Tom Hanks kariyerinin en utanç verici anını paylaştı

Oscar ödüllü aktör "Hayatımda hiç bu kadar aptal hissetmemiştim" dedi

Reuters
Reuters
TT

Tom Hanks kariyerinin en utanç verici anını paylaştı

Reuters
Reuters

Tom Hanks, 30 yıllık kariyerinde en "aptalca" olduğuna inandığı anı açıkladı.

1980'lerin sonundan beri bir Hollywood yıldızı olan Oscar ödüllü aktör, Big ve Forrest Gump'tan Er Ryan'ı Kurtarmak (Saving Private Ryan) ve Elvis'e kadar çeşitli filmlerde rol aldı.

Hanks, The Graham Norton Show'un 1 Aralık Cuma günü yayımlanan bölümündeki röportajında kariyerini değerlendirdi. Nostalji yapılan sohbette aktör, Ron Howard'ın uzay draması Apollo 13'ü çektiği dönemden bahsetti.

1995'te gösterime giren Apollo 13, Ay'a yolculukları ters gidince kendilerini ölümcül bir tehlikenin içinde bulan astronotlar Jim Lovell, Fred Haise ve Jack Swigert'in gerçek hayat hikayesini anlatıyor.

Filmin en çok alıntılanan anının (Hanks'in canlandırdığı Lovell'ın "Houston, bir sorunumuz var" dediği an) çekimleri sırasında aktör için işler utanç verici bir hal almış.

Hanks, Norton'a şöyle anlattı: 

Kevin Bacon, Bill Paxton ve ben 'Houston, bir sorunumuz var' cümlesinden hemen sonraki ciddi anı canlandırıyorduk ve ağırlıksız görünmemiz için tutamakların üzerinde bir aşağı bir yukarı gidip geliyorduk.

Normalde bu sorun olmazdı ama o gün çok önemli biri oyuncular ve ekibi ziyarete gelmişti: Lovell'ın ta kendisi.

Hanks şöyle devam etti: 

Gülünç görünüyorduk ve aşağı baktığımda Jim bizi izliyordu. Hayatımda hiç bu kadar aptal hissetmemiştim.

9 dalda Oscar'a aday gösterilen Apollo 13, Kurgu ve Ses dallarında iki ödül kazanmıştı.

Hanks, Londra'da David Hockney'le birlikte yarattığı The Moonwalkers enstalasyonunun tanıtımını yapıyor. Prodüksiyonu Christopher Riley'le birlikte kaleme alan Hanks aynı zamanda enstalasyonun anlatıcılığını da üstlendi.

Apollo uzay görevlerinin hikayelerini anlatan enstalasyonun odalarındaki teknoloji, astronotların yanında oturuyormuşsunuz hissi verecek şekilde tasarlandı.

1994 ve 1995'te Forrest Gump ve Philadelphia'yla arka arkaya Oscar kazanan Hanks, oynadığı ve yeterince övgü almadığına inandığı bir filmin adını önceki haftalarda vermişti.

Independent Türkçe



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe