Pankreas kanserinin erken teşhisi için yeni test

Test, hastalığı teşhis etmek için kandaki belirli proteinlerin seviyelerini ölçüyor. (Public Domain)
Test, hastalığı teşhis etmek için kandaki belirli proteinlerin seviyelerini ölçüyor. (Public Domain)
TT

Pankreas kanserinin erken teşhisi için yeni test

Test, hastalığı teşhis etmek için kandaki belirli proteinlerin seviyelerini ölçüyor. (Public Domain)
Test, hastalığı teşhis etmek için kandaki belirli proteinlerin seviyelerini ölçüyor. (Public Domain)

Avustralya'daki Walter ve Eliza Hall Enstitüsü araştırmacıları, pankreas kanseri için ‘2030 yılına kadar hastaların kurtulma oranını iki katına çıkarmaya yardımcı olabileceğini’ vurguladıkları ilk tanı testini geliştiriyor. Araştırmacılar perşembe günü enstitünün internet sitesinde ‘pankreas kanserinin Avustralya'daki en büyük ölümcül hastalıklardan biri olduğunu, hastalığın ayırt edici semptomlarının ve hastalığın erken evrelerinde tespit edilmesi için gerekli muayene araçlarının bulunmaması nedeniyle hastaların hayatta kalma oranlarının azaldığını’ açıkladılar.

Şu anda, en yaygın pankreas kanseri türü olan pankreatik adenokarsinomun (PDAC) erken teşhisi için herhangi bir biyobelirteç bulunmuyor.

Diğer kanser türlerinin çoğunda beş yıllık sağkalım oranı daha da artarken ekibe göre ‘pankreas adenokarsinomu insidansı ve ölüm oranı yükseliyor’ ve bunun ‘2030 yılına kadar kansere bağlı ölümlerin ikinci önde gelen nedeni haline gelmesi’ bekleniyor. Araştırma ekibi raporunda "Pankreas kanserinin bu yıl Avustralya'da en öldürücü dördüncü kanser olması ve 3 bin 600 kişinin bu nedenle ölmesi bekleniyor’ ifadelerine yer verdi.

Hastalık, erken aşamalarında spesifik semptomların olmaması nedeniyle genellikle geç teşhis ediliyor. Bu da çoğu hastaya kanser büyüdükten ve organları etkilemeye başladıktan sonra teşhis konulduğu anlamına geliyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre araştırmacılar, hastalığın erken ve geç evrelerini ayırt edebilen 13 protein belirledi. Kan örneği yoluyla yapılan test, hastalarda erken pankreas kanserini belirleyebilen bu proteinlerin keşfine dayanıyor. Araştırmacılar, Avustralya, Yeni Zelanda ve Singapur'daki 48 kanser merkezinde hastaların tedavi yolculuklarını takip eden ve şu an dört binden fazla hasta ve iki bin biyoörnek içeren büyük ölçekli bir veri tabanı olan Küresel Translasyonel Pankreas Kanseri Kayıt Defteri'nden yararlandı.

Araştırma ekibi, sağlıklı bireylerin kanında tespit edilen proteinleri, hastalığın erken ve geç evrelerinde mustarip olan pankreas kanseri hastalarıyla karşılaştırmak için en son teknolojileri ve hesaplama metodolojilerini kullandığını bildirdi. Bu yaklaşımın, ‘pankreas kanserini erken bir aşamada tespit etmek için basit, invazif olmayan bir tarama testi oluşturmak üzere daha da geliştirilebilecek potansiyel yeni kan bazlı biyobelirteçlerin tanımlanmasına olanak sağlayacağını’ vurguladı.

Araştırma ekibi, pratisyen hekimlerin ve onkologların bu testi gelecekte hastalar için daha etkili tedavi seçeneklerini belirlemek üzere bir erken müdahale aracı olarak kullanacağını umut ediyor. Ekip, testin pankreas kanserinin erken evrelerinden mustarip hastaları ilk kez doğru bir şekilde tespit etmesinin umulduğunu ve bunun hastalar için hayatta kalma oranlarını ve kalitesini artırmaya yönelik çok önemli bir adım olduğunu belirtti.



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science