onay puanı almasına rağmen film, neredeyse her ülkede ilk 10'a adını yazdırdı.

Oxford Aşkım, edebiyat eğitimi almak üzere Oxford Üniversitesi'ne gelen Amerikalı hırslı öğrenci Anna'nın hikayesini anlatıyor. Anna'nın hayatı, gizemli Jamie Davenport'a aşık olmasıyla altüst oluyor. Film, geçen yıl eylülde Britanya'daki Oxford Üniversitesi kampüslerinde ve Windsor çevresinde çekildi.

Hollywood Reporter'a verdiği röportajda Carson, filmin bugünün gençlerine hitap eden "klasik ve ebedi bir aşk hikayesi" olduğunu söyledi. Aynı zamanda filmin yapımcılarından biri olan Carson, senaryoyu okuduğu anda Anna ve Jamie'nin hikayesine aşık olduğunu belirtti: 

İnsanı değiştiren türden, çok güzel bir aşk hikayesiydi.

Eski Disney yıldızı Carson, çekimlerden önce Oxford'u özellikle ziyaret etmediğini de açıkladı. Carson, ikonik üniversiteye ilk kez kameralar önünde adım atarak, Anna'nın deneyimini daha gerçek kılmak istemiş. Oyuncu, üniversitenin gerçekten filmde yansıtıldığı kadar büyülü olduğunu söylüyor.

"Hayat aşksız ve neşesiz geçemeyecek kadar kısa"

32 yaşındaki Carson ayrıca, böylesine prestijli bir akademik ortamda güçlü ve kendinden emin Latin bir karakteri canlandırmanın kendisi için çok anlamlı olduğunu da vurguladı. 

Carson, bu filmin izleyicilere "hayatın aşksız ve neşesiz geçemeyecek kadar kısa" olduğunu hatırlatmasını umduğunu söylüyor.

Heyecan verici projeler üzerinde çalıştığını belirten oyuncu, Kalplerimiz Bir (Purple Hearts), Kabin Bagajı (Carry-On) ve Aşk Peşinde Bir Yıl (Life List) gibi yapımlarla yakaladığı başarının yarattığı baskıyı zaman zaman hissettiğini de itiraf etti. Önceliğinin, izleyicilerde karşılık bulan anlamlı hikayeler anlatmak olduğunu vurguladı.

Oxford Aşkım, halen Netflix'te izlenebilir.

Independent Türkçe, Collider, CBR.com, Hollywood Reporter