‘Bağışıklık güçlendirici’ ilaçlar gerçekten işe yarıyor mu?

İntravenöz kateterler, detoks yöntemleri ve süper gıdalar

‘Bağışıklık güçlendirici’ ilaçlar gerçekten işe yarıyor mu?
TT

‘Bağışıklık güçlendirici’ ilaçlar gerçekten işe yarıyor mu?

‘Bağışıklık güçlendirici’ ilaçlar gerçekten işe yarıyor mu?

Bağışıklığı artırmayı vaat eden ürünlerin reklamlarına hiç rastladınız mı? Vücudun doğal savunmasını harekete geçirenleri? Ya da bağışıklık sistemini güçlendirici en önemli doğal bileşenlerden elde edilen güçlü bir destekle sağlıklı bir bağışıklık sistemi sağlayanları?

Reklamlarda kullanılan kelimeler son trendleri yansıtacak şekilde değişse de içerdiği iddialar kesinlikle şaşırtıcı oluyor. Bu noktada ‘Bağışıklık güçlendirici olarak tanıtılan ürünler gerçekten işe yarıyor mu?’ ve ‘Bağışıklık sistemini güçlendirmek için hangi adımları atabiliriz?’ olmak üzere iki soru karşımıza çıkıyor. Özellikle de grip ve soğuk havalara denk gelen ölümcül bir salgının ardından, her ikisi de önemli soruları teşkil ediyor.

Bağışıklık güçlendirici ilaçlar

Damar içi kateter tedavisi, besin takviyeleri, vücut temizleyicileri, süper besinler… Bağışıklık sistemini güçlendiren ürün ve ipuçlarının çeşitleri şunlardır:

*Evde intravenöz (IV) damlamalar (Home intravenous (IV) drips): Çeşitli vitaminler ve besin takviyeleri içeren damar içi sıvılarla evinize bir sağlık uzmanının gelmesini ister misiniz? Bu, birçok ABD şehrinde mevcut olan bir hizmet. Bazı şirketler formüllerinin bağışıklığı artırmak için tasarlandığını iddia ediyor. Sipariş edebileceğiniz bu damardan verilen ilaçlar risksiz değil ve çok pahalı olabilir.

* Vitaminler ve takviyeler (Vitamins and supplements): Popüler seçenekler arasında genellikle farklı vitaminlerle birleştirilen zerdeçal (turmeric), deve dikeni (milk thistle) ve ekinezya (echinacea) yer alır. Yüzlerce kombinasyon mevcuttur.

* Süper yiyecekler ve kaçınılması gereken yiyecekler (Superfoods and foods to avoid): İnternette ‘bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekler’ diye arama yaparsanız, yaban mersini, brokoli, ıspanak, bitter çikolata ve enfeksiyonu önleyen diğer yiyecekleri tanıtan binlerce gönderi göreceksiniz. Bağışıklık sisteminiz için kötü olduğu varsayılan şekerli içecekler veya işlenmiş etler gibi kaçınılması gereken yiyeceklerin de bir listesi vardır.

* Vücut temizleyicileri ve detoks tedavileri (Cleanses and detox treatments): Vücuttaki toksinlerin atılmasını amaçlayan temizlik ve detoks ürünlerine yönelik tekliflerle mutlaka karşılaşmışsınızdır. Bunu pazarlayanlar, çevrenin hava, su ve yiyecekler yoluyla vücuda giren ve kurtulmamız gereken zararlı maddelerle dolu olduğu konusunda uyarıyor. Bu ürünlerin savunucuları, zararlı etkilerinin arasında bağışıklık sisteminizi yavaşlatmanın da yer aldığını söylüyor.

Denetimsiz pazarlama ve tanıtım

• Yaygın olarak pazarlanan intravenöz damlalar, besin takviyeleri veya detoks ürünleri ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından onaylanıyor mu?

Hayır, aslında, bağışıklık sistemini güçlendirici özelliklere sahip besin takviyeleri iddialarına ilişkin sorumluluk reddi beyanında “Bu ilaç, ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından değerlendirilmemiştir. Bu ürünün herhangi bir hastalığı teşhis etmesi, tedavi etmesi veya önlemesi amaçlanmamıştır” ibaresi yer alıyor.

Ancak satıcıların ‘bağışıklık fonksiyonunu güçlendirir’ ve ‘bağışıklık sağlığını destekler’ gibi ifadeler kullanmasına izin veriliyor. Bu terimler kafa karıştırıcı olmak bir yana bazılarına belirsiz geliyor.

Aşıların yaptığı şey bağışıklığı güçlendirmektir. Bağışıklık sisteminizi belirli bir bulaşıcı organizmayla savaşmaya yardımcı olmaya hazırlar.

Bağışıklık desteği ise genellikle C vitamini gibi vitaminleri veya sağlıklı bir bağışıklık sistemi için gerekli olan diğer besin maddelerini tanımlar. Hayati besin maddelerinin eksikliğinin zayıf bağışıklık fonksiyonuna neden olabileceği doğrudur, ancak bu, normal düzeyde besin maddesine sahip bir kişinin bağışıklık sistemini iyileştirecek takviyeleri bekleyebileceği anlamına gelmez.

* Bağışıklık güçlendirici olarak pazarlanan ürünler gerçekten bağışıklığı güçlendirebilir mi?

C vitamini veya çinko gibi temel besin maddelerinde bir eksikliğiniz olmadığı sürece kısa cevap ‘Hayır’ olur. Bu tip belli bir ürünün sağlıklı insanlarda bağışıklık fonksiyonunu yararlı bir şekilde iyileştirdiğine dair ikna edici bir kanıt yoktur. Örneğin, soğuk algınlığı ve diğer benzer enfeksiyonlar için farklı takviyeleri inceleyen çalışmaların sonuçları, en iyi ihtimalle ‘karışıktır’. Belirli bir besin takviyesinin alınması, soğuk algınlığı gibi bir hastalığın şiddetinde veya süresinde bir azalma ile ilişkilendirilse bile, takviyenin genel bağışıklık fonksiyonunu arttırdığına dair hiçbir kanıt bulamadık.

Bu aynı zamanda bazı gıdalar için de geçerlidir. Hiçbir şeyin kendi başına bağışıklık fonksiyonunu iyileştirdiği kanıtlanmamıştır, bu nedenle en önemli olan belirli yiyecekler değil, diyetinizin genel kalitesidir. Aynı durum, şekerli içecekler veya işlenmiş et gibi kaçınılması gereken gıdalara ilişkin tavsiyeler için de geçerlidir. Bağışıklık sisteminizi desteklemek için kaçınmanız gereken besinler zaten sınırlamanız gereken besinlerle aynıdır.

Bağışıklık sisteminizden en iyi şekilde yararlanın

Bağışıklık sisteminizden en iyi şekilde nasıl yararlanırsınız? Bu bir sır değil, tek bir ürün de değil. Genel olarak sağlığınız için iyi olan şey, bağışıklık fonksiyonunuz için de iyidir. Bağışıklık sisteminizi en yüksek performansta tutmanın en iyi yolları şunlardır:

* Kaliteli ürünler yiyin ve Akdeniz diyeti gibi kalp açısından sağlıklı bir diyet uygulayın.

* Düzenli egzersiz yapın ve sağlıklı kilonuzu koruyun.

* Sigara içmeyin ve elektronik sigara da kullanmayın.

*Alkollü içeceklerde orantılı olun.

* Bol bol uyuyun.

* Stresi azaltın.

* Rutin aşılar da dahil olmak üzere düzenli tıbbi bakımınıza dikkat edin.

* Ellerini sık sık yıkayın, bulaşıcı hastalığı olduğundan şüphelendiğiniz kişilerden uzak durun, doktorunuz tavsiye ediyorsa maske takmak gibi enfeksiyonu önleyici tedbirler alın.

Bu liste size tanıdık gelebilir zira bu önlemler uzun süredir halk sağlığı için tavsiye ediliyor ve çoğumuza çok yardımcı olabilir.

