Pensilvanyalı mumya 128 yıl sonra toprağa kavuşacak

"Stoneman Willie" adıyla anılan mumyalanmış adam, 128 yıl aradan sonra 7 Ekim’de toprağa verilecek

TT

Pensilvanyalı mumya 128 yıl sonra toprağa kavuşacak

Pensilvanyalı mumya 128 yıl sonra toprağa kavuşacak

ABD'de hayatını kaybettikten sonra "kazara" mumyalanan hırsızın naaşı, bu hafta yaklaşık 128 yıl sonra toprağa verilecek.

ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Reading kentinde yer alan bir hapishanede, küçük çaplı hırsızlıktan hüküm giyen adam, 19 Kasım 1895'te alkole bağlı böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetmişti.

Hayatını kaybettikten sonra "tesadüfen" mumyalanan hırsızın naaşı, yaklaşık 128 yıldır Auman's Cenaze Evi'nde muhafaza ediliyordu.

Siyah takım elbisesi, kırmızı kuşağı ve papyonuyla beyaz bir tabutun içinde sergilenen "Stoneman Willie" adlı mumyanın gerçek kimliği, tutuklandığı sırada yetkililere sahte isim verdiği için bilinmiyordu.

Willie neden mumyalandı?

Stoneman Willie hapishanede hayatını kaybettikten sonra yetkililer defin için ailesine ulaşmaya çalışmış ancak gerçek kimliği bilinmediği için bu çabalar sonuçsuz kalmıştı.

O dönem pek çok cenaze evi cesetleri hâlâ buzlama yöntemiyle muhafaza ederken Auman, yeni mumyalama teknikleri üzerinde çalışmalar yapıyordu.

Auman's Cenaze Evi, cesedin ailesi aranırken üzerinde deneysel bir mumyalama tekniği uygulamış ve başarılı olmuştu.

Willie'nin yakınlarına ulaşma çabaları sonuçsuz kalınca da cenaze evi, hırsızın cesedini gömmek yerine saklamak için bir başvuru yaparak mumyalama sürecini gözlemlemek istediklerini söyledi.

Gerçek adı mezar taşına yazılacak

Bugüne kadar Willie'nin İrlanda kökleri dışında hakkında çok fazla şey bilinmiyordu.

Ancak Auman Cenaze Evi, Willie'nin gerçek kimliğinin tarihi belgelere dayalı geniş çaplı araştırmalar sonucunda tespit ettiklerini ve 7 Ekim'de cesedin defnedilmesiyle birlikte açıklayacaklarını söylüyor.

Willie'nin cenazesi, 6 Ekim'e kadar ziyaretçilere açık olacak
Willie'nin cenazesi, 6 Ekim'e kadar ziyaretçilere açık olacak

Willie yıllar içinde sadece Auman Cenaze evi için değil, bölgenin tanınan ikonlarından biri haline geldi.

Cenaze evi müdürü Kylie Blankenbiller, Willie'nin sıradan bir ceset olmadığını vurgulayarak şöyle dedi:

Biz onu mumya olarak değil, arkadaşımız olarak görüyoruz.

Pazar günü Reading'in 275. kuruluş yıldönümü nedeniyle organize edilen kutlamalarda Willie'nin cenazesini taşıyan tabut da geçit töreninde yerini aldı.

7 Ekim Cumartesi günü Reading sokaklarında son yolculuğuna çıkacak ve ardından bölge mezarlığında defnedilecek.

Mumya Willie, 128 yıl aradan sonra gerçek adının ve soyadının yazılı olduğu bir mezar taşıyla birlikte gömülecek.

 Independent Türkçe, Reuters, Wionnews,  ReadingEagle



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature