Dünyanın en yaşlı yabani kuşu flört sahnesine geri döndü

En az 2012'den beri birlikte olduğu eşi, üç yıldır ortalarda yok

Midway Adası'nda 1956'da bulunduğunda Wisdom'ın sağ ayağına bant takılmıştı (USFWS)
Midway Adası'nda 1956'da bulunduğunda Wisdom'ın sağ ayağına bant takılmıştı (USFWS)
TT

Dünyanın en yaşlı yabani kuşu flört sahnesine geri döndü

Midway Adası'nda 1956'da bulunduğunda Wisdom'ın sağ ayağına bant takılmıştı (USFWS)
Midway Adası'nda 1956'da bulunduğunda Wisdom'ın sağ ayağına bant takılmıştı (USFWS)

Dünyanın en yaşlı yabani kuşu Wisdom (Bilgelik), eşi ortadan kaybolduktan üç yıl sonra diğer kuşlara tekrar kur yapmaya başladı. 

İlk olarak 1956'da tespit edilen Laysan albatrosu türündeki Wisdom'ın 72-73 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Uzun ömürler süren bu kuşların ortalama yaşam süresiyse 50 yıl. 

Dişi kuşun en az 2012'den beri beraber olduğu Akeakamai (Hawaii dilinde "bilgelik aşığı" anlamına geliyor) en son 2021'de görülmüştü. Çiftin aynı yıl bir yavru dünyaya getirmesiyle Wisdom, üremeye devam eden en yaşlı yabani kuş unvanını da taşımayı sürdürmüştü. 

12 Nisan'da ABD Balık ve Yaban Hayatı Servisi (USFWS), çiftleşme dönemi bittikten aylar sonra Wisdom'ın Midway Adası Ulusal Yaban Hayatı Koruma Alanı'ndaki diğer kuşlara kur yaptığını açıkladı. 

Pasifik bölgesinden sorumlu görevliler Facebook paylaşımında "Dünyanın bilinen en yaşlı yabani kuşu Wisdom, geçen ay tekrar Midway Adası Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı'nda eş adaylarıyla dans ederken görüntülendi" diye yazdı.

"Uzun süredir eşi olan Akeakamai henüz görülmedi ve son iki kuluçka sezonunda da yoktu."

Dişi Layson albatrosları genellikle aralığın ilk yarısında bir adet yumurta bırakıyor. Fakat Hawaii adalarının kuzeybatısında yer alan Midway Adası'ndaki koruma alanında çalışan yaban hayatı biyoloğu Jonathan Plissner, Wisdom'ın ilkbaharın ortalarında bile çiftleşme dansları yaptığını söylüyor.

Plissner, albatrosun bu yıl kuluçkaya yatmasını beklemese de "70'lerindeki birine göre epey dinç" olduğunu belirtiyor. 

Albatroslar genellikle yaşamlarını tek bir eşle geçiriyor. Öte yandan USFWS'den biyolog Dr. Beth Flint, 2021'de yaptığı açıklamada Wisdom'ın uzun ömrünü birden fazla eşi olmasına bağlamıştı. Biyologlar Wisdom'ın 30-36 kadar kuş dünyaya getirdiğini düşünüyor. 

Kuluçka sezonları arasında Wisdom yılın neredeyse yarısını, Pasifik Okyanusu semalarında uçarak geçiriyor. USFWS, yaşlı kuşun hayatı boyunca 5,6 milyon kilometre uçtuğunu tahmin ediyor.

Independent Türkçe, Live Science, IFL Science, New York Times



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News