Netflix'in en beğenilenlerindendi: Final sezonu yerden yere vuruldu

Eleştirmenlerin bayıldığı dizinin 6. ve son sezonu, bugüne kadarki en kötü eleştirileri aldı

55 yaşındaki Britanyalı oyuncu Olivia Williams, Camilla Parker Bowles rolünde (Netflix)
55 yaşındaki Britanyalı oyuncu Olivia Williams, Camilla Parker Bowles rolünde (Netflix)
TT

Netflix'in en beğenilenlerindendi: Final sezonu yerden yere vuruldu

55 yaşındaki Britanyalı oyuncu Olivia Williams, Camilla Parker Bowles rolünde (Netflix)
55 yaşındaki Britanyalı oyuncu Olivia Williams, Camilla Parker Bowles rolünde (Netflix)

Netflix'in sevilen dizisi The Crown'ın merakla beklenen ve iki kısımdan oluşan 6. sezonu için ilk yorumlar geldi.

Dizinin eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki skoru önceki sezonlara kıyasla hiç iyi değil. 

Prenses Diana ve Dodi'nin ilişkisini anlatıyor 

Netflix'in en meşhur dizilerinden biri olarak ekranlara veda etmeye hazırlanan tarihi dramanın son sezonu, Elizabeth Debicki'nin canlandırdığı Prenses Diana ve Khalid Abdalla'nin hayat verdiği Dodi Fayed arasındaki ilişkiye odaklanıyor. 

Son sezon, çiftin geçirdiği trafik kazasından 8 hafta önce yaşananları detaylandırıyor. 

İlk 4 bölüm 16 Kasım'da gösterime girdi. Dizinin kalan 6 bölümüyse 14 Aralık'ta izleyiciyle buluşacak.

Rotten Tomatoes, The Crown'ın son sezonu için yapılan eleştirilere dayanarak bir puan belirledi. Final sezonu, 100 üzerinden 55 puan alarak dizinin bugüne kadarki en düşük puanını elde etti.

Dizinin izleyici skoruysa eleştirmen puanından çok daha yüksek: Yüzde 93. 

4. sezon 96 puan almıştı

Gillian Anderson'ın Margaret Thatcher rolüyle devleştiği ve Emma Corrin'in Prenses Diana olarak ekrana geldiği The Crown'ın 4. sezonu, 100 üzerinden 96 gibi mükemmele yakın bir puan almayı başarmıştı.

The Crown'un 6. sezonu, Prenses Diana ve Dodi'nin ölümcül araba kazası hikayesiyle tanıdık bir zeminde ilerlediği için eleştiriliyor.

Netflix dizisini yaratan Peter Morgan, 2006 yapımı Kraliçe (The Queen) filmine de imza atmıştı. 

"En kötüsünü sona saklamış"

Bazı eleştirilerde The Crown'ın 6. sezonunun, özellikle de Kraliçe Elizabeth'in Diana'nın ölümüne verdiği tepkiyi aktarırken filmle büyük benzerlikler taşıdığı belirtiliyor. 

Netflix dizisinin eski bölümlerinde tarihi bir drama havası vardı. Son sezonsa Diana'nın kısa sürede magazin skandalına dönüşen ölümünü merkeze alıyor. Eleştirmenler, dizinin skandalı yeni bir bakış açısı sunmadan ele aldığını savunuyor.

CNN'den Brian Lowry, dizinin yeni sezonu için "The Crown en kötüsünü sona saklamış" ifadesini kullanırken, Telegraph'tan Anita Singh şöyle dedi:

Gerçek olaylarla karşılaştırıldığında, The Crown'un dramatik kurgusu gevşek kalıyor.

"Enkaz"

Time dergisinden Judy Berman da sert eleştirilerde bulundu: 

Dizinin daha önce hiç görmediği ölçekte bir enkaz...