Bazı hastalıklar (HIV, bazı kanserler ve otoimmün bozukluklar) veya bunların tedavileri, bağışıklık sisteminin iyi çalışmasını etkileyebilir. Bu nedenle bazı kişiler, gerçek bir bağışıklık güçlendirici olarak kabul edilebilecek ilaç ve tedavilerden ek yardıma ihtiyaç duyabilir.

Özet

Bağışıklık fonksiyonunu rutin sağlık önlemlerinin ötesinde nasıl güçlendirebileceğimizi anladığımız bir zaman gelebilir ancak net bir şekilde şu an o noktada değiliz. Daha fazlasını öğrenene kadar, özellikle daha güvenilir seçenekler varken bağışıklık sisteminizi sağlıklı tutmak için belirli gıdalara, detoks programlarına, ağızdan alınan takviyelere veya intravenöz kateterlere güvenmeyin.

• Harvard Sağlık Blogları, Tribune Medya Hizmetleri.



T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
TT

T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)

Bilim insanları, Tyrannosaurus rex'in (T-rex) atalarının 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya göç ettiğini buldu. 

66 milyon ila 68 milyon yıl önce yaşayan T-rex yaklaşık 4 metre boya ve 12 metre uzunluğa ulaşabilen devasa bir dinozordu. 

Bu türün fosilleri genellikle Kuzey Amerika'da ortaya çıkarken, atalarının nereden geldiği bir süredir tartışma konusuydu. T-rex'in, ait olduğu tyrannosaurid grubunun Asya'daki üyelerine daha çok benzemesi bu belirsizliğin temel nedeni. 

Bazı bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının Asya'da ortaya çıkıp Kuzey Amerika'ya gittiğini düşünüyordu. 

Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta dün (7 Mayıs) yayımlanan çalışma, bu teoriyi destekleyen sonuçlara ulaştı. 

Araştırmacılar çeşitli tyrannosaurid türlerinin nerede ve ne zaman keşfedildiğine, evrimsel ağaçlarına ve bölgenin çevresel koşullarına dair verileri kullanarak bir bilgisayar modeli oluşturdu. 

Modelde fosil kayıtlarındaki boşlukları da hesaba katan ekip, T-rex'in atalarının Asya'da keşfedilmeyi bekleyen kalıntıları olduğunu düşünüyor. 

T-rex'in atalarının hem Kuzey Amerika hem de Asya'da fosilleri varken T-rex'in kalıntılarına sadece Kuzey Amerika'da rastlandığını saptadılar. 

Bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının, deniz seviyelerinin düşmesi sonucu bir kara yolu açılmasıyla, yaklaşık 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini söylüyor.

University College London'dan makalenin başyazarı Cassius Morrison "T-rex'in coğrafi kökeni hararetli tartışmalara konu oldu" diyerek ekliyor:

Modellememiz, T-rex'in atalarının muhtemelen Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini ve bugünkü Sibirya'yla Alaska arasındaki Bering Boğazı'nı geçtiğini gösteriyor.

Yeni çalışma tyrannosaurid ve kuzenleri megaraptorların nasıl devasa boyutlara ulaştığına da ışık tuttu. 

Araştırmacılar, her iki grubun da 92 milyon yıl önceki sıcaklık artışının ardından atalarına göre çok daha büyük vücut boyutlarına ulaştığını tahmin ediyor. Bu küresel ısınmanın ardından sıcaklıklar düşmüş ve daha soğuk bir iklim görülmüştü. 

Bilim insanları bu ortamda diğer büyük dinozor türlerinin yok olması ve bu iki grubun soğuk havalara daha iyi adapte olması sayesinde büyüyüp geliştiğini düşünüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Charlie Scherer "Muhtemelen yaklaşık 90 milyon yıl önce nesli tükenen, eşit derecede büyük teropodların yerini almak için bu kadar devasa boyutlara ulaştılar" diyerek ekliyor:

Bu yok oluş, muhtemelen tiranozorların bu boyutlara ulaşmasını engelleyen ekolojik bariyeri ortadan kaldırdı.

Independent Türkçe, CNN, Live Science, Cosmos Magazine, Royal Society Open Science