Ergenler ne zaman yalan ve ne zaman doğruyu söyler?

ABD menşeili çalışmada ergenlerin yalan söyle nedenleri araştırıldı.
ABD menşeili çalışmada ergenlerin yalan söyle nedenleri araştırıldı.
TT

Ergenler ne zaman yalan ve ne zaman doğruyu söyler?

ABD menşeili çalışmada ergenlerin yalan söyle nedenleri araştırıldı.
ABD menşeili çalışmada ergenlerin yalan söyle nedenleri araştırıldı.

Çoğu ergenin ebeveynlerinden sık sık bilgi sakladığı ve bazılarının açıkça yalan söylemek zorunda kaldığı bilinen bir gerçektir.

Bu davranışa yol açan nedenleri bulmaya yönelik cevabı merak edilen birçok önemli soru var. Bu sorulardan bazıları şunlar:

Gerçekten yalan söylemeye niyetli miydi yoksa yalan söylemesi durumun bir sonucu muydu? Daha sonra ailesine gerçeği söyleyecek mi? Yalan söylemek tekrarlayan bir davranış mı? Yalan söyleme ihtiyacı var mı?

ABD’deki Rochester Üniversitesi'nden bilim insanları bu soruları yanıtlamak için, bu yılın aralık ayı ortasında Journal of Adolescence dergisinde yayınlanan bir çalışma yürüttü.

Yalan söylemeyi araştıran bir çalışma

Rochester Üniversitesi Psikoloji Profesörü Dr. Judith Smetana şu açıklamada bulundu:

Yalan söylemek gençlerle sınırlı değil Çoğu insan şu ya da bu nedenle yalan söylemek zorunda kalıyor. Aynı durum nerede oldukları, kiminle birlikte oldukları ve ne yaptıkları gibi günlük rutin faaliyetlerde ergenler için de geçerli. Bunun yaş evresinin kendisiyle ilgili nedenleri var. Ergenin mahremiyete ihtiyaç duyduğu ve tüm işlerini ebeveynleriyle paylaşmadığı durumlar var. Çünkü artık çocuk değil ve bu da kendisini bağımsız hissetmesine neden oluyor.

Araştırmacılar 131 ergen ve üniversite çağındaki öğrenciyle görüşerek, kendilerine ebeveynlerinin büyük olasılıkla onaylamayacağını düşündükleri ya da ebeveynlerinin açıkça yasakladığı bir şeyi yaptıkları zamanlarla ilgili sorular sordular.

Araştırmada üç eyleme ilişkin görüşleri soruldu:

İlk eylem, yaptıkları şeyi tamamen açıklamak ya da sadece olayların bir kısmından bahsetmek. İkinci eylem; konuyu ebeveynlerden tamamen gizlemek. Üçüncü eylem; ebeveynlerin reddettiği şey veya faaliyet hakkında yalan söylemek.

Araştırma ekibi, her bir cevap için belirli bir sembol yarattı. Bu semboller arasında baskı altında kalmadan ve konuyu ifşa etmekten korkmadan doğruyu söylemeye ‘gönüllü olmak’, doğrunun tam veya kısmi olarak söylendiği ‘zamanlama’ ve kişinin uyduğu genel bir davranış olması için kendisiyle ‘tutarlılık’ yer alıyordu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre tüm cevaplardan ergenlerin çoğunun doğruyu söylemediği ve çoğunlukla yalan söylediği ortaya çıktı. Ebeveynlerine tamamen gönüllü olarak doğruyu söyleyenlerin oranı sadece yüzde 40 iken, yalan söylememe arzusuyla değil de faydacı nedenlerle doğruyu söyleyenlerin oranı yüzde 47 oldu. Yani, ebeveynlerinin yalan söylediklerini fark etmelerinden korktukları için ya da belirli bir hedefe ulaşmak istedikleri için yalan söylüyorlardı. Örneğin ebeveynlerinin hoş karşılamayacağını önceden bilmelerine rağmen, bir aile üyesinin onları buluşma yerine götürmesini istedikleri için ebeveynlerine aslında yalan söylüyorlar.