NBC'den Ani Bundel da finali beğenmeyenlerden:

Morgan bu hikayeyi, Diana'nın karakterinin görünmediği 2006 yapımı Oscar ödüllü The Queen filminde çok daha iyi bir şekilde anlatmıştı.

Independent Türkçe



50 yıllık hayal beyazperdede: Kariyerimin en korkutucu anı

Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
TT

50 yıllık hayal beyazperdede: Kariyerimin en korkutucu anı

Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)

Guillermo del Toro'nun 7 yaşındayken Mary Shelley'nin gotik klasiğiyle tanışmasıyla başlayan Frankenstein hayali, yarım yüzyıl sonra nihayet sinemaya taşındı.

Jacob Elordi ve Oscar Isaac'in başrollerini paylaştığı, del Toro imzalı Frankenstein, 69. Londra Film Festivali kapsamında Birleşik Krallık prömiyerini gerçekleştirdi.

Netflix yapımı film için düzenlenen galada Elordi ve yönetmen del Toro, hayranların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Elordi, Royal Festival Hall'un kırmızı halısında son ana kadar hayranlarıyla fotoğraf çektirip imza dağıtırken, del Toro da uzun süre sevenleriyle vakit geçirdi.

Galaya ayrıca oyuncular Mia Goth, Felix Kammerer, Christoph Waltz, Charles Dance, David Bradley ve Lars Mikkelsen katıldı. 

Ekibin diğer üyeleri arasında müzikleri besteleyen Alexandre Desplat, kostüm tasarımcısı Kate Hawley, yapım tasarımcısı Tamara Deverell ve yaratık tasarımcısı Mike Hill yer aldı.

Kırmızı halıda Hollywood Reporter'a konuşan Mia Goth, filmde iki farklı karakteri canlandırdığını açıkladı. Del Toro'nun kendisine Elizabeth Lavenza rolünün yanı sıra Victor Frankenstein'ın annesini oynamayı da teklif ettiğini belirten oyuncu, "Bu benim için büyük bir onurdu" dedi ve devam etti: 

Bir Guillermo del Toro filminde tek rolle yer almak bile yeterince gurur verici. Ama iki karakteri birden oynamak çok özel bir deneyimdi.

"Hayatımda ilk kez bu kadar korktum"

Goth, Hollywood prömiyerinde ise Variety'ye del Toro'yla çalışmanın kariyerinde hem en heyecan verici hem de en korkutucu deneyim olduğunu söylemişti:

Bir filme adım atarken hiç bu kadar korkmamıştım. Sürekli kendi kendime 'Guillermo del Toro sonunda Frankenstein'ı çekiyor ve ben bu filmin parçasıyım' diyordum. Sonra 'Ya filmi berbat edersem' korkusu başladı.

Yönetmen del Toro, Frankenstein'ın kendisi için 50 yılı aşkın bir hayalin gerçeğe dönüşmesi anlamına geldiğini söyledi. Del Toro, Oscar ödüllü Suyun Sesi'ni (The Shape of Water) yönettiği dönemde de Mary Shelley'nin klasik romanına büyük bir bağlılık duyduğunu ifade etmişti.

61 yaşındaki usta sinemacı, yeni filmini Variety'ye şu sözlerle anlattı:

Bence bu film, affetme ve kabullenme duygusunun gücüyle yeniden bağ kurmak hakkında; ki bu, bugünlerde neredeyse tükenmiş bir şey. Frankenstein, bir gişe filmi ya da bir serinin parçası değil. İnsan eliyle yapılmış, insani terimlerle anlatılan bir hikaye. Ve açıkçası, bana da geçmişte birçok kişiye olduğu gibi çok kişisel bir yerden dokunuyor.

Del Toro, projenin sonunda "doğru zamanda, doğru biçimde" hayata geçtiğini belirtti.

