Fareler üzerinde yapılan gözlemlere göre bağırsaklarımızda yaşayan mikroplar bizi aşırı kilo almaya koruyan bir madde salgılıyor. Bakterilerden türeyen bileşik, antibiyotiklere erken yaşlarda maruz kalmanın, küresel olarak artan bir durum olan çocukluk çağı obezitesinde neden rol oynadığını açıklayabilir.
Vanderbilt Üniversitesi’nde biyokimyacı Catherine Shelton ve meslektaşları bu sonuca, antibiyotiklere maruz kalan ve kalmayan genç farelere, yüksek ya da düşük yağlı bir diyet uygulayarak ulaştı.
Science Alert sitesinin Cell Host & Microbe dergisinden aktardığına göre, ekip, bu laboratuvar hayvanlarındaki bağırsak bakterilerinden örnek aldığında, kilo alan ve antibiyotiklere maruz bırakılan farelerde Lactobacillus bakterisinde bir düşüş tespit etti.
Geçmiş araştırmalar, bağırsak mikrobiyomunda meydana gelen bozuklukları, bağırsaklarda yağ işlenmesinde rol oynadığı bilinen düzenleyici protein PPAR-γ2’deki azalmaya bağladı. Shelton ve ekibi, fare hücrelerinde de aynı azalmayı tespit etti. Hücreler Lactobacillus ile aşılandığında bu durum tersine çevrilebiliyordu, bu da onların bakteriler tarafından üretilen fenillaktik asit adı verilen bir molekülü tanımlamalarını sağladı. Söz konusu bileşik ayrıca, sindirim sisteminden lipitlerin transferinde rol oynayan bağırsak hücrelerindeki PPAR-y2 reseptörü ile etkileşime girmişti.
Ekip, fenillaktik asidin gerçekten de bağırsak epitel hücrelerinde yağ salgısını engellediğini kanıtladı.
Vanderbilt Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Dr. Mariana Byndloss, “Bu mikrobun ve metabolitinin eksikliği, bağırsak epitel hücrelerinin yağ biriktirme biçimini değiştiriyor, böylece hücreler dolaşıma daha fazla yağ katıyor. Fenillaktik asit, normalde epitel hücrelerine çok fazla yağ biriktirmemeleri ve salgılamamalarını söyleyen bir metabolittir. Epitel hücreleri mikrobiyotadan gelen sinyali kaybettiğinde farklı davranmaya başlıyor ve fareler daha şişman oluyor” diye açıkladı. Bu nedenle araştırmacılar farelere fenillaktik asit verdi ve bu da onları, antibiyotiklere erken maruz kalma ve yüksek yağlı diyet kombinasyonunun neden olduğu metabolik fonksiyon bozukluklarına karşı korudu.
Shelton ve ekibi makalelerinde “Bifidobacteriaceae ve Peptostreptococcaceae familyalarına ait türler de dahil olmak üzere birçok bakteri türü fenillaktik asit üretir. İlginç bir şekilde, yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde ve yüksek yağlı diyet ve antibiyotiklere maruz kalan farelerde Bifidobacteriaceae ve Peptostreptococcaceae’nin tükendiğini görüyoruz. Bu durum, birden fazla bakteri türünün bağırsakta fenillaktik asit üretimine katkıda bulunabileceğini düşündürüyor” dedi. Ancak araştırmacılar, aynı bileşenleri paylaşmamıza rağmen bu mekanizmanın yetişkin farelerde de aynı olup olmadığını henüz tespit edemedi.
Diğer yandan aslında bebek kakasının, Bifidobacterium’un yoğunluğuna göre değişen fenillaktik asit seviyeleri içerdiği biliniyor. Lactobacillus, probiyotiklerde yaygın olarak kullanılan, kimchi ve kombucha gibi fermente gıdalarda bulunan bakterilerdir.
Byndloss, bununla ilgili olarak ‘Bazı kültürlerde çocuklar fermente süt içmeye teşvik ediliyor, dolayısıyla bu koruyucu ‘terapötiği’ istemeden çocuklarına sağlıyor olabilirler’ dedi.
Araştırmacılar, probiyotiklerin yanı sıra sağlıklı, az yağlı bir diyetin uygulanmasını, antibiyotiklerin genç bireylerde mikrobiyomlar üzerindeki etkisini azaltmaya yardımcı olabileceğini düşünüyor.