Araştırma ekibi ayrıca, gerçeğin sadece yüzde 13'lük bir oranda, ancak istem dışı olarak dile getirildiğini tespit etti. Bunu yapmak bir zorunluluktu. Zira ebeveynler bunu keşfedecekti. Örneğin ebeveynler tarafından reddedilen belirli çizimlere sahip belirli bir gömlek satın almak veya vücudun görünür bir yerine dövme yaptırmak veya ebeveynlerin gençlere gerçeği söylemeleri için baskı uygulamak gibi...

İzin verilmeyen eylemler

Araştırmacılar, doğruyu söyleyip söylememede zamanlama faktörünün önemli bir rol oynadığını açıkladı. Gençlerin hoş görülmeyecek bir eylemden önce yalan söyleme olasılığı yüzde 53’ten fazlaydı. Bununla birlikte, ebeveynleri tarafından onaylanmayan eylemi gerçekleştirdikten sonra daha sık doğruyu söylemeyi taahhüt eden bazı gençler vardı ve bunların yüzdesi, zamanlamaya bağlı olarak, onaylanmayan eylemden kısa bir süre sonra yüzde 35'e ve uzun bir süre sonra yüzde 8'e ulaştı. En büyük yüzde, yaklaşık yüzde 23’ti ve zamanı doğru olarak belirlemedi.

Çalışma, gönüllü olarak gerçeği söylemenin kişisel gelişimle bağlantılı olduğunu doğruladı. Genç, arzularıyla ebeveynleriyle ne kadar yüzleşebilirse; o kadar açık sözlüydü. Genel olarak araştırmacılar, yaşı ne olursa olsun gerçeği (ya da bir kısmını) baskı olmaksızın söylemenin, gencin hayatında olumlu bir değişimin işareti olduğunu ve bu konular ister doğrudan gençle isterse tanıdıklarıyla ya da uyguladığı çeşitli faaliyetler ve benimsediği fikirlerle ilgili olsun, ebeveynlerin istekleriyle çelişse bile, kendini kabul etmesinin ve hedefini belirlemesinin bir işareti olduğunu keşfetti.

Gençlerin çoğu gerçeği hemen ya da çok daha sonra söylemekte kendilerini rahat hissetti. Buna karşılık gençler yalan söyledikleri zamanları olumsuz bir duyguyla hatırladılar, ilk etapta kendileriyle ilgili tamamen belirsiz olduklarını hissettiler ve öz saygılarını düşük hissettiler.

Çalışmada, ebeveynlere gençlerin doğasını anlamalarını ve onları yakından izlememelerini ve onlarla başa çıkmak için katı kurallar koymamaları tavsiye edildi. Çünkü son araştırmalar, ebeveynlerin dikkatli bir şekilde izlemesinin, kendi algılarına göre gencin tüm eylemlerinden haberdar olmalarını sağlamadığı gibi, çocuklarıyla olan ilişkilerini bozduğunu ve genci suçlanmaktan ve ceza korkusundan kaçınmak için yalan söylemeye ittiğini, ebeveynler ne kadar anlayışlı olursa; çocuklarının kendilerinden bir şey saklamak istemeden onlara karşı gönüllü olarak dürüst olduklarını gösterdi.

Gençler ve ebeveynler arasında karşılıklı güven olmalı. Çünkü gençler çoğu zaman kişisel olduğu ve ebeveynleri ilgilendirmediği için bilgi saklar. Burada, ebeveynler ve çocuklar arasında özel ve kamusal olan, açık sözlülüğün sınırları ve ebeveynlerin bazı şeyleri bilme hakkı hakkında, çocuklarının güvenliğini korurken mahremiyetlerini de korumak için bir uzlaşı olmalı.



