WHO: Gazzeliler salgın hastalıklar sebebiyle ölüm riski ile karşı karşıya

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü günü olan 26 Kasım 2023’te Gazze’deki el-Şifa Hastanesi’nin önünden geçen Filistinliler (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü günü olan 26 Kasım 2023’te Gazze’deki el-Şifa Hastanesi’nin önünden geçen Filistinliler (AFP)
TT

WHO: Gazzeliler salgın hastalıklar sebebiyle ölüm riski ile karşı karşıya

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü günü olan 26 Kasım 2023’te Gazze’deki el-Şifa Hastanesi’nin önünden geçen Filistinliler (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü günü olan 26 Kasım 2023’te Gazze’deki el-Şifa Hastanesi’nin önünden geçen Filistinliler (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Sözcüsü Margaret Harris yaptığı açıklamada, Gazzelilerin bombardımanlardan ziyade hastalıklardan ölme riski altında olduğunu açıkladı. WHO çocuklardaki bulaşıcı hastalık ve ishal vakalarındaki artışa karşı uyarıda bulunarak, Gazze Şeridi’ndeki sağlık sistemi hızla iyileştirilmezse insanların hastalıklardan öleceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre Birleşmiş Milletler’in güvenilir bir kaynak olarak kabul ettiği Gazze’deki sağlık kurumları, İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombardımanlarda 15 binden fazla kişinin öldüğünün doğrulandığını ve bunların yaklaşık yüzde 40’ının çocuk olduğunu bildirdi. Sağlık otoriteleri, enkaz altında da çok sayıda kişinin ölmüş olabileceğinden endişe ettiklerini belirtti.

İsrail’in istatistiklerine göre, İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de sınırdaki çitleri geçip yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmesi ve 240 kişiyi Gazze’ye rehin almasının ardından İsrail, Hamas hareketini tamamen ortadan kaldırma sözü verdi.

WHO Sözcüsü Margaret Harris, Cenevre’deki Birleşmiş Milletler basın toplantısında, “Sonuçta, eğer bu sağlık sistemini yeniden inşa edemezsek, bombalamalardan bile daha fazla insanın hastalıklardan öldüğünü göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Başta ishalli hastalıklar olmak üzere bulaşıcı hastalıkların yayılmasındaki artıştan duyulan korkuyu dile getirdi ve 5 yaş ve üzeri kişilerde enfeksiyon oranının Kasım ayı başlarında normal seviyelerin 100 kat üzerine çıktığına dikkat çekti. Ayrıca “Artık her yerde insanların acil sağlık ihtiyaçları bulunuyor, zira açlıktan ölüyorlar, temiz suları yok ve kalabalıklar içinde yaşıyorlar” ifadelerinde yer verdi. 

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Gazze'deki sözcüsü James Elder, video konferans aracılığıyla gazetecilere, Gazze Şeridi’ndeki hastanelerin savaşta yaralanan çocukların yanı sıra kirli su içmekten dolayı mide bozulmasına yakalanan çocuklarla dolu olduğunu belirtti. Ayrıca “Birçok ebeveynle tanıştım, çocuklarının tam olarak neye ihtiyacı olduğunu biliyorlar. Ancak içme suyuna erişimleri yok ve bu onlar için çok zor bir durum” dedi.

Hastanede bacağının bir kısmını kaybeden ve sağlık personeli olmadığı için saatlerce tedavi görmeden yerde yatan bir çocuk gördüğünü anlatan Elder “Diğer yaralı çocuklar da hastanelerin dışındaki otoparklarda ve bahçelerde yatıyordu” ifadelerini kullandı. Ayrıca doktorların kime öncelik vereceği konusunda korkunç kararlar almak zorunda kaldığını belirtti.

Harris, Gazze Şeridi’nin kuzeyinden yerinden edilmiş sivillerin yaşam koşullarına ilişkin bir BM raporuna atıfta bulunarak “İlaç yok, aşılama çalışması yok ve temiz suya, kişisel hijyene veya yiyeceğe erişim yok. Bebeklerde çok fazla ishal vakası görülüyor” dedi. Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki el-Şifa Hastanesi tarafından tanık olduğu çöküşü ‘trajedi’ olarak nitelendirdi ve bazı sağlık personelinin İsrail kuvvetleri tarafından tutuklanmasına yönelik endişesini dile getirdi.

Harris, Gazze’deki hastanelerin yaklaşık dörtte üçünün, yani 36 hastaneden 26’sının, bombardıman veya yakıt yetersizliği nedeniyle tamamen çalışmayı durdurduğunu açıkladı.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe