Evcil hayvan olarak beslenen kurt-köpek kırması bir bebeği öldürdü

Alabama, evcil hayvan olarak egzotik hayvanların beslenmesine karşı düzenleme getirmeyen 4 ABD eyaletinden biri

Arşiv fotoğrafı: Uzmanlar, kurt-köpek kırmalarının karışık genetik yapısının köpeklerin davranışlarını tahmin etmeyi zorlaştırdığını söylüyor (Mario Massone/Wikimedia)
Arşiv fotoğrafı: Uzmanlar, kurt-köpek kırmalarının karışık genetik yapısının köpeklerin davranışlarını tahmin etmeyi zorlaştırdığını söylüyor (Mario Massone/Wikimedia)
TT

Evcil hayvan olarak beslenen kurt-köpek kırması bir bebeği öldürdü

Arşiv fotoğrafı: Uzmanlar, kurt-köpek kırmalarının karışık genetik yapısının köpeklerin davranışlarını tahmin etmeyi zorlaştırdığını söylüyor (Mario Massone/Wikimedia)
Arşiv fotoğrafı: Uzmanlar, kurt-köpek kırmalarının karışık genetik yapısının köpeklerin davranışlarını tahmin etmeyi zorlaştırdığını söylüyor (Mario Massone/Wikimedia)

Polis, evcil hayvan olarak beslenen bir kurt-köpek kırmasının ABD'nin Alabama eyaletinde üç aylık bir bebeği öldürdüğünü söyledi.

Şerif bürosundan yapılan basın açıklamasında, geçen hafta perşembe günü 13.00 sularında Shelby County'deki Chelsea'de meydana geldiği ve şerif yardımcılarının bir hayvan saldırısıyla ilgili 911 çağrısı aldığı belirtildi.

Hastaneye kaldırılan bebeğin, hayvan saldırısından kaynaklandığından şüphelenilen yaralanmalar nedeniyle öldüğü açıklandı.

Shelby County Şerif Bürosu, bebeğin ailesinin evcil hayvanı olan köpeğe, kolluk kuvvetlerinin talebi üzerine "ötenazi uygulandığını" ve "daha detaylı inceleme için Auburn'daki Alabama Eyaleti Teşhis Laboratuvarı'na nakledildiğini" söyledi.

Chelsea Belediye Başkanı Tony Picklesimer bebeğin ölümü için aileye başsağlığı diledi. Picklesimer, "Bu talihsiz ve trajik olaydan derin üzüntü duyuyor, aileyi ve olaydan etkilenen herkesin acısını hafifletmek için en derin dua ve temennilerimizi sunuyoruz" dedi.

Alabama'da kurt-köpek kırmasına sahip olmak yasal olsa da, olayın ardından Chelsea Belediye Başkanı bölge sakinlerine bir uyarıda bulundu.

Picklesimer, CNN'e bağlı WBRC'ye yaptığı açıklamada, "Bu bebeğin başına böyle bir şeyin gelmesi düşünülemez. Eğer egzotik bir evcil hayvan sahibi olmayı seçerseniz, bu sadece ailenizin değil komşularınızın da güvende olduğundan emin olmanız için ek bir sorumluluk getirir" dedi 

Alabama, Amerika Birleşik Devletleri'nde egzotik hayvanlara karşı bir yasası olmayan 4 eyaletten biri. Bir kez tadını aldılar mı, doğa her şeyi ele geçiriyor ve bu çok üzücü.

Benzer bir olay 2018'de Virginia'da yaşanmıştı; ailenin evcil hayvan olarak beslediği kurt-köpek kırması bebeklerine saldırmış ve bebeği parçalayarak öldürmüştü. Evcil hayvana daha sonra ötenazi uygulanmıştı.

Uluslararası Kurt Merkezi'ne göre kurt-köpek kırması terimi, bir kurtla evcil bir köpeğin çiftleşmesinden doğan yavruları tanımlamak için kullanılıyor.

Merkez, "Bazıları kurt-köpek kırması ve kurt köpeği terimlerini birbirinin yerine kullanabilir ancak ikisi arasında önemli bir fark var. Kurt köpekleri her zaman kırma değildir ve nispeten yakın bir zamanda kurt atasından üremiş evcil bir köpeği tanımlamak için sıkça kullanılır" diye belirtti.

Kuruluş, ortak atalarına ve melezleşme yeteneklerine rağmen iki türün çok farklı olduğunu açıkladı.

Kurtlar vahşi hayvanlardır ve yiyecek bulmalarını, kendilerini güvende tutmalarını ve yavru üretmelerini sağlayan evrimsel baskılarla şekillenmiştir. Öte yandan köpeklerse kurtlarla ortak bir atadan yüzyıllar süren bir evcilleştirme süreciyle evrimleşmiştir.

Bu süreç boyunca, bir köpeğin davranışı, yaşam döngüsü ve fizyolojisi, bir kurdunkinden kalıcı olarak farklılaşmış ve onları hayatta kalmak için insanlara daha bağımlı hale getirmiştir.

Uluslararası Kurt Merkezi, kırma köpek sahiplerinin evcil hayvanlarının davranışlarını genellikle zorlayıcı bulduklarını belirtti.

Kırma yavruların genetik yapısındaki çeşitlilik, tüm kırmalar arasında geniş bir görünüm ve davranış kalıpları yelpazesine yol açar, dolayısıyla davranışları tutarsız ve daha zor tahmin edilir bir hale gelir.

Independent Türkçe 



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News