10 yıl sonra sinemaya dönen yıldız hız kesmiyor: Netflix'le bir proje daha

Ekimde Fortune'un En Güçlü Kadınlar Zirvesi'nde konuşan Diaz, Hollywood'a dönüşünü anlatırken "Ailem için tam da doğru zamandı" demişti (Netflix)
Ekimde Fortune'un En Güçlü Kadınlar Zirvesi'nde konuşan Diaz, Hollywood'a dönüşünü anlatırken "Ailem için tam da doğru zamandı" demişti (Netflix)
TT

10 yıl sonra sinemaya dönen yıldız hız kesmiyor: Netflix'le bir proje daha

Ekimde Fortune'un En Güçlü Kadınlar Zirvesi'nde konuşan Diaz, Hollywood'a dönüşünü anlatırken "Ailem için tam da doğru zamandı" demişti (Netflix)
Ekimde Fortune'un En Güçlü Kadınlar Zirvesi'nde konuşan Diaz, Hollywood'a dönüşünü anlatırken "Ailem için tam da doğru zamandı" demişti (Netflix)

Uzun bir aranın ardından bu yıl Back in Action'la oyunculuğa geri dönen Cameron Diaz, kariyerine hız kesmeden devam ediyor. Başarılı oyuncu, Netflix'le tekrar bir araya gelerek yeni aksiyon-komedi filmi Bad Day'de başrol oynamak üzere anlaşma imzaladı.

Filmin yönetmen koltuğunda, Jury Duty'yle tanınan Jake Szymanski oturacak. 

Senaryosunu Laura Solon'un kaleme aldığı film, hayatının en kötü gününde küçük kızına verdiği sözü tutmak için mücadele eden bekar bir annenin hikayesini anlatıyor.

Schumacher imzalı filmin komedi versiyonu

Proje, Joel Schumacher imzalı 1993 yapımı Sonun Başlangıcı'nın (Falling Down) komedi versiyonu diye tanımlanıyor. Sözkonusu filmde, Michael Douglas bir doğum günü partisine yetişmeye çalışırken kontrolden çıkan bir babayı canlandırıyordu.

Solon aynı zamanda Mark Moran'la birlikte yürütücü yapımcılığı da üstlenecek. 

Netflix projeye hızla yeşil ışık yaktı. Çekimlerin bu sonbaharda New York ve New Jersey'de yapılması planlanıyor.

Diaz, 2014'te kariyerine ara vermeden önce Ah Mary Vah Mary (There's Something About Mary), Tatil (The Holiday), Kötü Öğretmen (Bad Teacher) ve Shrek serisi gibi gişe rekortmeni filmlerle Hollywood'un en çok kazanan yıldızlarından biriydi.

Netflix yönetimi, Diaz'a yüklü bir ücret teklif edip eski rol arkadaşı Jamie Foxx'la yeniden buluşmasını sağlayarak onu oyunculuğa dönmeye ikna etmişti.

Bir döndü pir döndü

Back in Action, ocak ayında gösterime girdiği gibi platformun en popüler filmlerinden biri olmuştu. Nielsen verilerine göre sadece 6 ayda Netflix'in en çok izlenen filmleri listesinde 6. sıraya yerleşmişti. Ayrıca tüm dijital platformlar arasında yılın üçüncü en çok izlenen filmi konumunda.

Bad Day, Diaz'ın ajandasındaki tek proje değil. Oyuncu, ikonik sesiyle hayat verdiği Prenses Fiona karakterini Shrek 5'te tekrar canlandıracak. Film, 23 Aralık 2026'da vizyona girecek.

Diaz, bu yılın başında konuk olduğu The Graham Norton Show'da oyunculuğa dönüşüyle ilgili "10 yıl aradan sonra bile kapıların bana hâlâ açık olması inanılmazdı" demiş ve sinemaya dönmesinde Jamie Foxx'a minnettar olduğunu ifade etmişti.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, People