Filmekimi kapsamında Türkiye'deki sinemaseverlerle de buluşan film, Netflix'te gösterime girmeden önce festival prömiyerleriyle dünya turuna devam ediyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporer, Variety


Stranger Things finaline geri sayım: Ross Duffer beklenen açıklamayı yaptı

Ekran hayatına 2016'da başlayan Stranger Things, 1980'lerde kurgusal bir Amerikan kasabasında yaşanan bir dizi paranormal olayı konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan Stranger Things, 1980'lerde kurgusal bir Amerikan kasabasında yaşanan bir dizi paranormal olayı konu alıyor (Netflix)
TT

Stranger Things finaline geri sayım: Ross Duffer beklenen açıklamayı yaptı

Ekran hayatına 2016'da başlayan Stranger Things, 1980'lerde kurgusal bir Amerikan kasabasında yaşanan bir dizi paranormal olayı konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan Stranger Things, 1980'lerde kurgusal bir Amerikan kasabasında yaşanan bir dizi paranormal olayı konu alıyor (Netflix)

Stranger Things'in ortak yaratıcısı Ross Duffer, 5. sezonun uzun süredir merak edilen bölüm sürelerine nihayet açıklık getirdi.

Netflix'in hit dizisinin 5. ve final sezonundaki tüm bölümlerin 90 dakikadan uzun olacağına dair söylentiler dolaşırken yapımcı, sonunda ilk 4 bölümün gerçek sürelerini paylaştı. Duffer daha önce yeni bölümleri "8 gişe filmine" benzetmişti. 

Instagram hesabında paylaştığı videoda Duffer, sezonun açılış bölümü Arayış'ın (The Crawl) 1 saat 8 dakika süreceğini açıkladı. İkinci bölüm Kayboluş (The Vanishing of _____) 54 dakika, üçüncü bölüm Turnbow Tuzağı (The Turnbow Trap) 1 saat 6 dakika, 4. bölüm Büyücü (Sorcerer) ise 1 saat 23 dakika sürecek.

Son 4 bölümün süreleri ise şimdilik gizli tutuluyor.

Duffer, ağustosta sosyal medya üzerinden yeni sezonla ilgili bazı ipuçları da paylaşmıştı.

Yaratıcı, Arayış'tan "İlk sezondan bu yana yaptığımız en olaylı ve favori açılış bölümü" diye bahsetmişti.

Duffer, ikinci bölüm içinse, "Bugüne kadar yaptığımız en çılgın açılış sahnesine sahip. Bu sezonda en gurur duyduğumuz sahnelerden biri" demişti.

Yönetmenliğini Frank Darabont'un üstlendiği üçüncü bölüm Turnbow Tuzağı'nı ise "bu sezonun en klasik Stranger Things bölümü" diye tanımlamıştı. Yeşil Yol (The Green Mile) ve Esaretin Bedeli'yle (The Shawshank Redemption) tanınan 66 yaşındaki usta yönetmen, emekliliği bir kenara bırakarak bu bölüm için kamera arkasına geçmişti.

Ross Duffer, 4. bölüm Büyücü hakkında ise şunları söylemişti:

Bu bölüm devasa. Şimdiye kadar yaptığımız final bölümleri kadar büyük ve hayatımızın en karmaşık çekimlerinden biriydi.

Stranger Things'in final sezonu, üç parça halinde izleyiciyle buluşacak: İlk kısım 27 Kasım'da, ikinci 26 Aralık'ta, final bölümleriyse 1 Ocak 2026'da ekrana gelecek.

Final sezonunda ana kadro eksiksiz geri dönüyor. Winona Ryder, David Harbour, Millie Bobby Brown, Finn Wolfhard, Gaten Matarazzo, Caleb McLaughlin, Noah Schnapp, Joe Keery, Sadie Sink, Natalia Dyer, Charlie Heaton, Maya Hawke ve Brett Gelman yeniden izleyici karşısına çıkacak. 

