Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde başka bir rolde oynayacakmış

Değişiklik Dicaprio ve filmin yazarı arasındaki "tartışmalar" sonucu gerçekleşmiş

Lily Gladstone, Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde (Apple TV+)
Lily Gladstone, Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde (Apple TV+)
TT

Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde başka bir rolde oynayacakmış

Lily Gladstone, Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde (Apple TV+)
Lily Gladstone, Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio, Dolunay Katilleri'nde (Apple TV+)

Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) Leonardo DiCaprio'nun aslında farklı bir karakteri canlandırması planlanmış.

Sinemacı Martin Scorsese'yle toplam 8 kez çalışan aktör, David Grann'ın büyük beğeni toplayan yeni uyarlamasında Ernest Burkhart rolüyle seyircilerin karşısına çıkıyor.

Filmde Ernest, kötü niyetli çiftlik sahibi William Hale'in (Robert De Niro) yeğeni ve 1920'lerde topraklarında petrol bulunmasının ardından teker teker öldürülmeye başlanan, Oklahoma eyaletine bağlı Osage County'deki Osage Kızılderili kabilesinin bir üyesi olan Mollie'yle (Lily Gladstone) evli.

Ancak DiCaprio başlangıçta Ernest'i oynaması için işe alınmamıştı; bunun yerine, J. Edgar Hoover tarafından cinayetler dizisini araştırmak üzere Oklahoma'ya gönderilen FBI ajanı Tom White rolünü oynayacaktı. Rol nihayetinde Jesse Plemons'a gitti.

Senaryo yazarı Eric Roth (Forrest Gump, Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi [The Curious Case of Benjamin Button]), Kasım 2020'de Script Notes podcast'inde, Para Avcısı (Wolf of Wall Street) yıldızıyla farklı bir karakteri oynama talepleri üzerine "tartıştığını" söylemişti.

Leonardo tartıştığımız bazı şeylerin değişmesini istedi. [Tartışmaların] yarısını o kazandı. Yarısını ben kazandım. Yani böyle şeyler oluyor.

Grann'ın kurgu-dışı kitabında olduğu gibi senaryo da hikayeyi aslında White'ın gözünden anlatıyordu. Ancak senaryo, Ernest'i hikayenin merkezine yerleştirmek için yeniden yazıldı ve halihazırda sinemalarda olan yapımın son halinde Tom White film başladıktan yaklaşık iki saat sonra beyazperdede görünüyor.

Plemons'ın üç buçuk saat süren Dolunay Katilleri'nde rol alabilmek için Jordan Peele'in Hayır'ından (Nope) ayrılmak zorunda kaldığı bildirildi. Aktör, Steven Yeun'a giden rolü oynayacaktı.

Scorsese senaryodaki değişikliği Osage kabilesi üyelerinin bakış açısına daha fazla odaklanma isteğine bağladı.

Ünlü yönetmen, IndieWire'a şöyle konuştu:

Bunun gerçekten de filmin kalbi olduğunu fark ettik. Osage'larla pek çok kez görüştüm ve onları tanıyan, Ernest'in torununun torununun torunu olan Margie Burkhart'tan onları dinledim. Sürekli olarak 'Unutmayın, bu iş kötüler ve kurbanlar kadar basit değil' diyordu. Mollie ve Ernest'in birbirlerine aşık olduklarını unutmamalısınız. Ve senaryonun diğer hali üzerinde çalışırken bunu aklımdan çıkarmadım. 'Eğer aşıklarsa bunu da göstermeliyiz' dedim. Ve sonra bu, Büro soruşturmasının tüm entrikalarını göstermek açısından zorlaştı.

Dolunay Katilleri halihazırda sinemalarda ve kasımda Apple TV+ üzerinden izlenebilecek.

Independent Türkçe



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.