O.J. Simpson'ın mirası ne kadar ve kime kalacak?

O.J. Simpson'ın net değeri 1981'de 38 milyon dolara ulaşarak zirve yapmıştı

O.J. Simpson'ın mirası ne kadar ve kime kalacak?
TT

O.J. Simpson'ın mirası ne kadar ve kime kalacak?

O.J. Simpson'ın mirası ne kadar ve kime kalacak?

O.J. Simpson, uzun süredir mücadele ettiği bildirilen prostat kanseri nedeniyle 76 yaşında hayatını kaybetti.

TMZ'ye göre, eski eşi Nicole Brown ve onun arkadaşı Ron Goldman'ın cinayetlerinden yüz kızartıcı şekilde beraat eden Amerikan futbolu yıldızının son birkaç ayda sağlık durumu kötüleşmiş ve tedavisi olanaksız hastaların bakıldığı bakımevine yatırılmıştı. 

Ölüm haberi, ailesinin NFL'in onur listesindeki ismin X hesabından paylaştığı basit bir mesajla duyuruldu.

Babamız Orenthal James Simpson, 10 Nisan'da kanserle olan mücadelesini kaybetti. Etrafı çocukları ve torunlarıyla çevriliydi.

Açıklamada, "Bu geçiş döneminde ailesi sizden mahremiyet ve nezaket isteklerine saygı göstermenizi rica ediyor" dendi.

Birçok kişinin "asrın davası" diye adlandırdığı duruşmada Simpson, 1994'te Brown ve Goldman'ı öldürmekle suçlanmış, bu suçtan dava açılmış ve ardından beraat etmişti. Çoğunluğu siyahlardan oluşan jüri tarafından beraat ettirilmesi ABD'nin kültürel tarihinde çığır açan bir an olmuştu.

Daha sonra 1996'da bir hukuk mahkemesi Simpson'ı cinayetlerden suçlu bulmuş ve kurbanların ailelerine 30 milyon doların üzerinde tazminat ödemesini emretmişti. Yıldız sporcu, ölümünden önce borcun sadece bir kısmını ödeyebilmişti.

O.J.'nin serveti ne kadardı?

Celebrity Net Worth'a göre, NFL'in onur listesindeki yıldızın net değerinin tahmini 3 milyon dolar olduğu yönünde genel bir fikir birliği var.

O.J., alacaklıların ve Goldman ailesinin yasal olarak erişemeyeceği emekli maaşları aracılığıyla devamlı bir gelir kaynağı elde etmişti. 

Simpson, Sosyal Güvenlik'ten aldığı yılda 42 bin dolar ve NFL'den gelen yıllık 125 bin ila 300 bin dolarlık emekli maaşının yanı sıra Ekran Oyuncuları Sendikası'ndan (Screen Actors Guild) da maaş alıyordu.

yumkı
O.J. Simpson, 21 Haziran 1995'te Los Angeles'ta görülen çifte cinayet davası sırasında savcıların kendisine giydirdiği yeni bir çift ekstra büyük Aris eldivene bakıyor (AFP)

O.J. ve hayatını kaybeden eski eşi 1992'de ayrılmadan önce 7 yıl evli kalmıştı. Mahkeme dosyasına göre Simpson, Celebrity Net Worth'te tahmini net değerinin 10,8 milyon dolar ve aylık gelirinin 55 bin dolar olduğunun bildirildiğini iddia etmişti.

Nihayetinde O.J., Nicole'e tek seferde 433 bin 750 dolar ve ek olarak 10 bin dolar iştirak nafakası ödemeyi kabul etmişti. 

Yasal ücretler ve mahkemede varılan anlaşmalar servetinde kayda değer bir azalmaya neden olmuştu.

Serveti kime kalacak?

Şu anki duruma göre 3 milyon dolarlık serveti sağ olan 4 çocuğu Sydney, Jason, Justin ve Arnelle Simpson'a kalacak gibi görünüyor.

Çocuklarından Aaren, 1979'da küçücükken yüzme havuzunda yaşanan kazada boğularak can vermişti. 

Milyonlarca dolarlık haksız ölüm kararının peşini hâlâ bırakmayan Goldman ailesi, Simpson'ın kitabının taslağının kontrolünü kazanmıştı. Kitabın adını "Eğer Ben Yaptıysam: Katilin İtirafları" (If I Did It: Confessions of the Killer) diye yeniden adlandırmışlardı. 

Simpson o dönemde Associated Press'e "Hepsi kan parası ve ne yazık ki ben de çakallara katılmak zorunda kaldım" demişti. Yıldız sporcu, kitap için üçüncü bir taraf aracılığıyla ödenen 880 bin dolarlık avans almıştı. 

u7k8ıl9
Eski amerikan futbolu yıldızı O.J. Simpson, 16 Haziran 1994'te çocukları 9 yaşındaki Sydney (solda) ve 6 yaşındaki Justin'le (sağda) birlikte eski eşi Nicole Simpson'ın cenaze töreninden ayrılırken (AFP)

O.J., "Borçtan kurtulup evimi güvence altına almamı sağladı" diye belirtmişti. 

Simpson, kitap üzerindeki haklarını kaybetmesinden iki ay geçmeden Las Vegas'ta tutuklanmıştı. 

Goldman'ın ailesine ne borcu vardı?

Goldman'ın babası Fred, yakın zamanda kararın geçerliliğini sürdürmek amacıyla sunduğu mahkeme belgelerinde Simpson'ın 96 milyon dolar borcu olduğunu iddia etti.

Bu durum, ilk olarak hükmedilen 30 milyon dolarlık tazminatın üzerinde kayda değer miktarda faiz oluşmasından kaynaklanıyor. 

dynum
O.J. Simpson ve eski eşi Nicole Simpson, 9 yaşındaki kızları Sydney Brooke, 6 yaşındaki oğulları Justin'le birlikte (Reuters)

Borcun yüksek kalmasının sebebi de iddiaya göre Simpson'ın belirlenen miktarın büyük bir bölümünü ödememiş olması.

Goldman, Şubat 2021 itibarıyla Simpson'ın sadece 123 bin dolar ödediğini iddia etti.

Independent Türkçe



ABD, Sudan'daki savaşı sona erdirmek için üç aşamalı bir plan önerdi

Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
TT

ABD, Sudan'daki savaşı sona erdirmek için üç aşamalı bir plan önerdi

Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)

Basın kaynakları, Sudan krizine yönelik Amerikan çözüm önerisinin askeri, insani ve siyasi olmak üzere üç aşamayı içerdiğini açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Boulos, Sudan’daki çatışmaların durdurulmasına ilişkin üç aşamalı bir yol haritası sundu. Al Arabiya - Al Hadath kanalına konuşan özel kaynaklar, dün aktarılan bu önerinin kapsamlı bir ateşkes süreci, insani erişimin açılması ve siyasi geçiş planını içerdiğini bildirdi.

Askeri başlık, ülkede ateşkesin sağlanmasını, insani yardımın tüm bölgelere ulaşabilmesi için gerekli koridorların açılmasını ve temel hizmetlerin yeniden işlemesini hedefliyor. Ayrıca ateşkesi izlemek üzere uluslararası bir komite kurulması, sahadaki denetim mekanizmalarının uygulanması ve sivillerin korunması da önerinin bir parçası. Bu düzenlemelerin, ateşkes sonrası dönemde olası ihlallerin hızla ele alınmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor.

Eski rejim ve Müslüman Kardeşler’e yer yok

Siyasi yol haritası ise sürecin sivil güçler tarafından yürütülmesini, eski rejim unsurları ile İslamcı grupların sürecin dışında bırakılmasını öngörüyor. Bu aşama, tarafların ateşkese onay vermesiyle başlayacak ve insani yardımların güvence altına alınmasını da içerecek tam kapsamlı bir barış sürecine kapı aralayacak.

Önerinin bir diğer önemli maddesi ise kapsamlı askeri reform programı. Buna göre, Sudan ordusu ve güvenlik kurumlarında Müslüman Kardeşler’e bağlı unsurların tasfiyesi, silahlı grupların entegrasyonu veya dağıtılması ve tüm bu yapıların yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Sürecin sonunda birleşik, profesyonel ve sivil otoriteye bağlı bir güvenlik yapısının ortaya çıkması hedefleniyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Amerikan planında, bu reformun yalnızca ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından belirlenemeyeceği, tüm Sudanlıları ilgilendiren ulusal bir süreç olması gerektiği vurgulanıyor.

