Kanseri önlemenin pratik yolları

Kanseri önlemenin pratik yolları
TT

Kanseri önlemenin pratik yolları

Kanseri önlemenin pratik yolları

Hindistan’da kanser, 2022’de tahmini 19 bin vakayla büyük bir sağlık yükünü oluşturdu. Ülkede her dakika yaklaşık iki kişiye kanser teşhisi konuluyor. Akciğer ve gastrointestinal sistem kanserlerinin yanı sıra baş, boyun, meme, rahim ağzı ve yumurtalık kanserleri sık görülen kanser türleri arasında yer alıyor. Şarku’l Avsat’ın Onlymyhealth sitesinden aktardığına göre SL Raheja Hastanesi’nde Cerrahi Onkolog Dr. Kirti Bhushan “Kanserin genetiğinin ve biyolojik davranışının anlaşılmasında büyük ilerleme kaydedildi. Bu bağlamda iki ana gözlem yapıldı. Birincisi, genetik ve aile öyküsü kanser vakalarının yüzde 10-15’ine katkıda bulunurken, diyet ve yaşam tarzı değişikliği ile ilgili faktörler yüzde 85-90’ına katkıda bulunuyor. İkincisi de kanser bir gecede ortaya çıkan bir olgu olarak karşımıza çıkmıyor” dedi. Bhushan “Normal bir hücrenin kansere dönüşmesi yıllar süren bir süreçtir… Aralarında farklı aşamalar vardır, dolayısıyla beslenme ve yaşam tarzında bazı ayarlamalar yaparsak kanserin ortaya çıkmasını ve bu ara aşamaların gelişimini durdurabiliriz” ifadelerine yer verdi.

Gençlerde kanserle baş etme stratejileri

Mevcut anlayış, yaşam tarzı değişiklikleri yapılırsa kanserin önlenebileceğine dayanıyor. Yaşam tarzı değişikliklerine bağlı kalmanın faydalarının, yaşam tarzı bozukluklarıyla ilişkili risklerden çok daha ağır bastığını tam olarak anlamamız ve bu ayarlamaları erkenden yapmamız en iyisidir.

Dr. Bhushan’a göre yaşam tarzında değişiklik yapmak kanseri uzak tutmaya yardımcı olabilir. Bunun için şunlar gerekiyor:

- Sigara içmekten kaçının

- Tütünün her türlüsünü tüketmekten kaçının

- Hijyeninizi koruyun ve bakterilerle enfeksiyonu önleyin:

İnsan papilloma virüsü (HPV), hepatit B virüsü (HBV), hepatit C virüsü (HCV) ve Helicobacter Pylori bakterileri ile enfeksiyondan kaçının.

- Enfeksiyonlara karşı aşı olun.

- Radyasyona maruz kalmaktan kaçının:

Tedaviye bağlı radyasyondan kaçınılamazken, röntgen, UV radyasyonu (güneş yoluyla) veya iş yerindeki kimyasallara (asbest, silikon vb.) maruz kalma gibi bazı durumlardan kesinlikle kaçınabilirsiniz.

- Alkol içmekten kaçının

- Antioksidanlar, vitaminler ve mineraller almak için daha fazla meyve ve sebze yiyin

- Protein, lif açısından zengin ve düşük düzeyde yağ içeren bir diyet uygulayın

- İşlenmiş et tüketiminin azaltın

- Daha aktif olun ve haftada en az 5 saat egzersiz yapın

- Vücut kitle indeksi 30’un altında olan sağlıklı bir kiloyu koruyun

- Belirli bir rutini takip edin

- Meditasyon, yoga ve doğru zamanda yemek yiyerek düzenli olun

- Yeterli uykuya dikkat edin

- İş-yaşam dengesini iyi bir şekilde sağlayın

- İlaç tüketimini azaltın:

Hormon replasman tedavisi (HRT) gibi özel olarak reçete edilmediği sürece bu geçerlidir.

- 40 yaşından sonra periyodik olarak muayene olun:

Ailenizde güçlü bir kanser, kalp hastalığı, diyabet vb. geçmişi varsa daha erken periyodik muayenelere başlamanız önerilir.

- Hava kirliliğine maruz kalmaktan kaçının:

Dışarı çıkarken maske kullanın, doğru bir şekilde takın. Gerekirse bir iç mekan hava temizleyici kullanın.

Önleme açısından en iyi saldırı, iyi bir savunmadır. Temel yaşam tarzı değişiklikleri yapıldığı takdirde 10 kanser vakasından en az 4’ü önlenebilir. Bu yüzden iyi yiyin, iyi uyuyun, aktif olun ve sigara içmeyin.



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News