Galaksinin Koruyucuları 3'ün duygu dolu sahnesinde yanlışlıklar silsilesi varmış

Peter Quill uzayda yavaşça ölürken herkes çaresizce onu izliyordu

Filmde başroldeki Chris Pratt'e Zoe Saldana, Sean Gunn, Will Poulter ve Dave Bautista gibi isimler eşlik ediyor (Walt Disney)
Filmde başroldeki Chris Pratt'e Zoe Saldana, Sean Gunn, Will Poulter ve Dave Bautista gibi isimler eşlik ediyor (Walt Disney)
TT

Galaksinin Koruyucuları 3'ün duygu dolu sahnesinde yanlışlıklar silsilesi varmış

Filmde başroldeki Chris Pratt'e Zoe Saldana, Sean Gunn, Will Poulter ve Dave Bautista gibi isimler eşlik ediyor (Walt Disney)
Filmde başroldeki Chris Pratt'e Zoe Saldana, Sean Gunn, Will Poulter ve Dave Bautista gibi isimler eşlik ediyor (Walt Disney)

Galaksinin Koruyucuları 3 (Guardians of the Galaxy Vol. 3), James Gunn'ın Marvel Sinematik Evreni üçlemesinin en sevilen filmlerinden biri olmuştu. 

Hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin büyük beğenisini kazanan filmin en heyecanlı yeri finaline yaklaşırken yaşanmıştı. Peter Quill, kendini High Evolutionary'nin gemisinden Knowhere'e fırlatıyor ancak uzayda sıkışıp kalıyordu.

Filmdeki pek çok şey gibi o an da doğru değil

Peter Quill, Adam Warlock tarafından kurtarılmadan önce uzay boşluğunda yavaş yavaş ölürken, diğer tüm karakterlerin onu izlediği duygusal bir an yaşanıyordu. Ancak filmlerdeki pek çok şey gibi bu da bilimsel olarak doğru sayılmaz.

Emekli NASA astronotu ve mühendis Chris Hadfield, Vanity Fair'e verdiği röportajda Galaksinin Koruyucuları serisinin son filmi de dahil olmak üzere çeşitli filmlerin ne kadar gerçekçi olduğunu irdeledi.

Hadfield, uzay giysisi olmadan uzayda mahsur kalan bir kişiye gerçekte ne olacağı konusunda ayrıntılara girerek, sadece yaklaşık 15 saniye bilinçli olacaklarını ve 90 saniye sonra vücutlarında ölümle sonuçlanacak onarılamaz bir hasara maruz kalacağını açıkladı:

En iyi tahminimiz, gerekli giysi olmadan uzay gemisinin dışında 30 saniye boyunca sorunsuz yaşayabileceğinizdir. Ancak yaklaşık bir buçuk dakikadan sonra başınıza kalıcı, geri döndürülemez ve ölümcül hasarlar veren şeyler gelecektir. 90 saniye sonra artık bir uyduya dönüşürsünüz.

15 saniyede bilinç kaybı

Emekli NASA astronotu sözlerini şöyle sürdürdü:

Yaklaşık 15 saniye içinde, kanınızdaki tüm oksijen ciğerlerinizden diğer yöne doğru gelmiş olacak ve siz de onu soluyarak dışarı atmış olacaksınız. Yani yaklaşık 15 saniye sonra, kanınızın içinde yeterli oksijen olmayacak ve bu kan beyninize ulaştığında bilincinizi kaybedeceksiniz.

"Burada şiştiği kadar değil"

Peter Quill'in yüzünün şiştiği kısmı da inceleyen astronot, şöyle dedi:

Bu gerçek. Uzayda kaskınızı çıkarırsanız, elbette ciğerleriniz bir şekilde çökecek ama aynı zamanda kanınız da bir kutu kola gibi köpürür. Basıncı serbest bırakınca aniden kanınızda, yanaklarınızda ve tüm vücudunuzda kabarcıklar oluşur ve şişersiniz. Ama onun burada şiştiği kadar değil.

"Aniden donmaz"

Hadfield, Peter'ın yüzünün buz tutmasıyla ilgiliyse şu ifadeleri kullandı:

Birdenbire yüzü buz tuttu. Böyle bir şey olamaz. Yüzünde su yok. Aniden donmaz. Çok fazla termal kütleniz var, bu büyük bir rostoyu dondurucuya koymak gibi bir şey. Anında donmaz, biraz zaman alır. Olan şeylerin çoğu vücudunuzun içinde, ama bunu film izleyicisine göstermek gerçekten zor, bu yüzden yüzüne olanları biraz abarttılar.

