"Havai fişekle canlı koyunları havaya uçuran" iki ziraat öğrencisi tutuklandı

Plumpton Koleji, olaya karıştığı iddia edilen 4 öğrenciyi okuldan uzaklaştırdı

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)
TT

"Havai fişekle canlı koyunları havaya uçuran" iki ziraat öğrencisi tutuklandı

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)

"Rahatsız edici" diye nitelendirilen olayda bir koyunun henüz canlıyken havai fişekle havaya uçurulduğu iddiası üzerine iki ziraat öğrencisi tutuklandı.

2 Kasım'da Birleşik Krallık'taki Ditchling Beacon yakınlarında meydana gelen olayın ardından Batı Sussex'teki Plumpton Koleji'nden 4 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı ve polis soruşturması da devam ediyor.

18 ve 20 yaşlarındaki iki öğrenci, koruma altındaki bir hayvana gereksiz yere acı çektirme ve mala zarar verme şüphesiyle tutuklandı ve şartlı kefaletle serbest bırakıldı.

Kolej iki şüpheliyi kalıcı olarak okuldan uzaklaştırdı. Diğer iki öğrenci de "öğrenci refahını güvence altına almak ve polis soruşturmasının bütünlüğünü korumak amacıyla" derslerini bıraktı.

Plumpton College sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada olayın kolej faaliyetleriyle ilgili olmadığını ve kampüs dışında yaşandığını doğruladı.

Müdür Jeremy Kerswell şunları söyledi:

Bu olay karşısında dehşete düşmüş durumdayız ve olayın diğer öğrencilerimiz, personelimiz ve topluluğun daha geniş bir kısmı üzerindeki etkisinden dolayı üzüntü duyuyoruz. Değerlerimizi ve her gün ulaşmaya çabaladığımız yüksek standartları hiçbir şekilde temsil etmeyen bu olayın tetiklediği duyguların derinliğini her zaman anladık ve yansıttık. Bu zor dönemde bize destek olan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz; kesinlikle bu deneyimden dersler çıkaracak ve öğrencilerimizi hayvan refahı konusunda emsal uygulamalarla eğitmeye devam etmek için elimizden geleni yapacağız.

Sussex polisinden Emniyet Amiri Rachel Swinney şunları söyledi:

Son derece ciddiyetle ele aldığımız bu rahatsız edici haberle ilgili kapsamlı bir soruşturma yürütülmekte. Kendi iç disiplin önlemlerini alan ve soruşturmamıza tam destek veren kolejle irtibata geçtik. Ayrıca koyunların sahibi, yerel çiftçiler ve topluluğun daha geniş bir kısmıyla da içlerini rahatlatmak ve tavsiye almak için iletişime geçtik. Soruşturmaya yardımcı olabilecek bilgiye sahip olan herkes Chelmsford operasyonuna bildirerek internet üzerinden ya da 101 numaralı telefondan polisle irtibata geçebilir.

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News