Ayrıca bilimkurgu klasiği Terminatör'ün (The Terminator) yıldızı Linda Hamilton da gizemli bir rolle kadroya katılıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporer, Variety


400 bin yıl önce fil kemiklerinden yapılan aletler ortaya çıktı

Casal Lumbroso'da bulunan fil kemikleri, 400 bin yıl önceki insanların becerilerine ışık tutuyor (Beniamino Mecozzi)
Casal Lumbroso'da bulunan fil kemikleri, 400 bin yıl önceki insanların becerilerine ışık tutuyor (Beniamino Mecozzi)
TT

400 bin yıl önce fil kemiklerinden yapılan aletler ortaya çıktı

Casal Lumbroso'da bulunan fil kemikleri, 400 bin yıl önceki insanların becerilerine ışık tutuyor (Beniamino Mecozzi)
Casal Lumbroso'da bulunan fil kemikleri, 400 bin yıl önceki insanların becerilerine ışık tutuyor (Beniamino Mecozzi)

Bilim insanları Roma yakınlarında yaklaşık 400 bin yıllık fil kemikleri keşfetti. Eski insanların küçük taş aletleri kullanarak bu devasa hayvanın kalıntılarından, daha büyük aletler yaptığı tahmin ediliyor.

Bugünkü Asya filinin atalarından Palaeoloxodon antiquus, Pleistosen dönemin ortalarından sonlarına kadar yaşamıştı. 13 bin kiloya ulaşabilen, yaklaşık 4 metre boyundaki bu hayvanlar, mamutlardan bile büyüktü.

Paleontologlar, İtalya'nın Roma kentinin yakınlarında yer alan Casal Lumbroso kazı alanında bu hayvanın fosillerini ve küçük taş aletler ortaya çıkardı. Bölgenin, Avrupa'daki en iyi korunmuş fil kesme alanlarından biri olduğunu söylüyorlar.

Tek bir Palaeoloxodon'a ait 300'den fazla iskelet kalıntısı ve 500'den fazla taş alet bulan araştırmacılar, bunları yaklaşık 404 bin yıl önceye tarihledi. 

Bu aletlerin çoğu, muhtemelen bölgede daha büyük taşların bulunmamasından dolayı 3 santimetreden daha kısaydı.

Ancak bu durum, bölgede yaşayan homininlerin hayvanın kalıntılarından yararlanmasının önüne geçmemiş görünüyor. 

Bulguları hakemli dergi PLOS One'de yayımlanan çalışmaya göre birçok kemikte, ölümden kısa bir süre sonra oluşan kırıklar vardı ve bunlar darbe izleriyle uyuşuyordu. 

Ayrıca kemiklerde kesme ve kazıma gibi izler olmaması, hayvanın yumuşak dokularını kesmek için taş aletler kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları bazı fil kemiklerinin işlemden geçirilerek daha büyük aletlere dönüştürüldüğünü de tespit etti.

Araştırmacılar yaptıkları açıklamada "Çalışmamız, Roma bölgesinde 400 bin yıl önce yaşayan insan gruplarının fil gibi olağanüstü bir kaynağı sadece yiyecek olarak değil, aynı zamanda kemiklerini aletlere dönüştürerek de nasıl kullandığını gösteriyor" diyerek ekliyor:

Bu olayları yeniden kurgulamak ve eski ve kaybolmuş senaryoları canlandırmak, insanların, hayvanların ve ekosistemlerin bugün bile bizi şaşırtan ve büyüleyen şekillerde etkileşime girdiği bir dünyayı ortaya çıkarmayı sağlıyor.

Ekip eski insanların ellerindeki bu küçük aletlerle devasa fili avlamasının pek muhtemel olmadığını ve hayvanın doğal yollarla öldüğünü düşünüyor. Öte yandan insanların farklı bir yöntemle hayvanı avlamış olması da muhtemel.

Bilim insanları bu aletlerden sorumlu insan türünü kesin olarak bilmese de Homo heidelbergensis veya Homo erectus olabileceğini tahmin ediyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, PLOS One