The Walking Dead'in yıldızından "yeni sezon" açıklaması

"Böylesi karanlık bir karakteri oynamak için sabırsızlanıyorum"

Dead City'nin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan ve Lauren Cohan yer alıyor (AMC)
Dead City'nin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan ve Lauren Cohan yer alıyor (AMC)
TT

The Walking Dead'in yıldızından "yeni sezon" açıklaması

Dead City'nin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan ve Lauren Cohan yer alıyor (AMC)
Dead City'nin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan ve Lauren Cohan yer alıyor (AMC)

The Walking Dead: Dead City'nin yıldızlarından Logan Kim, ikinci sezon çekimleriyle ilgili konuştu. Maggie'nin oğlu Hershel Rhee'yi canlandıran 17 yaşındaki oyuncu, dizideki karakteriyle ilgili karanlık gelişmelerden de bahsetti.

The Walking Dead evreninin yeni spinoff'larından ilki olan Dead City, 2023'te gösterime girmiş ve eski düşmanlar Maggie ve Negan'ı zombi istilasına uğramış New York'a zorlu bir göreve göndermişti. 

İki ana karakter arasındaki son bir yüzleşmeye de zemin hazırlayan Dead City, bu yıl gösterime girecek ikinci sezonuyla geri dönecek.

Hayranlar Dead City'nin ikinci sezon prömiyer tarihinin onaylanmasını beklerken Hershel'ı canlandıran Kim, çekimlerin ne zaman başlayacağına dair açıklama yaptı.

ScreenRant'e konuşan genç oyuncu, yakında çalışmaya başlayacağını söylerken, karakteriyle ilgili karanlık gelişmelerin de haberini verdi.

"Yakında başlıyoruz"

Açıklamasına "Evet, çok yakında çekimlere başlıyoruz" diye başlayan aktör, "Herschel'ın yapacak daha çok şeyi olduğunu" sözlerine ekledi: 

Bu çok heyecan verici ve böylesine karanlık bir karakteri oynamak için sabırsızlanıyorum.

Kim'in ikinci sezonda "karanlık bir karakteri" canlandırmakla ilgili sözleri, dizinin genel tonuna ve Hershel'la annesi Maggie'nin içinde bulundukları acımasız koşullara gönderme olabilir. 

Hershel, birinci sezon boyunca Hırvatlar tarafından esir tutulmuştu. Karakterin duygusal olarak iyi bir noktada olmadığı tahmin edilirken yaşadığı travmanın Maggie'yle ilişkisini etkilemesi bekleniyor.

"Mekan keşfi yapıyorlar"

Dramatik korku dizisinin spinoff'u Dead City, ana dizinin iki önemli karakteri Maggie ve Negan'ı takip ediyor. İki beklenmedik müttefik, Maggie'nin oğlu Hershel'ı kurtarmak için Manhattan'ın kalbine doğru yola çıkarak burada zombi orduları ve daha da tehlikeli insanlarla karşı karşıya geliyor.

Dizi sorumlusu Scott M. Gimple, geçen hafta "Şu anda Dead City için mekan keşfi yapıyorlar" diyerek çekimlere kısa süre sonra başlanacağını doğrulamıştı.

Independent Türkçe, ScreenRant, BleedingCool.com



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News