Nolan rekor kıran bilimkurgu için "muazzam" dedi

Oscarlı yönetmen 2023 yapımı Japon filmini övmeye doyamadı

Godzilla Minus One, 70 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
Godzilla Minus One, 70 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

Nolan rekor kıran bilimkurgu için "muazzam" dedi

Godzilla Minus One, 70 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
Godzilla Minus One, 70 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

Ünlü yönetmen Christopher Nolan, Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle söyleşi yaptı. 

Oscarlı yönetmen, 2023 yapımı kaiju (genellikle kalabalık şehirleri hedef alan güçlü ve tehlikeli canavarların işlendiği film türü) hakkında son derece olumlu yorumlarda bulundu.

Nolan, Oppenheimer ve Dunkirk gibi tarihi dramlardan Başlangıç (Inception) ve Yıldızlararası (Interstellar) gibi büyük kitlelere hitap eden bilimkurgulara ve Kara Şövalye (The Dark Knight) üçlemesiyle gerçekçi süper kahraman hikayelerine kadar çeşitli türleri kapsayan filmografisiyle yıllardır beğeni topluyor.

Yamazaki'nin eleştirmenlerin çok beğendiği ve hasılat rekorları kıran Oscarlı filmi de II. Dünya Savaşı'nın ardından Godzilla'nın ortaya çıkışını konu alıyor. 

Hem Oppenheimer hem de Godzilla Minus One'ın Akademi Ödülleri'nde Oscar'a layık görülmesi sonrasında Yamazaki ve Nolan, Oppenheimer'ın Japonya'daki dağıtımcısı Bitters End.Inc'in YouTube kanalı için bir araya geldi.

"Muazzam bir film"

Röportaj sırasında Nolan, 2023 yapımı canavar filmiyle ilgili övgü dolu yorumlar yaptı. Filmin prodüksiyonunu öven yönetmen, "Godzilla Minus One'ı izledim ve muazzam bir film olduğunu düşündüm" diyerek söze başladı.

Çok heyecan vericiydi, yani çok güzel çekilmişti, mekaniği çok ilgiliydi, çok heyecan vericiydi. Daha önceki filminiz The Eternal Zero'nun ruhunu fazlasıyla taşıdığını hissettim.

53 yaşındaki Nolan, sözlerine şöyle devam etti:

Ana hikaye Godzilla olsa da onu çevreleyen konular etrafında bir derinlik vardı. Karakterlerde de harika bir derinlik ve gerçekten takdir ettiğim harika bir tarih duygusu vardı.

Yamazaki, Oppenheimer'a yanıt verecek bir film yönetip tarihi hikayeyi bir de Japonya'nın tarafından anlatmasına ne diyeceğini Nolan'a sordu.

Nolan şu yanıtı verdi: 

Yanıt vermek için Yamazaki'den daha iyi bir yönetmen düşünemiyorum, bu yüzden bence mükemmel bir öneri. Gelecekte neler yapacağınızı görmek her zaman ilgimi çekmiştir.

 
Independent Türkçe, ScreenRant, IndieWire



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News