"Groot'un başına gelseydi..."

Emekli astronot sözlerini şöyle tamamladı:

Bence bu Groot'un başına gelseydi daha iyi olurdu. Bence Groot o gemiden uçup giderdi ve 'Groot!' derdi. Sonra da diğer gemiye binerdi ve bu büyük bir olay olmazdı.

İlk filmde de benzer bir sahne vardı 

Galaksinin Koruyucuları 3, Gunn'ın karakterlerden birinin uzayda yavaşça öldüğü bir sahneye ilk kez yer verişi değil. İlk filmde de benzer bir sahne vardı. 

Nebula, Gamora'nın içinde uçtuğu kapsülü Knowhere yakınlarında yok etmişti. Gamora uzayda asılı kalmış ancak Peter maskesini vererek onu kurtarmıştı.

İkisi de hayatta kalsa da uzay boşluğunda geçirdikleri süre boyunca derileri donmuştu. Bu filmde iki karakterin de yüzünde şişme olmamıştı. 

Uzayda korumasız kalan bir insana ne olduğuna dair tasvirlerin ilk filmden üçüncüye kadar neden değiştirildiği belli değil ama Hadfield'ın açıklamasına göre bu durum son filmi bilimsel açıdan daha doğru kılıyor. 

Independent Türkçe



T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
TT

T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)

Bilim insanları, Tyrannosaurus rex'in (T-rex) atalarının 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya göç ettiğini buldu. 

66 milyon ila 68 milyon yıl önce yaşayan T-rex yaklaşık 4 metre boya ve 12 metre uzunluğa ulaşabilen devasa bir dinozordu. 

Bu türün fosilleri genellikle Kuzey Amerika'da ortaya çıkarken, atalarının nereden geldiği bir süredir tartışma konusuydu. T-rex'in, ait olduğu tyrannosaurid grubunun Asya'daki üyelerine daha çok benzemesi bu belirsizliğin temel nedeni. 

Bazı bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının Asya'da ortaya çıkıp Kuzey Amerika'ya gittiğini düşünüyordu. 

Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta dün (7 Mayıs) yayımlanan çalışma, bu teoriyi destekleyen sonuçlara ulaştı. 

Araştırmacılar çeşitli tyrannosaurid türlerinin nerede ve ne zaman keşfedildiğine, evrimsel ağaçlarına ve bölgenin çevresel koşullarına dair verileri kullanarak bir bilgisayar modeli oluşturdu. 

Modelde fosil kayıtlarındaki boşlukları da hesaba katan ekip, T-rex'in atalarının Asya'da keşfedilmeyi bekleyen kalıntıları olduğunu düşünüyor. 

T-rex'in atalarının hem Kuzey Amerika hem de Asya'da fosilleri varken T-rex'in kalıntılarına sadece Kuzey Amerika'da rastlandığını saptadılar. 

Bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının, deniz seviyelerinin düşmesi sonucu bir kara yolu açılmasıyla, yaklaşık 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini söylüyor.

University College London'dan makalenin başyazarı Cassius Morrison "T-rex'in coğrafi kökeni hararetli tartışmalara konu oldu" diyerek ekliyor:

Modellememiz, T-rex'in atalarının muhtemelen Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini ve bugünkü Sibirya'yla Alaska arasındaki Bering Boğazı'nı geçtiğini gösteriyor.

Yeni çalışma tyrannosaurid ve kuzenleri megaraptorların nasıl devasa boyutlara ulaştığına da ışık tuttu. 

Araştırmacılar, her iki grubun da 92 milyon yıl önceki sıcaklık artışının ardından atalarına göre çok daha büyük vücut boyutlarına ulaştığını tahmin ediyor. Bu küresel ısınmanın ardından sıcaklıklar düşmüş ve daha soğuk bir iklim görülmüştü. 

Bilim insanları bu ortamda diğer büyük dinozor türlerinin yok olması ve bu iki grubun soğuk havalara daha iyi adapte olması sayesinde büyüyüp geliştiğini düşünüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Charlie Scherer "Muhtemelen yaklaşık 90 milyon yıl önce nesli tükenen, eşit derecede büyük teropodların yerini almak için bu kadar devasa boyutlara ulaştılar" diyerek ekliyor:

Bu yok oluş, muhtemelen tiranozorların bu boyutlara ulaşmasını engelleyen ekolojik bariyeri ortadan kaldırdı.

Independent Türkçe, CNN, Live Science, Cosmos Magazine, Royal Society Open Science