Netflix'in yeni komedisi "gelmiş geçmiş en kötü film" ilan edildi

"Gözlerinizi çıkarın daha iyi"

Filmde Charlotte karakterini canlandıran 53 yaşındaki Heather Graham, bu yıl 5 filmde birden rol aldı (Netflix)
Filmde Charlotte karakterini canlandıran 53 yaşındaki Heather Graham, bu yıl 5 filmde birden rol aldı (Netflix)
TT

Netflix'in yeni komedisi "gelmiş geçmiş en kötü film" ilan edildi

Filmde Charlotte karakterini canlandıran 53 yaşındaki Heather Graham, bu yıl 5 filmde birden rol aldı (Netflix)
Filmde Charlotte karakterini canlandıran 53 yaşındaki Heather Graham, bu yıl 5 filmde birden rol aldı (Netflix)

İzleyiciler Netflix'te yeni gösterime giren filmi yerden yere vurdu. 

Netflix kullanıcıları Hayatımın En İyi Noel Tatili'ni (Best. Christmas. Ever.) sevilen oyuncularına rağmen "gelmiş geçmiş en kötü Noel filmi" diye nitelendirdi.

Mary Lambert'ın yönettiği film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da sinema yazarlarının yorumlarına dayanarak 100 üzerinden ancak 41 puan alabildi.

Filmin izleyici skoru da tam bir fiyasko. En İyi Noel Tatili'ni izleyenler gördükleri karşısında hiç memnun kalmamış olacak ki film 100 üzerinden sadece 19 puan alabildi. 

"Neredeyse film bile değil"

Guardian'dan Benjamin Lee, filmle ilgili sert bir eleştiri kaleme aldı:

80 dakikadan kısa süren film, neredeyse bir film bile değil, daha çok sahne olarak tanımlanabilecek kadar uzun sürmeyen parçaların uzun bir montajı.

Netflix, 16 Kasım'da gösterime giren filmin konusunu kısaca şöyle özetliyor:

Kaderin bir cilvesi Charlotte ve Jackie'nin ailelerini Noel için bir araya getirince Charlotte eski arkadaşının kusursuz görünen hayatının gerçek olamayacağını kanıtlamaya koyulur.

10 yaş üzeri izleyici kitlesine uygun olduğu ifade edilen filmin başrollerinde Heather Graham, Brandy Norwood ve Jason Biggsyer yer alıyor.

Filmin konusu eğlenceli iç açıcı gibi görünse de bazı hayranlar romantik komediyi "tüm zamanların en kötü filmi" diye nitelendirdi. 

"Netflix'teki en kötü film"

Filmden yakınmak için sosyal medyaya akın edenlerden biri şöyle yazdı: 

Hayatımın En İyi Noel Tatili, şimdiye kadarki en kötü Noel filmi olabilir.

Filmi beğenmeyen bir diğer izleyici de son derece sert yorumlarda bulundu:

Hayatımın En İyi Noel Tatili, Netflix'teki en kötü film.

"Utanmalısınız"

Başka biri şöyle dedi:

Kaçının ya da daha iyisi gözlerinizi çıkarın. Bu, bir buçuk saat boyunca kendinizi bu israfa maruz bırakmaktan çok daha keyifli olur.

Bir başkası da "Netflix'in Hayatımın En İyi Noel Tatili, şimdiye kadar izlediğim en kötü film... Bunu gösterime soktuğunuz için utanmalısınız" diye yazdı.

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News