Boulos, geçtiğimiz eylül ayında Sudan hükümeti ve HDK heyetlerine, ülkede süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan bütüncül bir süreç kapsamında ateşkes içeren bir yol haritası sunmuştu. Ancak Boulos 25 Kasım’da yaptığı açıklamada, Sudan’daki çatışmanın iki tarafının da ateşkes önerisine onay vermediğini belirterek, tarafları ‘ön koşulsuz’ şekilde Washington’ın planını kabul etmeye çağırdı. Bu adımın, şiddetin durdurulmasına ve siyasi sürecin yeniden başlaması için uygun koşulların oluşturulmasına katkı sağlayacağı ifade edildi.

Sudan’daki savaşa insani ara verilmesinin hayat kurtarmak açısından zorunlu olduğunu vurgulayan Boulos, bu adımın sürdürülebilir bir diyalog ve ülkede sivil yönetime geçiş yolunda kritik bir aşama olduğunu söyledi.


Artan nefret, İsveç'teki kadınları siyasetten uzaklaştırıyor

Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
TT

Artan nefret, İsveç'teki kadınları siyasetten uzaklaştırıyor

Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)

İsveç Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı, kadın siyasetçilere yönelik nefret, tehdit ve tacizin arttığını ve bu durumun kadınları korkutarak siyasetten uzaklaştırdığını bildirdi. 

İskandinav devletine bağlı kurum, bu durumun "demokrasiye yönelik büyük bir tehdit" oluşturduğu uyarısında bulundu.

52 yaşındaki Anna-Karin Hatt'ın ekimde Merkez Parti liderliğinden çekilmesi sonrasında kadınların İsveç siyasetindeki rolüne dair tartışma başladı. 

Bu görevi yalnızca 5 ay sürdürebilen Hatt, aldığı tehditleri istifasına gerekçe gösterirken şu ifadeleri kullanmıştı:

Sürekli tetikte olmak zorunda kaldığını ve tamamen güvende olmadığını hissetmek… Evde bile böyle… Bu durum, beni düşündüğümden çok daha fazla etkiledi.

Guardian, üç yıl önce bir erkeğin, aynı görevi üstlenen Annie Lööf'ü hedef alan bir suikast planı düzenlemekten hüküm giydiğini hatırlattı. 

Birleşik Krallık gazetesi için Hatt'ın kararını yorumlayan Lööf, "Anlattığını anlıyorum, ne hissettiğini biliyorum" dedi.

fgthy
10 milyonu aşkın nüfusuyla İsveç, dünyada en yüksek eşitlik standartlarına sahip ülkeler arasında gösteriliyor (Reuters)

Ülkedeki araştırmacılar, siyasi sahnenin son yıllarda daha kutuplaşmış ve bölünmüş bir hale geldiğine dikkat çekiyor. Bu durumun toplumsal tartışmayı ve kanun yapımını zorlaştırdığı bildiriliyor. 

İsveç Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı yöneticilerinden Line Säll, bu siyasi ortamın "pek çok grubu korkuttuğunu" ve kadınların politikaya atılmadan önce "iki kere düşündüğünü" aktardı.

İfade özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği konusunda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında sayılan İsveç'te istatistikler bu iddiaları yalanlıyor. 

İsveç Ulusal Suç Önleme Konseyi'nin bu yıl siyasetçilerin güvenliğine dair yaptığı anket, seçilmiş kadınların yüzde 26,3'ünün üstlendikleri pozisyonlar yüzünden tehdit ve tacizlere maruz kaldıklarını ortaya koydu. Erkeklerdeyse bu oran yüzde 23,6 olarak ölçüldü.

Savunmasız hissetmede fark daha da büyüdü. Kadınların yüzde 32,7'si, erkeklerinse yüzde 24'ü bu tarz hisler yaşadığını bildirdi. 

Cinsiyetten bağımsız olarak yabancı kökenlilerde bu oran yüzde 31,5 çıkarken, aileleri de İsveç geçmişine sahip olanlarda yüzde 24,1. 

Katılımcılar, başta sosyal medya olmak üzere çeşitli platformlardaki görünürlüklerini azaltmak zorunda kaldıklarını söyledi. 

Guardian, konuyla ilgili haberinde İsveç'teki bilgi edinme özgürlüğü yasalarının pek çok yurttaşın adres gibi özel bilgilerinin internette açık bir şekilde gösterilmesine neden olduğunu bildirdi. 

Bu durumun siyasetçilerin savunmasız hissetmesinde etkili olduğuna işaret edildi. 

Independent Türkçe, Guardian, AP


Yıldız isimden kendisini meşhur eden Scorsese'ye eleştiri: Film değil dizi olmalıydı

Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
TT

Yıldız isimden kendisini meşhur eden Scorsese'ye eleştiri: Film değil dizi olmalıydı

Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)

Oscar ödüllü oyuncu ve yönetmen Jodie Foster, Martin Scorsese'nin 2023 tarihli epik filmi Dolunay Katilleri'nin (Killers of the Flower Moon) üç buçuk saatlik bir sinema filmi yerine 8 saatlik bir dijital platform dizisi olarak daha iyi işleyeceğini söyledi.

Foster, hafta sonunda onur ödülüne layık görüldüğü Marakeş Film Festivali'nde katıldığı bir sahne söyleşisinde sinemanın geleceğine ve özellikle True Detective deneyiminin ardından dijital platformlarda anlatı üretimine nasıl baktığına dair değerlendirmelerde bulundu.

Foster, ABD'de kapsamlı hikayelerin artık sinema yerine daha çok dijital platformlarda hayat bulduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

Dijital platformlar artık, ana akım sinemanın sunduğu anlatım olanaklarının çok ötesine geçebiliyor. Amerika'da gerçek anlatılar artık internet tabanlı platformlarda hayat buluyor. Sinemalarda gördüğünüz şey büyük gişe hedefleyen süper kahraman filmleri ama gerçek hikaye anlatıcılığı dijital platformlarda.

Sektörün iki ayrı uçta ilerlediğini söyleyen Foster, bir yanda ana akım Hollywood filmlerinin, diğer yanda ise Avrupa'daki bağımsız sinema geleneğini anımsatan daha küçük yapımların bulunduğuna dikkat çekti. Ancak üçüncü bir alan olarak dijital platformlarda benzersiz bir özgürlük sunduğunu vurguladı:

8 saatlik hikayeler anlatabiliyorsunuz, hatta 5 sezon boyunca bir karakterin her yönünü keşfedebiliyorsunuz. Bunu geleneksel bir sinema filminde gerçekleştirmeniz mümkün değil. Bu özgürlüğe bayılıyorum.

63 yaşındaki Foster, Scorsese'nin David Grann'ın kitabından uyarlanan ve Osage Ulusu'nun gerçek hikayesini anlatan epik bir suç dramasını da bu bağlamda örnek gösterdi. 

Foster'a göre Scorsese, o dönemde Amerika Yerlileri'nin yaşadığı deneyimi derinlemesine anlatmayı hedefliyordu. Ancak film, sonunda Leonardo DiCaprio ve Robert De Niro'nun canlandırdığı iki karakter arasındaki ilişkiye odaklanan bir yapıya dönüştü:

Herkes Amerika Yerlileri'nin hikayesinin anlatılacağını düşünerek çok heyecanlanmıştı fakat izleyicinin karşısına, çoğu yerli kadının öldürüldüğü bir anlatı çıktı.

Foster, film ekibinin "Bu bir film, yeterli zaman yoktu" yanıtının da kendi içinde sorunlu olduğunu belirtti:

Aslında zaman da imkan da vardı. O hikayeyi 8 saatlik bir mini diziye dönüştürmek mümkün olabilirdi. Erkeklerdeki toksik maskülenliği ayrıntılı incelemek istiyorsanız bunu yapabilirdiniz. Ama ikinci bölüm tamamen yerli karakterlere odaklanabilirdi.

Foster, Martin Scorsese'nin kült filmi Taksi Şoförü'ndeki (Taxi Driver) ergen hayat kadını rolüyle, henüz 14 yaşındayken ilk Oscar adaylığını kazanmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, ScreenRant